final'

52 9 65
                                    

Selam, bu kitaptaki Alin, Ada, Atlas ve Floresta cephesindesi son bölüme hoşgeldiniz.

Buraya pek yazı eklemek istemiyorum, çünkü ayrı bir yazı yayınlayacağım.

İyi okumalar <3

_______________________________________

Kaçmak istiyorum. Hayatın üstüme geldiği her noktadan, her hamleden... Herşeyden.

Evet, güzel şeyler olmuştu. Ama tek bir kelime ile veda etmişti, ne nedenini nede içinde bulunduğu durumdan bahsetmişti.

İntihar, aslında bir çözüm yolu gibü dursada değil. Kişi için çözüm yolu olabilir ama geride bıraktıkları için...

Tarif edilemez zorlukta. Düşünsene, seninle birlikte yaşadığı hayattan birden ayrılıyor. Ve buna intihar diyorlar.

Sahi, intihar eden için mi hayat zor yoksa bıraktığı kişiler için mi?

Ağaçta birçok yaprak vardır. Bu yüzden bir tanesi dikkatimizi çekmez. Evet, ağacın çok yaprağı olduğunu söyleriz. Ama asla bir yaprağa odaklanamayız.

Peki o ağaçtan bir yaprak düşerse?

Düşüşünden itibaren ona odaklanırız. Düştüğünde düştüğü yere bile bakarız.

O bir yapraktı, ben ona ağacında bile dikkat ederdim. O ise yerde olmak istedi, ama hayat onu ayakları altında aldı.

***

Cebimdeki son para ile ayrılmıştım İstanbul'dan.

Nereye gideceğimi biliyordum. Edirne'ye gidecektim. Onun ölümü olan yere...

Tuttuğum taksi, Atlas'ın intihar ettiği köyün önünde durduğunda içimde garip bir his vardı, sanki tüm bu köyden nefret ediyordum.

Aslında köyden değil, ben onu bunu yapmaya iten şeyden nefret ediyordum...

Köyün girişine geldiğimde aslında küçük bir köy olduğunu almıştım. Taksiden iner inmez donmuş gibiydim. Köy sakini olduğunu düşündüğüm bir adam yanıma geldi.

"Kızım hayrola, hangi rüzgar attı seni buraya?" dedi.

Adamın yüzüne bile bakamamıştım.

"Sanırım iyi değilsin, dikkat et kendine. Salih ben bu arada. Hadi kal sağlıcakla." dedi ve yanımdan ayrıldı.

Yazar: Dikkatli okuyucular Çınar'ın Edirne'de kaçırılıp bırakıldığı sonra ise evinde kaldığı Salih amca olduğunu anlar :) dedim ya, Berceste'nin alt başlığı gibi bir kitap.

Yolları ezbere biliyordum. Onun ölümünden sonra çokça gelmiştim buraya. O yüzden köyden ayrılıp orman tarafına geçmiştim.

Ormanda uzun soluklu bir yürüyüş yapmıştım.

Her adımımda kendimi sanki Atlas gibi hissetmiştim.

Onu buraya yaşadıkları getirmişti, beni de...

Ormanın merkezine geldiğimde köşe dikkatimi çekmişti. Zaten biliyordum burası olduğunu. Ufak birkaç dalla oraya giden yolu kapatmışlardı. Oradan geçtiğimde karışma düz bir arazi çıkmıştı. Arazinin biraz ilerisinde ise o tepe...

Arazide yürümeye çalıştığımda adımlarım bir bir geri gitmek istiyordu.

Buraya gelmiştim, peki neden?

floresta'☂- tamamlandı. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin