I

114 14 10
                                    

Bölüm adı: " Ve ben Coraline'e büyüyebileceğini söyledim. Eşyalarını alabilir ve gidebilir"

Yine bir pazar sabahı, güneş henüz yeni yeni doğarken uyanmışlardı. Ethan yatağından kalkıp hazırlanmaya başladığında, Coraline babasının evden çıkmasını bekliyordu. Kapı sesini duyduğu gibi yattığı yataktan kalktı ve hazırlanmaya başladı.

Kilisede dua etmek yerine birlikte vakit geçiriyorlardı. Coraline ne kadar başlarda gönülsüz olsa da farklı bir şeyler yapmak onu mutlu ediyordu. Ethan ile sohbet etmeyi seviyordu, o çok bilge, çok güzel düşünceleri olan bir adamdı. Evden çıkmadan önce geceden ördüğü saçlarını açtı. Dalgalı turuncu saçları beline uzanırken hazır olduğuna kanaat getirdi ve evden çıktı.

Ethan hazırladığı piknik sepetini de alarak evden çıktı ve kiliseye doğru yola çıktı. Kilisenin önünde gördüğü kişi ile gülümsedi. Her zamanki gibi parıl parıl parlayan turuncu saçlara baktı bir süre. Coraline geldiğini fark edince yanına geldi.

"Günaydın, Ethan." Corlaine ilk defa ondan önce günaydın demişti. Bu Ethan'ın içinde gereğinden fazla bir neşeye sebep olmuştu.

"Günaydın, Cora. Kahvaltı yapmak için bir parka gideriz diye düşündüm." elindeki sepeti hafifçe kaldırıp Coraline'in dikkatini çekmesini sağladı. Coraline başıyla onayladığında birlikte yakınlardaki parka gittiler. Sepetteki örtüyü çimenlere serip oturdular.

Birlikte güneşin ilk ışıkları altında yan yana uzanmışlardı. Ethan sepetten hazırladığı sandviçleri çıkardı. Coraline sandviçi alırken teşekkür etti. Ethan kızıl saçlı kızı izledi bir süre. Ona birkaç haftadır düşündüğü şeyi söylemek istiyordu.

"Coraline, benimle yaşamak ister misin?"

Ethan bunu uzun süredir düşünüyordu. Onun o evde açı çektiğini biliyordu. 18 yaşına geldiğinde onunla yeni bir hayat kurmak için buralardan gitmeye bile hazırdı.

Yeter ki Coraline iyi olsun, onunla cehenneme bile giderim diye düşünüyordu.

Coraline şaşkınlıkla Ethan'a baktı. Bunu beklemediği açıktı. Gözlerini kırpıştırarak soruyu idrak etmeye çalıştı. Kendisine beklentiyle bakan koyu kahve gözler karşısında ne diyeceğini bilemedi.

Ethan ona açıkça iyi gelen tek şeydi. Dünya üzerindeki en iyi insan, en nazik kalbe sahip erkekti. Ancak Coraline yaşamak istemiyordu. Bu Ethan ile olsa bile yaşamaya sıcak bakmıyordu.

Yine de karşısındaki adamı kırmak istemiyordu. Ona umut vermek de istemediği için sessiz kaldı. Ethan kızın sessizliği karşısında konuşmaya devam etti.

"Eşyalarımızı alıp gidebiliriz, burada kalmak zorunda değiliz Coraline. Sen nereye istersen oraya gideriz, hatta dünyayı bile gezeriz! 18 yaşına girdiğin gün, kaçalım buradan. Bizi tutan hiçbir şey olmayacak, yeni bir hayata başlayabiliriz. Lütfen, Coraline. Bunu birlikte başarabiliriz."

Ethan heyecanla ve mutlulukla parlayan gözleri ile Coraline'e bakıyordu. Kızın tedirginliğinin farkındaydı. Soğuk ve küçük elleri tuttu. Kızın ellerini kendi eliyle ısıtıyordu.

"Corlaine, lütfen. Bu kadar şeye daha fazla katlanman gerekmeyecek. Korktuğunu biliyorum, korkma kimse sana ulaşamayacak. Buna izin vermem."

