"Şey öpücük?"
Yoongi küçük tavşana baktı.
"Nerden esti?"
Jungkook biraz kızardı.
"Sadece-"
Yoongi masanın önünde duran Jungkook'a biraz daha yaklaştı. Jungkook ise biraz daha kırmızı renge büründü ve hızla atan kalbi yüzünden konuşamadı bile.
Yoongi aralarındaki küçük mesafeyi aştı ve parmakların üzerinde biraz yükselerek dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı.
Geri çekildiğinde Jungkook'un gözleri yavaşça açıldı. Masaya değen belini masadan ayırdı ve Yoongi'nin yüzüne baktı. Beyaz yüzü kırmızı renge bürünmüştü.
"Hyung, bu seni rahatsız mı ediyor?"
Yoongi anlamadığını belirten bir bakış attı ve "Sana bunu düşündüren ne?" diye sordu.
"Her seferinde yüzün kırmızı oluyor."
Yoongi ne cevap vereceğini bilemedi.
"Ahh şey... Bilmiyorum ama bu hoşuma gitmediği için olmuyor."
Jungkook bu cevaba karşılık Yoongi gibi dayranmaya çalışarak, Yoongi'ye yaklaştı.
"Hoşuna gidiyor mu?"
Yoongi hem Jungkook'un fazla yakın olmasından hem de sorusu yüzünden daha da kızardı.
"E-evet..."
Yoongi'nin kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Neyse ki telefonu çalmıştı. Yoongi çalan telefonunu cebinden çıkardı ve Jungkook'tan uzaklaşırken açtı.
"A-alo?"
"Yoongi iyi misin?"
"Evet nuna. Sadece kalp sağlığım tehlikede."
Arayan Jeongyeon'du. Yoongi sesinden onu kolayca tanıdı.
"Bebek büyümeye mi başladı?"
"E-evet. Belki biraz fazla hızlı."
Bunu söylerken mutfaktan çıkıp, odasına doğru gitti.
"Neyse bunları sonra da konuşuruz. Bu gün gelmeniz gerekiyor. Test sonuçları çıktı ve pek parlak sayılmaz."
"Nasıl yani?"
Telefonun diğer ucundan bir iç çekme sesi geldi. "O yabani demek oluyor. Uyku sürelerinin uzunluğu da bu yüzden olabilir ama başka bir ihtimal daha var. Bunlar yüz yüze konuşulması gereken şeyler."
"Hemen hazırlanıp çıkıyoruz."
"Tamam bekliyoruz."
Yoongi telefonu kapattı ve mutfağa döndü.
"Hemen hazırlan. Jeongyeon nuna bizi çağırıyor. Test sonuçları çıkmış."
Jungkook elindeki posetlerden çıkarttığı muzlu sütü içerken kafasını salladı.
Biraz durgun gözüküyordu ama Yoongi bunu fark etmemişti. Çünkü aklında yine Jungkook vardı.
Jungkook elindeki muzlu sütle odasına gitti. Yoongi de kendi odasına gitti ve üzerini değiştirdi.
Yarım saat sonra Jeongyeon'un karşısında oturuyorlardı.
"Jeongyeon nuna daha açık konuşur musun?"
"Yabani bir tavşan melezisin. Yani belirli bir süreden uzun olan uykulardan sonra geçici hafıza kaybı yaşayabilirsin. Hafizan geri gelene kadar fazlasıyla agresif olacaksın. Yoongi'ye bile."
"Bundan nasıl bu kadar emin olabilirsin ki? Beni hatırlamasa bile içinde bir şeyler bana zarar vermesini engelleyecektir."
Jeongyeon önlüğünü çıkardı ve kolunu gösterdi. Kolunda büyük sayılabilecek bir yara izi vardı.
"Bu başka bir yabani tavşan melezi tarafından bana açılan bir yara."
İkisinden de tek kelime çıkmadı.
"O melez benim aşkım olan biriydi. Uyanana kadar yanında bekledim. Fakat uyandığında pençesini koluma sapladı... Sunbaem gelmeseydi kolum kırılabilirdi."
"Nuna o nerede?"
Jungkook'un sorusuna karşılık olarak Jeongyeon acı dolu bir bakış attı.
"O uyuyor. Kendine gelene kadar onu tutacağımız bir odada."
O sırada Jeongyeon'un telefonuna bir mesaj geldi ve yüzü kötü anlamda değişti.
"O uyandı."
Hızlı bir şekilde önlüğünü aldı ve yerinden kalkıp koşarak laboratuvardan çıktı. Yoongi ve Jungkook'da peşinden koşarak çıktı. Jeongyeon'un girdiği odanın kapısına gelince yavaşladılar ve dikkatli adımlarla içeri girdiler.
Jeongyeon içerde bir camın önünde duruyordu. Gözlerinin dolduğu belliydi.
Yoongi ve Jungkook, Jeongyeon'un yanında durdu ve içerideki delirmiş gibi görünen kıza baktılar.
Odadaki her şeyi yıkıp döküyordu. Tavşan kulakları, kuyruğu ve Jungkook'un daha ortaya çıkmayan özelliklerinden biri olan penceleriyle korkunç görünüyordu. Gözleri kızgınlıkla parlıyordu...
"Nuna..." Jeongyeon bakışlarını Jungkook'a döndürdü. "Ben buna dönüşmek istemiyorum..."
"Biliyorum o da istemiyordu. Ama buna bir çare bulamadım. Sunbaem de bulamadı. Şu an çalışmıyor ama yine de çok çalıştı."
Yoongi dayanamayarak, Jungkook'un kolunu tutu ve onu odadan çıkardı.
Kapının önünde durduklarında, Jungkook'a sıkıca sarıldı. Bu gördükleri onun için bir tramva niteliğindeydi.
"Kookie. Buna dönüşsen bile senin yanında olacağım. Çünkü sen benim için çok değerlisin. Seni kaybedemem."
Jungkook soğuk çıkan sesi ile konuştu. "Aralarında aşk ilişkisi olan Jeongyeon nuna ve tavşan melezi kız bile bunu başaramamışken, bizim başaracağımızı düşünmek saçma."
Yoongi tavşandan ayrıldı ve yüzüne sevgiyle baktı.
"Onlar gibi bir ilişkimizin olmayacağını nereden biliyorsun?" Jungkook'un yüzündeki ifade şaşkınlıkla yer değiştirdi. "Senden hoşlanıyorum Kookie."
615 kelime
Evet uzun süre sonra yeni bir bölümle karşımızdayım.
İlham bana uğramaz oldu biraz. Bu yüzden geç geliyor bölümler okul yüzünden de yazamıyorum. Neyse...
İnternetim de yok zaten bölüm atamıyorum o yüzden, şu an yorumlara da cevap veremeyeceğim sanırım. Alınmayın lütfen.
Neyse bölümü beğendiniz mi?
Umarım iyisinizdir.
Sonraki bölümde -umarım yakın zamanda- görüşmek üzere 👋
![](https://img.wattpad.com/cover/271196353-288-k394757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Little Bunny [Yoonkook] ✓
FanficNeredeyse doğduğundan beri üzerinde deneyler yapılan Jungkook tutulduğu labaratuvardan kaçar ve normal bir hayat sürmeye çalışır. Fakat bu ne kadar mümkün olacaktır ki? ~~~ Sumut için son bölümlere kadar okumanız gerekmektedir ve ilk defa yazıyorum...