+13.09.1996+
gri şehirde yine yağmurlu bir hava. biri okulun arkasında sigara içiyor. uzaktan baktığınızda bile ürkütücü görünen, simsiyah giyimi ve boynuna taktığı tasmayı andıran zincirli kolyesi, uzun deri ceketi ve arkaya atılmış siyah saçlarıyla sigarasını içen Daniel aynı zamanda etrafa bakınıyordu. henüz bitmemiş sigarasını yere fırlatıp üstünden basarak okulun önüne doğru yürümeye başladı. onu dışarıdan gören bir ebeveyn çocuğunun gözlerini kapatmaya çalışırdı. ürkütücü gözüktüğü kadar da ihtişamlı bir görüntüsü vardı. aşağı sarkık kalın dudakları ve tek kapaklı gözleriyle Daniel aynı anda sizi hem korkutabilir hem de peşinden sürükleyebilirdi. geçtiği yeri daha da karanlık yaparak okulun önüne geldi. hala etrafına bakınıyordu. sonunda aradığı kişinin gözleriyle buluştu gözleri. uzun bir bakışmanın sonunda okula girdi. beklediği kişinin onu takip ettiğinin farkında emin adımlarla sınıfa yürürken karşısına müzik öğretmeni çıktı.
"Daniel, yine mi formanı giymedin?" Kadını takmadan yoluna devam eden Daniel sınıfına girdi. bu okulda artık son senesiydi. sırasına oturdu ve beklediği kişinin de sınıfa girmesini bekledi.
"1,2,3..." tekrar. "1,2,3,4,5..." "nerede bu?" Beklediği kişinin gelmemesiyle yerinden kalkarken hocasının içeri girmesiyle tekrar oturmak zorunda kaldı. bugün yıllık çekimleri vardı ve bu sonuncuydu. birçok etkinlikten uzak kalan Daniel'ın asla aksatmadan katıldığı tek etkinlik. yıllık çekimleri.
dersten sonra dışarı çıktı ve gözleri aynı kişiyi tekrar aramaya başladı. okulun arka bahçesine yürürken bisikletini kilitlemeye çalışan Beomgyu'yu gördü ve ona doğru yürüdü.
"selam, yardıma ihtiyacın var mı?" sesiyle irkilen çocuğa baktı.
"ne? aa, günaydın Daniel. dalmışım geldiğini duymadım. hayır yok, kilidim kırılmış böylece bırakmam gerekiyor gibi görünüyor. teşekkür ederim."
"anladım. geç kalmışsın bugün. tek mi geldin?"
"evet, bisikletimin tekerleği patlamış. onu değiştirtip geldim. aslında dün akşam onu yerine koyduğumda sağlamdı ama sabah bulduğumda teker pert olmuştu. mahalledeki çocuklar yine eğlenmiş gibi duruyor." arkadaşının bir tepki vermesini bekleyerek yüzüne baktığında Daniel 'ın onu dinlemediğini fark etti.
"sen... bir şey mı soracaktın bana?" Beomgyu'nun üzerindeki gözlerini hisseden Daniel etrafına bakmayı bırakıp arkadaşına odaklandı.
"hayır hayır. öyle görünce geldim. o zaman ben zil çalmadan bir sigara içeyim. görüşürüz."
arkadaşının cevabını beklemeden bahçenin göz önünde olmayan bir yerine gidip telefonunu çıkardı. sabah görmüş olmasına rağmen şimdi ortalıkta görünmeyen kişiyi aramak üzereyken arkasından gelen çatırtı sesiyle arkasına döndü.
"kim var orada?" birinin onun ismini sessizce fısıldadığını duyuyor ama sesin nereden geldiğini anlamıyordu. sonunda gördü ve sinirlenip sesini fazla yükselterek, "Yeonjun! neredesin sen? Soobin yok. senin yanında mıydı?" ikiz kardeşini korkutma girişimi başarısız olan Yeonjun saklandığı yerden çıktı. "ya! oradan bakınca Soobin'in bakıcısı gibi mi duruyorum. nereden bilebilirim?" sinir ve meraktan göğsü kalkan Daniel sakinleşip omuzlarını geri indirdi ve o soğuk havasına geri döndü. "bilmiyor musun yani? nereye gitti bu..."
"revirde."
"hani bilmiyordun?"
"yalan söyledim. sınıfa girerken biriyle çarpışıp burnu kanayınca revire gitti. ben de şimdi onun yanına gidiyorum. geliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
frigid+ | txt
Misteri / Thrillerkan kokusu. her yerde. bir yerlerden bir ses gelmesi gerekir ama o kadar sessiz ki nefesinden başka bir ses duyamıyor çocuk. nefesinden bile nefret ediyor o an. yürüdükçe ağırlaşan kan kokusuna doğru ilerliyor. bu koridoru yürümemesi gerektiğinin fa...