Arkamdan söylenmesi üzerine yüzümde bir gülümseme oluştu hemen kendimi düzeltip içeri geçtim. "Baş komiser hazırlanın gideceğiz birazdan bekletilmekten hoşlanmam." Dedim. Bana yandan bir bakış atıp hızla içeri geçti. Şimdi sıra plandaydı, plan için yapması gerekenler baş komiser hanımı bayağı sinirlendirecekti....
Vanessa Gece Milan'dan
Sessizliğin hakim olduğu salonda benim sinirli soluk alıp vermelerim duyuluyordu. Birazdan bu salondan biri ölecekti. Bizzat ben öldürecektim. Sinirliydim hem de fazlasıyla... Keskin bakışlarımı hepsinin üzerinde gezdirdim. Benim sinirime tezat alayla sırıtan bir Karadağ, gülmemeye çalışmaktan kıpkırmızı olmuş bir Serez ve ciddi kalmaya çalışan Ardıç ikizler vardı. Bir kez daha sinirle "Hayatta olmaz!" diye homurdandım.
45 Dakika Önce
"Planda en çok görev sana düşüyor baş komiser" diye lafa başlayan Poyraza kafamı sallayıp "Anlat bakalım çok güvendiğin planını." Dedim odaklandığımı belli ederek.
Önündeki kahvesinden yudum alıp adem elmasının hareket etmesini sağladı. " İkraya yakın olmak için ortamına sızacağız. Daha doğrusu dikkat çekmeyecek tek kişi sen olduğun için sen sızacaksın baş komiser." Dediğinde anlamadığımı belirtir şekilde kaşlarımı çattım ve devam etmesi anlamında hareket yaptım oda devam etti. " Yani baş komiser ikinci bir üniversite bitirmeye hazır ol çünkü işletme son okuyacaksın." Dedi. Poyraz cümlesini bitirdiği anda benden bağımsız bir şekilde ağzımdan " Yok artık daha neler." Sözü çıktı ve gülmeye başladım ciddi ciddi kahkaha atarak güldüm.
Sonunda hayat beni de delirtmişti. Bir anda ciddileşerek "şakanı yaptın gerçek planını anlat artık." Dedim. Alayla gülümseyip sakalını kaşıdı ve "ben ciddiyim baş komiser." Dedi. Göz devirip bende alayla güldüm "Unut onu sen Karadağ başka plan bul." Dedim.
Kafasını alayla iki yana salladı ve "İkra' ya yaklaşmanın tek yolu bu baş komiser." Dediğinde. Ofladım ve sustum sadece susup öfkeli bakışlarımı her birinin üzerinde gezdirdim.
----
Otel odasının geniş balkonunda elimdeki sıcacık kahve ile gün doğumunu izliyordum. Dün Deniz'in yaşadıklarından sonra yabancılarla dip dibe olmasının onu daha çok içine kapatacağını düşünüp Poyraza gitmekten vazgeçip Denizle otele gelmiştim.
Aslında Deniz beni şaşırtan bir şekilde dün Poyrazların yanında gerilmeden oturmuştu. Hatta bir ara güldüğünü hatırlıyorum. Kardeşim hayata geri dönüyordu. Ve en önemlisi dün benimle konuştu.
O özlediğim sesini duydum içindekileri bağıra çağıra bana anlattı. Birlikte ağladık ben onu o beni teselli etti. En sonunda yorgunluktan uyuya kalmıştı. Ben ise tam oturduğum yerde sabahlamıştım. Hazırlanıp karakola gitmeliydim.
Derin bir nefes verip ayağa kalktım. Odaya girip sırt çantama ilerleyip içinden kıyafetlerimi aldım banyoya girip giyindim.
Aynadan kendime baktığımda içimdeki siyah bralet üstüne giydiğim ince kumaştan tiril tiril lacivert gömlek ve altımdaki siyah kot ile her zamanki spor halimdeydim. Çok hafif bir göz makyajı yapıp gözaltımdaki morlukları kapattım saçımı kendi halinde bırakıp bileklilerimi taktım ve beyaz converselerimi giyip içeri geçtim. Odadaki kasadan silahımı , telsizimi ve polis rozetimi alıp yerlerine yerleştirdim
Denizi tek bırakamazdım.
