7. Tanıdık Bir Sima

2.4K 276 77
                                    

Uzun ve koşturmacalı yol sonunda bitmiş, arabaların geçtiği orman yoluna varmıştık. Karanlık geceyi aydınlatan bir el lambası ile şehirden oldukça uzaklaşmıştık fakat ara ara oluşan sarsıntılar yaklaştıklarının haberini veriyordu Jess birden Dizlerinin üstüne çöktü

"Ben daha fazla dayanamayacağım abi"

Bende çok yorulmuştum, aralıksız saatlerdir koşuyorduk ama şimdi bırakırsak her şey boşa gidecekti.

"Jess hadi kalk duracak vaktimiz yok!" derken iki ışık hüzmesi bize doğru yaklaşmaya başladı. Sonunda saatlerdir beklediğimiz o araç geliyordu.

Jess tüm yorgunluğunu unutup yola atladı ve yavaş ilerleyen arabanın önüne geçip ellerini sallayarak zıplamaya başladı. Ne kadar orada durmasının tehlikeli olduğunu söyleyip, kızsamda beni dinlemedi. Araba gittikçe yaklaşıyordu ve benim de içten içe heyecanım artıyordu.

Koyu mavi Jeep'e benzer bir araba Jess'in tam karşısında durdu. Araba durduktan sonra Jess hızla yanıma gelip arkama geçti fazla vakit kaybetmeden Arabanın içinden çıktılar. Biri, yarısı arkadan toplanmış uzun saçlarıyla kız, diğeri ise bu koşuşturmacalı dünya için fazla yaşlı bir adamdı.

Yaşlı beden ağzındaki pipoyu çıkarmadan boğuk sesi ile konuştu;

-"Evlat sizin hâlâ bu sınırlar içerisinde ne işiniz var"

"Biz telsizdeki duyuruyu son sekiz saat kala duyduk, altı saatte de ancak buraya kadar gelebildik. Acaba yolun Kalanına sizinle devam etsek En azından şu bahsedilen sınıra kadar?"

Titrek çıkan Sesimin ardından adam çenesindeki top sakalını kaşıyarak arabanın diğer ön kapısının yanında duran kıza baktı 20'li yaşlardaki kız kafasını olumlu biçimde hafifçe sallayarak Bize döndü. Önce arkamda saklanmış sadece kafasını çıkartan Jess'e ardından bana baktı ve "Hadi O Zaman atlayın arkaya" dedi

Büyük gülümsememle eğilip minnetimi sundum ve heyecanla Jess'in elinden tutup Jeep'in arkasındaki kasaya yöneldik hızla kasaya atladıktan sonra Jess'in elinden tutup onu da bindirdim İkimiz de yerimizi aldıktan sonra elimle kasaya vurup hazır olduğumuzu belirttim, ardından çalışan motorla ilerlemeye başladık sonunda içimdeki korku az da olsa dinmişti, yavaş ilerlediği için şoför koltuğunda ki adamla konuşa biliyordum.

"Ah şey size nasıl hitap edebilirim acaba? "

"Min hyuk, adım bu ama genelde herkes bana 'Yaşlı Min der" dediği gülümsememe sebep oldu. Gerçekten oldukça yaşlıydı ama hâlâ hayattaydı.
Düşüncelerimi susturup bir soru da o, yöneltti.

"Senin adın ne bakalım ve buraya kadar nereden geldiniz"

"Jeon Jungkook efendim. Biz olanlardan sonra Daegu'da ormanın içinde bir karavanda ailemiz ile yaşıyorduk ama aylaklar kısa süre önce onları bizden aldı"

"Ugh.. Evlat yaranı deşmek istemezdim üzgünüm." dediklerinden sonra uzun bir sessizlik oldu. Tam karşımda oturan Jess güler yüzüyle gelip yanıma sokuldu saçlarını okşayıp uyuttuktan sonra ormanın içinden arabanın sesine ve ışıklarına çıkan aylakları izlemeye başladım bize yetişemiyorlardı ama peşimizden geliyorlardı. Ufukta küçük çaplı bir sürü oluşturmuş ölü bedenleri bırakıp Yaşlı Min'in yanında oturan kızla konuşmaya başladım.

"Sizin bu saatte, o sürü buraya yaklaşmışken burada ne işiniz vardı"

"Biz aslında bir topluluk hâlinde  yaşıyoruz ve bu sürü olayını duyduktan sonra da bir çok kez gruplar hâlinde bu bölgeyi aramalara çıktık. Az önce Yaşlı Min ile konuşmanızda duyduğum kadarıyla ormanda yaşıyor muşsunuz oraya sizi uyarmaya bir grup nasıl gelmedi inan bilmiyorum" söyledikleri beni bir kaç gün öncesine götürdü, ben dışarıdayken gelen üç kişi onlardan mıydı acaba diye düşündüm ama onlardan biri olsalardı bizi mutlaka uyarırlardı.

Live Too Die | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin