"Jess hadi atış çalışacağız!""Atış mı? ama ben uyuyordum. "
"Bunları öğrenmek zorundasın kalk artık"
"Aisshh tamam geliyorum"
Jess' de uyandığına göre Artık her şey hazırdı atış tahtasını biraz daha güçlendirmeye karar verdim oldukça geniş olan tahtayı vurabilmesini Umut ediyordum kendini savunmayı öğrenmeliydi artık.
"Sonunda gelebildiniz hanımefendi" kinaye ile çıkan sesime göz devirmişti.
"Geldim işte nereden başlıyoruz."
"Tamam şimdi sen şu işaretli yere geç. Al bakalım bu da yayın. "
"Aaa yay mı çalışacağız? Sen çok iyi kullanıyorsun hep denemek istemiştim. "
İçimden umarım genatiktir diye geçirdim ve ona nasıl kullanacağını anlatmaya başladım.
"Ayaklarını Yere sağlam bas ve omuz hizasında aç" dediğimi yaptı ve dinlemeye devam etti.
"Bu elimiz ile tuttuğumuz tahta kısım 'Kabza' misina ise 'Kiriş'" elindeki yayı incelerken kafasını salladı.
"Okun bitiş kısmını işaret ve orta parmağın üstü olacak şekilde parmakların arasına alacaksın ve kirişe yerleştireceksin kabza da olan elinin baş parmağının üstüne ise okun uç kısmını yerleştireceksin ve yayı gerip kirişteki elini çenenin altına koyacaksın"
"Hmm anladım sanırım böyle mi"
"Kabzayı daha sağlam tut yayı gerdikten 4-5 saniye sonra da atışını yap."
" Peki umarım olur"
"İlk seferde hedefin, tam ortası olmasın sadece tahtaya odaklan ve inan"
Gülümseyip kendinden emin biçimde omuzlarını geriye attı. Adımlarını sabitleştirdi yayı, anlattığım gibi eksiksiz tutup gerdi ve ilk atışını yaptı. Atış tahtasının kenarına çarpıp düşen okla heyecanlı bakışları beni buldu.
"Aferin ilk atışın için fazlasıyla iyiydi. Yayı daha sert çek ki okun yere düşmesin, tahtaya saplansın."
Onaylar biçimde başını hızla sallarken hevesle yayına davrandı.
"Orta parmağında işaret ile birlikte üstte olacak Jess!"
"Ah doğru ya."
"İşte böyle. Kabzayı sağlam tut ve yayı iyice ger."
Dediğimi yaptı ve oku serbest bıraktı fakat tahtanın üst kısmından geçip giden okla yüzü düştü. Bakışları bu sefer yeri buldu.
Bir elimi omzuna koyarak arkasına geçtim, diğer elimlede çenesinden kaldırarak tahtaya bakmasını sağladım ve konuştum.
" Eğme hemen başını gayet iyi gidiyorsun sadece yayı sert çekebilmeye çalışırken kabzayı biraz havaya kaldırdın bu kadar. Deneye deneye daha iyisini yapacaksın."
Sesim oldukça sakin çıkmıştı, düşen omuzları ile gerginliğinin gittiğini anlamıştım.
"Hadi bakalım tekrar deniyoruz."
Kendine inancı ilk atışı'ndaki kadar olmasa da yine geriye gitmişti o omuzlar. Jess ilk hayatımızda her ne yaparsa yapsın başarılı olmuş bir kızdı, ondan çok umutluydum. Koşuda çocuk dalında olimpiyat birinciliği vardı. Umarım bu yeteneğini kullanmak zorunda kalmaz diye içimden geçirerek Jess'e döndüm.
"Atışını yapmadan önce nefes ver"
Yüzündeki düz ifade ile birlikte beni onayladı. Her şeyden emin olup yayı gerdi ve nefesini verdi.
Oku, atış tahtası ile buluşunca yalancı bir sistemle konuştu
"Bu nefes verme işini neden daha önce söylemedin" dediği ile gülümsedim. Kolumu boynuna atıp sarıldım, onun kolları da belim ile buluştu bir süre öylece durduk ve ben gururla saçlarını okşadım.
"İMDAT! YARDIM EDİN!!"
Gelen sesle meraklı bakışlarımız etrafı taramaya başladı. Bir kadın yanındaki adamı taşımaya çalışarak, peşindeki iki aylak la bizim karavana koşuyordu.
"Jess yayı ver! " dediğimi ikiletmeden yapan Jess'e bakışlarımla karavana girmesini söyledim.
"Hayır gidemem alışmam gerek bunlara abi." dedikleri hoşuma gitmesede haklıydı bu yüzden çok üstelemedim. Elimdeki yay ile o tarafa koştum ve aylakların dikkatini üstüme çekmek için bağırdım.
"Bu tarafa gelin hadi lanet yaratıklar! Taze et sever misiniz ha?! Hadi ama buradayım." iki aylakta üzerime doğru gelmeye başlamıştı yayımı gerdim ve oku fırlatırken "Geberin artık pislikler" diyerek fısıldadım beynini delen okumla biri yere serilmişti. Diğeri hâlâ üzerime geliyordu sırtımdaki sadaktan bir ok daha çıkardım bu sırada Aylak daha da yaklaşmıştı oku, yay'a yerleştirmiş tam beynini hedef almıştım. Okumu yaydan çıkartacaktım fakat yapamadım yayı yavaşça indirdim çok yaklaştığı için seçebildiğimiz yüzü tanıdım.
"A-Anne"
||||
Beğenmişsinizdir umarım pek olmadı gibi ama daha fazla bekletmek istemedim
Oylarınız için teşekkürler bebekler <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Live Too Die | Taekook
FanfictionDüşünün, aileniz ile geçirdiğiniz mükemmel bir gecenin sabahına yatağınızın baktığı cama yapışmış, sizi yemek için salyalarını akıtan bir ölü ile uyanıyorsunuz... Genç yaşında bu Ölümcül salgınla karşılaşan Jeon Jungkook tüm hayatını, tek varlığı ka...