Uyarı: Bölümlerin geç geldiğinin farkındayım bu aksamalara bir çözüm yolu bulmak için elimden geleni yapacağım. Eğer bu durumdan rahatsız olanlar varsa şimdiden onlardan özür diliyorum. Herkese keyifli okumalar...
Aşk yok olmak mıdır?
Geçtiğimiz günlerde bir şarkıda duymuştum. Kendi fikrimi yoklayacak olursam evet. Aşk yok olmaktır ama bazen de yeniden doğmaktır, kalbin kimin için atıyorsa onu hiç karşılık beklemeden sevmek ve her zaman sevdiğini sabırla beklemektir. Aşığın maşuku çok uzaklarda bile olsa maşukuna hep sadık kalabilendir âşık. Aşk çok başka bir histir herkese âşık denemez zira marifet atan kalpte olsaydı kedi bile âşık sayılırdı. Aşk yakmalı, âşıksa yanmalı. İmam- ı Rabbani hazretlerinin de dediği gibi; "Aşığın âşıktan tek beklentisi maşukun onun için yandığını bilmesidir."
Ben mesleğine âşık, terazisine sadık, hayata karşı gardını almış, küçük ama koca yufka yürekli küçük kız çocuğu misali... Kaybettiği her şey ruhunu öldüren sonrada küllerinden yeniden doğmasına vesile bir savaştır. Hiç kimse ateşe dokunamaz geri çekilir bense büyük bir buz dağında doğdum ama ateşlerle yaşıyorum.
Beni kahraman olarak nitelendirenler var. Yalnız ben kahraman değilim sadece insanlara yardımcı olmaya çalışan ve onların hayır dualarını almak için uğraşlar veren herkes gibi biriyim. Bu yaşıma kadar kurallar yaşantımdan hiç eksik olmadı, bir nevi hayatımdır kurallar benim. Fakat kurallar katı ve kesindir işine gelse de gelmese de bazen elini kolunu bağlar acıtır canını. Acıyacak canın, acısın ki dönüşün muhteşem olsun. Şiddetli sarsıntılar ve büyük depremler ruh halimize tabi ki yansıyacak ama bir kere yıkılırsan bir başkası yardım etmedikçe toparlanamazsın toparlansan dahi ayağa kalkmak biraz zaman alacak.
Hayatın senaryosu daima iyi bitmez. Sonu iyi biten sadece masallardır ama inanıyorum, "bir gün güneş mutluluğa doğacak..."
Çalışmakta olduğum hukuk bürosunda yeni bir müvekkil beklerken koltuğuma yaslanır bir vaziyette kendi kendime bir şeyler düşünüyordum. Büronun telefonu çalar çalmaz irkildim ve arkaya doğru yaslanmış olduğum koltuktan doğrularak telefonun kapanmasına ramak kala telefonu açıp cevap verdim;
- Efendim
Selen; "Müvekkiliniz Burak Hanzade geldi."
- Lütfen bekletme içeri al!
Selen; "Tamam."
Kapının çalmasıyla beraberinde kısa bir süreliğine içine bürünmüş olduğum rahatlığın yerini bir anda ciddiyet almıştı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra, kapıyı çalmakta olan Burak Bey'i nazikçe içeri buyur edip oturmasını bekledim. İçeri; orta yaşlarda, tahmini 1.80 boylarında gayet mütevazı bir giyim tarzına sahip, yüzüne yerleşmiş tebessüm sayesinde insanlarda oldukça sıcak bir izlenim bırakan ve sadece adının Burak Hanzade olduğunu bildiğim ama henüz onu hiç tanımadığım bir adam girdi. Aslında Burak Bey geçtiğimiz hafta görüşmeye gelecekti lakin çocuğu hastalandığı için gelemedi.
Karşıma oturur oturmaz söz hakkı alan Burak Bey;" merhaba ben ünlü yazar ve ****Yayınevinin ortaklarından Burak HANZADE." Diyerek kendini tanıttı.
Ben; "Hoş geldiniz Burak Bey." Dedikten sonra, Burak Bey konuşmaya kaldığı yerden devam etti.
Burak Bey;"Hoş buldum avukat hanım. Üzgünüm geçtiğimiz hafta elimde olmayan sebeplerden dolayı sizinle görüşmeye gelemedim."
Ben;" Önemli değil sağlık olsun. Bu arada çocuğunuz nasıl oldu iyileşti mi?"
Burak Bey;"Evet çok şükür şimdi daha iyi; Açık konuşmak gerekirse zor günleri iyi kötü bir şekilde atlattık ama artık daha zor günler beni ve ailemi bekliyor. Benim bu kötü günlerde yanımda bana destek olacağını bildiğim bir arkadaşa, bana destek olacak birine ihtiyacım var. Çekingen biriyimdir öyle herkese başımdan geçen her şeyi anlatamam sizin hakkınızda da çok güzel şeyler işittim ve size her şeyimi anlatabileceğim kadar güvenmek isterim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI SALGIN (Düzenleniyor)
AdventureBaştan uyarıyorum kalbi olan okumasın! bu da yazarcığınızdan ufak bir tavsiye<3 <3 <3 Kumsal Ece; çocukluğunda avukat olan babasını gördükçe hep onu örnek almış babasının gerçekleriyle büyümüştür. Kendisininde en büyük hayali babası gibi av...