13. bölüm

788 116 56
                                    

Yeonjun uyandıktan sonra doktorlar bir gün daha gözlem altında tutmuştu. Şimdiyse Yeonjun'un evindeydiler yine. Birlikte 'Youth of May' adlı diziyi izliyorlardı

Her ne kadar ikisinin de gözü ekranda olsa da dikkatleri başka yerdeydi.

Yorulmuştu ruhları, yorulmuştu tüm zorluklara kafa tutan kalpleri.

Soobin'in içinde bir veda vardı Yeonjun'a teslim etmesi gereken. Göz tedavisi için Amerika'ya gidecekti 2 aylığına. Çok uzun bir süre değildi aslında ama ertesi güne uyanmak için birbirini amaç edinen iki çocuk bu sırada çok zorlanacaktı.

Yeonjun Soobin'e baktı. Çok seviyordu onu. Çok mutluydu Soobin'le. Ama bir takıntı gibi kapısını zorlayan ve o günden beri kabuslarla uyanmasına sebep olan babasını Soobin'den uzak tutmak istiyordu.

Aklına sadece bir çözüm yolu geliyordu o da Soobin'i hayatından dolayısıla kendinden uzaklaştırmaktı.

Ve bu en istemediği şeydi. Canını en yakmasını düşündüğü şeydi.

Ama masum bir yürekti Soobin'inki, kirletilmesi söz konusu değildi. Her an kırılacak gibi olan narin bedenine her hangi bir yabancı el değmemeliydi. Ve bunu sadece kendisini ondan uzaklaştırarak sağlayabilirdi.

İkisi de birbirine edeceği vedanın ağırlığıyla konuşamıyordu.

Sonunda Yeonjun sıkı sıkı tuttuğu ele çevirdi gözlerini. Tutuşunu iyice sıkılaştırırdı.

'Elleri ne kadar güzel...'

[Yeonjun'un gözünden]

Sevdiğiniz kişi size yaslanmış bir şekilde sevdiğiniz bir diziyi izliyorsanız o andan daha huzurlu çok az şey vardır.

Tek elim Soobin'in elini okşarken diğeriyle de göğsüme yasladığı vücuduna sarılmıştım. Gerçekten çok güzel kokuyordu.

Yorgunlukla kapanan gözlerine gülümsedim. Çok uykusu gelmiş bir bebeğe benziyordu cidden.

Her ne kadar onun uyumasını istesem de o an oyuncu modum uyanıktı. Sırıtarak boştaki elimle yavaşça yanağını dürttüm.

Yanağıyla oyun hamuru gibi oynamaya devam ederken kıkırdıyordum ve o da gülümsemeye başlamıştı.

"Hyung-ah."

"Hmm?" Çok mutluyum Tanrım.

"Ben acıktım."

"E yemek yiyelim?" Üzüntüyle telefonunu gösterdi.

"Saat çok geç, sipariş veremeyiz." Gururla gülümsedim.

"Muhteşem yakışıklı aşçı Choi Yeonjun ile tanışma vaktin geldi Soobin." Küçümser gibi güldü.

"Hyung sen yemek yapamazsın ki?"

Dehşetle gözlerimi büyüttüm. "Neden yapamayacakmışım?"

Soobin benimle dalga geçmekten çok hoşlanıyordu. "Bilmem, sen de aşçılık yapabilecek bir yetenek yok gibiydi."

Hah sadece izle şimdi.

Hızlı hareketlerle Soobin'i sırtından iterek üstümden ittim ve onu da ayağa kaldırıp elinden tutarak mutfağa sürükledim.

Soobin'i sandalyeye oturtup önüme mutfak önlüğü takarken "Yemek yapmak, Choi Soobin..." dedim. "...incelik ve yetenek isteyen bir iştir."

Soobin gülen bir ses tonuyla "O yüzden sen yapamazsın ya." dedi.

can't see | yeonbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin