2009Ayaklarımı yere vurup beklemeye devam ettim. Okul minibüsü gelecekti bile ama Felix hala evlerinden çıkmamıştı. Genelde beni bekletmediği için gidip çağırmazdım ama artık çağırmam gerektiğini düşünmüş ve yoldan karşıya geçip kapılarına ulaşmıştım. Tıklatıp beklediğimde çok geçmeden açılan kapı ile Bayan Lee'ye, Felix'i sordum.
"Ah tatlım, Felix hasta bugün okula gitmeyecek." Duyduğum şey ile gözlerimi büyütüp Bayan Lee'ye bakmaya devam ettim.
"Ne demek hasta?"
"Üşütmüş ve biraz ateşi var, bugün okula tek git olur mu Hyunie?" Saçlarıma elini atıp karıştırdığında çatık kaşlarım ile geri çekildim.
"Felix'i nasıl hasta edersiniz Lee anne!" Kadını geçip ayakkabılarımı çıkarmış ardından ise evlerine girip merdivenlere yönelmiştim. "FELIX!" Odasının kapısına geldiğimde aralamış ve yatakta yatan bedenine bakmıştım. "Felix! Neyin var?!"
"Her yerim acıyor Hyunjin.." kızarık burnu ve yanakları, terlemiş saçları ve ateşi düşsün diye atletle bırakılmış gövdesi ile yataktaydı benim yavru kedi şeklindeki balık krakerim.
"Nasıl hasta oldun?"
"Dün ıslandık ya oyun oynarken." Doğruydu. Dün yağmur yağıyordu ve ona rağmen Felix'le dışarıda oyun oynamıştık. Hatta bir ara eve gidelim demişti ama ben engel olmuştum. Sonuç olarak bana bir şey olmamıştı ama Felix hastalanmıştı.
"Benim yüzümden oldu değil mi?" Dediğim şeyle kafasını iki yana hızla salladı.
"Hayır Hyunie! Hadi sen okula git bak, benimde performans ödevimi götür hem öğretmene." Omuz silktim. Ardından sırtımdaki çantamı bırakıp yatağa oturdum. Kolumu Felix'e dolayıp onu kendime çektiğimde dolan gözlerimi tuttum. Felix hasta oldu diye ağlar mıydım? Ağlardım.
"Yanında kalacağım Felix. Merak etme iyi olacaksın."
"Sende hasta olmaz mısın?"
"Olmam. Benim hasta olduğumu hiç gördün mü akıllım?" Dediğim şeyle bir süre düşündü.
"Hayır! Hyunjin sen neden hiç hasta olmuyorsun gerçekten?!" Yine göğüs kabartma modumu açmış ve gerildikçe öne doğru gerilmiştim.
"Senin Hyunie'n fazla güçlü de ondan. Mikrop pataklıyorum."
"Keşke bende öyle olsaydım.." dudak büzdüğünde ondan çekilip ayağa kalktım.
"Merak etme ben seni de korurum." Ardından odadan çıkmış ve aşağı inmiştim.
Bayan Lee'nin yanına vardığımda ona durumu söylemiştim ve o da, Lix'in yemek yemesi gerektiğinden bahsetmişti. Sonrasında ise sebze çorbası getireceğini ve Lix'in yediğinden emin olmamı söylemişti.
O benim elime çilekli puding tutuşturup yukarı yolladığında geri odaya girmiş ve yatağa yanaşmıştım.
"Bana puding mi getirdinn?!" Felix heyecanla gözlerini ışıldatıp baktığında kafamı iki yana salladım ve kaşığı daldırıp kendi ağzıma götürdüm.
"Sen puding yiyemezsin Lixie, annenin yaptığı çorbayı yemelisin." Göz kırpıp pudingi yemeye devam ettiğimde dudaklarını büzüp gözlerini dudaklarıma dikmişti.
"Çorba yemek istemiyorum. Puding istiyorum."
"Cık olmaz. Hastasın sen."
"Yo iyileştim."
"Cık iyileşmemişsin. Çorbayı yiyip iyileştiğinde sana puding alacağım. Hemde marketten, içinde patlayan şeker olanlardan." Felix yinede dediğimden hoşnut olmamış ve kollarını bağlamıştı.
"Bir daha benimle konuşma Hyunjin. Pudingini ye ve git." Dediği şey ile puding genzime kaçtığında öksürmeye başladım.
"Ne?!"