Dün bunu da konuşmuştuk Poyraz kız kardeşi Papatya'nın evlerinde Deniz'e eşlik edebileceğini söylemişti çok tereddütte kalmıştım ama beni şaşırtan Denizin hiç karşı çıkmadan kabul edişiydi. Hala endişeliydim ama Deniz bu kadar istekli kabul edince diyecek bir şeyim kalmamıştı.
Papatyayı önceden araştırmıştım 21 yaşında moda tasarımı okuyan genç bir kızdı. Bir tane ikizi vardı Pamir Sarp oda işletme okuyordu. İkra ile aynı amfide ders görüyordu çünkü eğitime bir yıl erken başlamışlardı. Yardım sever ve iyi niyetli biri olduğu da her halinden belliydi.
Bunları düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. "Deniz kızım kalk artık gitmemiz gerekiyor." Diye seslendiğimde Deniz mırıltılar çıkartıp gözlerini açtı ve gülümseyip " Günaydın Vanessam." Dediğinde yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. "Günaydın deniz kızı hadi hazırlan çıkalım seni Papatyanın yanına bırakıp karakola gitmeliyim." Dedim. Hafif bir tebessümle kafasını salladı ve banyoya girdi.
Benim deniz kızım kayıpları, acıları var diye üzülmüyordu onları kazanca dönüştürmeye çalışıyordu. Çünkü o herkes değildi yaşamda en önemli şey kazançlarımızı kullanmak değildir. Bunu herkes yapar.
Asıl önemli olan kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır. Bu zeka gerektirir; akıllı insanlarla aptal insanlar arasındaki fark budur ve benim deniz kızım oldukça zekiydi.
1 Saat Sonra İlahi Bakış Açısı
Adam hayatında ilk defa korkuyordu. Biraz daha miniğini bulamazsa kafayı yiyebilir hatta daha kötüsü bu dünyayı yakabilirdi. Kim öyle bir halt yemeye cesaret etmişti biliyordu ancak emin değildi. Ama kim olursa olsun onu ölmekten beter edecekti bundan emindi.
Kim bilir küçüğü ne kadar korkuyordu şimdi. Peki ya iyi miydi? Hayatta mıydı? Veyahut yaralı mıydı? Bunların hiç birini bilmiyordu. Kendini ilk defa bu kadar kaybediyor ve kontrolsüz davranıyordu.
Asıl komik olansa onun hata yapmasını engelleyen ve ona yardım eden kişi bir polisti. İşlediği bütün suçları bilen bir polis. Peki o şuanda bunu fark edebiliyor muydu? Hayır edemiyordu. Onun tek odağı küçüğüydü. Küçüğünü kaybetmemeliydi.
Eğer küçüğünü kaybederse işte o zaman onu kimse tutamazdı. Olduğundan daha kötü daha acımasız olurdu. Bu ülkeye hatta bu dünyaya vahşet saçardı. Ve bunu herkes bilirdi. Peki buna rağmen Küçüğünü kaçırmaya cesaret eden yürek yemmiş şahsiyet kimdi?
İşte bunu sadece Poyraz biliyordu. Düşündükçe o olduğundan emin oluyordu. Onun küçüğünü, kardeşini, sarışınını, Papatyasını kaçırıp diğer kardeşini, aslanını, Pamirini perişan eden onun yüreğine kaybetme korkusunu aşılayan kişi sadece adamın sıradan bir düşmanı değil aynı zamanda en zeki en Kurnaz düşmanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Gecem
Teen Fiction"Şimdi Poyraz Pars Karadağ yaptığın ve bir şekilde üstünü örttüğün bütün suçların hepsi kanıtlarıyla o dosyalarda istesem o dosyayı hemen şu anda işleme sokar ve seninle birlikte bu odada bulunan üç adamını da hapishaneye tıkarım ama istemiyorum çün...