30. Bölüm

138 12 63
                                    

"Sincapa ne dersin? Ona sincap çok yakışır, yüzü de minicik zaten." Hwayoung'un sözlerine karşı profesör güldü.

"Haklısın Hwayoung-shi. Ama şuna ne dersin." Dedi profesör çantadan bir şişe çıkararak. "Bunu denemek istiyorum."

"Nedir bu?" Dedi bayan Lee kalçasını masaya dayayarak.

"Bir uçan sincap serumu. Bu başarılı olursa onu tahrik ettiğinde üzerine bir şey giyemez Hwayoung-shi."

Hwayoung anlamış gibi kafasını salladı. "Kanatlar rahatsız edecek yani."

"Kesinlikle." Dedi profesör heyecanla.

Hwayoung biraz profesöre doğru döndü ve "iyi o zaman bu olsun. Sana güveniyorum, onu öldürme." Dedi gülümseyerek.

"Bana güvenebilirsiniz. Onu öldürmek en son isteyeceğim şey. Sonuçta kızımın arkadaşı."

"Kızınız demişken profesör, profesör Jeon nasıl?"

"Karım mı?" Dedi profesör Hwayoung'un gözlerine bakarak. "Gayet iyi bir hayat sürüyor. İki çocuğunu da elinden almamız biraz onu kötü etkiledi ama şimdilerde iyi. Yakında projeye geri dönecek."

"Harika." Dedi Hwayoung gülümseyerek. O kadın resmen iki mükemmel denek doğurmuştu onlara göre ama çocukları elinden alınınca, bunu yanlış olduğunu düşünüp durmasıyla da onu bir deli hastahanesine kapatmaları çok uzun sürmemişti.

Profesör elindeki iğne ile gülümsedi ve masadan ayrılıp Tzuyu'ye doğru ilerledi. Tzuyu çırpınarak oldu ama Hwayoung anında "Dediklerimi hatırla güzelim." Diye bağırmış ve onu susturmuştu.

İğne Tzuyu'nin kol derisini deldi ve yavaş yavaş bedenine boşaltıldı. İlk başta normal hissetse de birkaç dakikaya kalmadan genç kız iri adamın kollarında bayılmıştı.

"Ona ne oldu?" Diye sordu Hwayoung endişe ile.

"Sadece bir süre uyuyacak o kadar. Vücut değişimi kolay kabul etmiyor. Biz bir Marvel çizgi dizisinde değiliz ve bu da doktor Connors'ın kertenkele iksiri değil." Elindeki boş siringayi aldığı gibi çantaya yerleştirdi.

"Neden bu kadar kızdın ki?"

"Çünkü hemen sonuç bekliyorsun. En az bir hafta aralıksız uyur."

Onlar aralarındaki bu sohbeti sürdürürken Sana deli gibi ağlıyor ve çırpınıyordu. Sevdiği kadın belki de ölmüştü ama bu adamlar yüzünden yanına yaklasamiyordu. Son nefesi dahi olsa, son kez dahi olsa saçlarını oksayamiyordu.

...

Yoongi ve hoseok labaratuvara varmıştı, içeri de girmişlerdi ama karşılarında iki tane devasa adam ve iyi giyinisli bir adam çıkmıştı.

"Çoktan küçük ağınızı çökerttik." Dedi iyi giyimli adam.

"Ne?" dedi Yoongi ve kulaklığına dokundu. "Namjoon hyung hâlâ orada mısın?"

"Buradayım ama çocukların kapısını açamıyorum."

Yoongi parmağını belli aralıklarla kulaklığına vurmaya devam ettiği. "Yapacak başka bir şey yok. Bilgisayar konusunda bizden daha iyi kişiler bulmuş."

"Ne demek yok hyung kızları içeride mi bırakacağız?" Diye sordu endişe ile Hoseok.

"Kızları bize verin gidip bir daha gelmeyeceğiz." Dedi Yoongi sakince.

Adam gülümsedi ve cıkladı. "Biri çoktan bizim oldu ama sarışın olanı alabilirsiniz."

Adamın hiç de hoş olmayan gülüşüne karşı yoongi tepki vermemek için özen gösterdi ve soğuk yüz ifadesini korudu.

My Little Bunny [Yoonkook] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin