Choi Yeonjun kendisine çok engel olmaya çalışmıştı. Gerçekten.
Ama başaramamıştı.
Parktaydı ve kendisi için değil geçen gün gördüğü çocuk için gelmişti.
O çocukta çözemediği bir şey vardı. Kendi başına orada öyle ağlaması, yere düştükten sonra yardım dahi istememesi garipti.
Şimdiyse çocuğun her zamanki bankını görebileceği ama fark edilmeyeceği bir yere oturmuş onu bekliyordu.
Sabırsızca saatine baktı. Saat 23:49'du. En geç 11 dakika içerisinde çocuğun burada olması gerekiyordu.
Saat geçiyor ama beklediği kişi bir türlü gelmiyordu. Saat 00:34 olduğunda Yeonjun üzülerek bugün beklediği kişinin gelmeyeceğini fark etti. Kırık kalbiyle birlikte ayağa kalkarken gözleri sonunda aradığı kişiyi buldu.
Beyaz bir kapüşonlu sweatshirt ve gri bir eşofman altı giymişti. Elinde Yeonjun'un ona verdiği hırka vardı. Yüzü daha iki dakika önce ağlamış gibi kıpkırmızıydı ve elinde bulunan sopasını yere vurarak yavaş ve temkinli adımlarla yürüyordu.
O an Yeonjun sanki birisi arkadan kafasına tuğlayla vurmuş gibi hissetti.
O çubuk... Görme engeli bulunan kişilerin kullandığı bir nesne değil miydi?
Yeonjun saklanamadan öylece dikilmiş onu izlerken Soobin yavaş adımlarıyla bankına geçti, çubuğunu katlayıp yanına koydu ve gözlerini kapatıp öylece durdu.
Yeonjun'un içinde bir ses inatla bağırıyordu;
'Gitme! Yanına gidersen yine kötü hissedecek ve seni kovacaktır! Sakın yaklaşma!'
Ama Yeonjun bir şekilde hepsini susturdu ve geniş adımlarla Soobin'e doğru yürümeye başladı.
[Yeonjun'un gözünden]
Sanırım en başında onun yanına gitmemeliydim.
Adımlarım ona yaklaştıkça gittikçe daha ayrıntılı görüyordum güzelliğini.
Burnu, gözü, dudakları... Her şeyi o kadar mükemmel bir uyum içinde yaratılmıştı ki. Gerçekten bir efsanenin içinden kopup gelen, uğruna savaşlar verilen yüce bir prense benziyordu.
Aramızda çok az uzaklık kaldığında başını kaldırıp kaşlarını çattığını gördüm. Gözlerini hafiften aralamıştı.
Gözleri şişkin miydi? Etraflarındaki kırmızılık ve şişkinlik ağladığına işaretti.
"Kim var orada?"
Şüpheyle benim durduğum yere bakıyordu. Beni tam olarak göremediğini düşündüm. "Merhaba, Choi Yeonjun ben."
'Salak sanki ismini söyleyince çocuk seni tanıdı...'
Susar mısın Yeonjun İki.
Her ne kadar Yeonjun İki'ye hak vermek istemesem de haklıydı, ismimi söylemiş olmama rağmen çocuk hala boş boş bakıyordu.
"Geçen gün yere düştüğünde yardımcı olmaya çalışan kişiyim."
Başını hatırlamış gibi sallarken "Haa. Memnun oldum." dedi.
Arada geçen boş sessizlikten sonra "Yanına oturabilir miyim?" diye sordum çünkü dikilmekten yorulmaya başlamıştım.
Ve artık onunla bir şekilde tanışıp gözyaşlarının nedenini öğrenmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can't see | yeonbin ✓
Fanfiction"Bilmiyorum, sadece ona iyi gelmek istedim. O öylece ağlıyordu ve ben elim kolum bağlı oturamazdım." NOT: ficde yer alan kötü kahramanların isimlerinin bazıları sektörde aktif veya aktif olmayan idollerin adlarından seçilmiştir. yazar adı geçen tüm...