"Duydun beni." Ardından ise burnunu çekmiş sessizce ağlamaya başlamıştı.
"Felix ağlıyor musun?"
"Pudiiing!" Tanrım! Bu çocuk nasıl 9 yaşında olabilirdi ki?!
"Sus sus tamam!" Ardından kaşıkla kalan pudingi ona yedirmeye başladığımda ağlaması dinmişti.
"Patlayan şekerli daha güzel oluyor."
Onu onaylayıp boş kaseyi komidine bıraktım. Bayan Lee içeri girip elindeki tepside duran iki kase çorba ile ikimize baktığında ise Felix'le aynı anda konuşmuştuk.
"Ben çorba içmem!"
"Ben çorba içmem!"
•••
2018
"Ölüyormuşum Lix." Burnumu çekip battaniyeye daha sıkı sarıldığımda Felix gözlerini devirmiş ve elindeki market poşetini çalışma masasına bırakıp bana doğru gelmişti.
"Ateşinin düşmesi lazım Hwang." Battaniyeyi üstümden çektiğinde ellerim çıplak olan göğsüme gitmiş ve kapatmıştı. Donuyordum. Deli gibi ateşim vardı ve burnumdan çeşme misali mukus akıyordu. Yani kalkıp iğrenç iğrenç sümük mü diyeyim, mukus işte.
"Felix yeminle ölmemi istiyorsun, kahpe!" Peçete ile burnumu sildiğimde omuz silkmiş, ardından dolabımdan bir tane tişört kavrayıp yanıma gelmişti.
Kucağıma oturup başımdan tişörtü geçirmesine izin verdim. Ardından kollarımı kaldırıp tişörtü giydirtmesine yardımcı olmuştum. Tişörtün eteklerini aşağı çektikten sonra yaklaşıp boynuma bir öpücük bırakmış ve üstümden çekilmişti.
Ah şu çocuk.. çekici olacak zaman mıydı?
"Bayan Hwang çorba yapmıştı. Getiriyorum ve sakın kendini banyoya kilitleme." Dediği şey ile gözlerimi devirdim. O lanet sebze çorbasını içmeyeceğimi gayet iyi biliyordu.
Banyoya kaçmak için her yerim fazla ağrıyordu ve ben çok üşeniyordum. Onun yerine battaniyeyi kavrayıp geri üstüme çektim.
Çok geçmeden Felix elinde tepsi ile geldiğinde ağlamaklı bir ses çıkardım.
"Ben çorba içmem!" Felix ayağı ile ardından kapıyı kapatıp bana doğru adımlamıştı.
"Ne kadar umrumda?" Omuz silkmeye başladığımda tepsiyi kucağıma bırakmış ve çalışma masasına yönelip sandalye çekerek oturmuştu.
Market poşetinin içindeki patlayan şekerli dörtlü çilekli pudingi çıkardığında kaşlarımı çattım.
"Bende puding istiyorum!" Kafasını iki yana sallayıp pudingini açmış, ardından ise şekeri içine boşaltmıştı.
"Çorba içersen veririm."
"İçmeyeceğim."
"Çocuk gibisin Hyunjin." Dediği şeyle tekrar omuz silktim.
"80 yaşına geldiğimde de bu iğrenç çorbayı içmeyeceğim."
"Gelip benden puding isteyeceksin evet." Gözlerini devirip pudingi kaşıkladığında dudak büzdüm.
"Küçükken ağladığın günü hatırlatmama gerek yok." Öyleydi. Zamanında ben Felix'i izleyip puding yiyordum.
"Zamanla mikroplarla savaşmayı bırakmış bakıyorum da Hyunie'miz." Benle dalga geçtiğinde elime kaşığı almış ardından çorbaya bakmıştım. Göz ucu ile Felix'e baktığımda sinirlerimin bozulması ile sesli bir şekilde ağlamaya başladım.
Felix yerinden fırlarken ise kollarımı bağlamıştım. "Puding istiyorum!" Sesimi arttırıp başıma giren ağrı sonucu daha çok ağlarken Felix elinde tuttuğu pudingle yatağa çıkmıştı bile.
"Sus sus tamam!"
•••
Dünyanın en minnoş semesi yicem aww
Oy verip yorum yapmayı unutmayın sizi çok öpüyorum
-Jedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Child O'Mine // HyunLix
FanfictionHe's got a smile that it seems to me Reminds me of childhood memories