Coraline'in gülümsediğini gördüğünde o da gülümsedi. Küçük kız onun bu heyecanlı hallerine tebessüm etmişti. Onu üzeceğini biliyordu, bunu şuan yapmak istemediği için sadece tebessüm etti. Ondan özür dilemek istiyordu. Ona gerçekleri anlatmadığı için, onu bırakıp gideceği için ondan özür dilemek istiyordu.

"Teşekkür ederim, Ethan. İyi ki varsın." diyebildi. Bugüne kadar kimseye iyi ki varsın dememişti. Herkesin ölmesini isterken o, iyi ki vardı. O daha önce karşısına çıkmış olsaydı her şey çok farklı olurdu, genç kız bunu hissediyordu. Ama geç kalmıştı. Her şey için çok geçti.

Ethan'ın yüzündeki gülümseme duyduğu cümle ile daha da genişledi. İçindeki umut filizleri büyümüş, çiçek açmıştı adeta. Birlikte biraz daha vakit geçirdiler ardından toparlanıp kiliseye geri döndüler.

Coraline'in 18'e girdiği gün, pazar gününe denk geliyordu. O gün kilisenin önünde buluşup kaçmak için anlaşmışlardı. O gün gelene kadar yi e pazar günleri kilisede buluşmuşlardı.

Bu süre zarfında Ethan hayaller kurmuş, bu hayallerden de Coraline'e bahsetmişti. Onunla kedi sahiplenmek konusunda oldukça hevesliydi. Ayrıca evlerinin bahçesinde uzanıp yıldızları izleme fikrini söylediğinde Coraline bunu tek bir şartla kabul edeceğini söylemişti.

Dünyada tanınan ünlü bir rock yıldızı olursa, onunla yıldızları izleyecekti.

Ancak Ethan Coraline'i yanında turuncu saçları koyu yeşil çimenlerin üzerinde dağılmışken hayal etmişti, Coraline ise kendisi gök yüzünde bir yıldızken Ethan'ın kendisini izlediğini hayal etmişti.

Son kez, kilisenin önünde buluştular. Ethan hiç olmadığı kadar mutlu ve heyecanlıydı. Haftaya Coraline 18 yaşına giriyordu. Birlikte Amerika'ya kaçacaklardı. Ona kaçmadan önce, tanıştıkları kilisenin önünde evlenme teklifi edecekti. Yüzüğü çoktan almıştı.

Coraline, onu son kez gördüğünün bilincindeydi. Karşısındaki hiçbir şeyden haberi olmayan adama bunu yapmak istemiyordu. Ancak iyi değildi, hemde hiç iyi değildi. Gün geçtikçe daha çok çöküyordu. Ruhunda taşıyamadığı büyük bir yük vardı.

O gün, Ethan'ı son kez görmüştü. İlk günkü gibi kibar tavırlarıyla ona bir şeyler anlatmıştı. Coraline ona son defa sarıldı. Yüzünü göğsüne gömdüğü sırada güzel kalbinin üzerine küçük bir öpücük kondurdu. Bu kalbi kıracağı için kendini affedemiyordu.

Ardından, parmak uçlarına yükselip dudaklarına belli belirsiz bir öpücük kondurdu. Hayatında duyduğu tek ve en güzel kelimeler bu dudaklardan dökülmüştü. Tekrar topuklarının üzerine indiğinde, gözleri dolmuştu. Kendisine hayranlıkla bakan kahve gözlere bakamadı. Ona veda ediyordu, ancak yüzüne bakacak cesareti yoktu.

Ne demesi gerek, bilmiyordu. Elveda diyemezdi, görüşürüz de diyemezdi çünkü görüşemeyeceklerdi. Tüm cesaretini toplayıp son kez büyüleyici koyu kahve gözlere baktı.

"Hoşça kal, Ethan." dedi. Boğazı düğümlenirken Ethan gülümsedi.

"Görüşürüz, Coraline."

Görüşemeyeceğiz, üzgünüm Ethan, çok üzgünüm...

CORALINE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin