PAZARTESİNİN LANETİ

111 7 0
                                    

İnsan bazen en çaresiz anında aşık olur ya da aşık olduğunu sanar.Sanırım ben aşık olduğunu sanan o şanssız kişiyim.Yaşadığım acıların üstüne ilgi isteyen küçük bir bebek gibiyim,ona muhtaç olan.Her şey değişsin diye çabalayan insanlar vardır birde.Onlar ise eskide kalan tozlu hayalleri için savaşırlar ama bilmezler ki o hayaller eskidende imkansızdı şimdide oyle.İmkansız diye bir şey yok diyerek teselli eder insan kendini oysa ki bilmez hayatında onca imkansız dediği şeyin gerçekleştiğini.Bazen her şeyi farkına varmak için kan görmek gerekir ya da birini kaybetmek.İnsan o acıyla farkına varır çoğu şeyi.Bu dünya ve birbirinden adaletsiz yaşamlar."Çünkü acı hissedilmeyi talep eder."

"Kahvaltıya gelmeyi düşünmüyorsan ben yiyorum haberin olsun" diye cırladım sabahın 8'inde.Mutluydum bugün çoğu imkansız karşısında.Evet onun burda kalması ve benim ona kahvaltı hazırlamış olmam çok imkansızdı.En azından benim için.Gitmesini hiç istemiyordum oysaki.

"Geldim be geldim cırlama sabah sabah bu da kafa kızım."

"Kafana tüküreyim gel şuraya."

Aşağıya yanıma indiğinde üstünde bişey yoktu ve cidden bu ne lan oldum 2 dakika içinde.Pürüssüz bi vucut.Oysa birde kendimi düşündüm benim kemiklerim sayılıyordu.Bu düşünce karşısında istemsizce yüzümü burusşturdum farketmiş olmalı ki koca bir kahkaha patlattı.Çok güzel geçen sessiz bir kahvaltı(!) sonrasında o işi olduğunu söyleyip kendi arabasıyla gitti bende kendi arabamla gittim.Her okula girdiğimde bakmalarına alışamadığım gerçeği var birde.Niye bakıyorsun kardeşim dön önüne allahallah ya.Bugün allaha şükür 2 dersim vardı.İlk dersin başlamasına 5 dakika vardı hemen sınıfa geçip yerime oturdum.Yanımdaki sıraya baktım bi an boştu.İçimdeki boşluk sanki sınıfı ele geçirmiş gibiydi kimse gelmemişti.Hepiniz domuz gribimi oldunuz naptınız.Hoca çıkmama izin verdi.Kafeteryaya indim 2. ders başlayana kadar.Bir kahve alıp kitabimi okumaya devam ettim.Yaklaşık 30 dakika sonra bi hareketlilik oldu.En başta 'seni ilgilendirmez' deyip bakmadım.Ama gülüş sesleriyle kafamı çevirdim.Chris bir kızla konuşuyordu aslında konuşmuyordu gülüyordu.İçimde bir burukluk mu desem,boşluk mu desem bilemedim bak şimdi.Defterimi çıkarıp yazı yazmaya başladım.Ancak bu beni rahatlatırdı.İçimi kağıtlara dökmeyi seviyordum çocukluğumdan beri.

İşte bugün tam karşımdasın ama sana dokunamıyorum.Var mı bundan ötesi?.Yanımdasın ama kokunu içime çekemiyorum,neden? Gözlerinde aşk görüyorum? Ama neden bana bakarken değil?Sana aşık mı oluyorum ben yoksa?Korkuyorum gözlerine bakıp 'hiç' görmekten.Neden senden değilde sana aşık olmaktan korkuyorum? Ya da şöyle söyliyim neden sana bakarken içimdeki benin bana engel olmasına izin vermiyorum.Sana ihtiyacım varken niye bu eziyetin bana.En kötüsüde seni sevmeyen adama aşık olmaya başlamak ve buna engel olamamaktır heralde.Gözlerinin içine aşkla baktığın adamında sana öyle bakmasını istemek çok mu?Cevap veriyorum aslında çok değil ama bu dünyada başımıza gelebilcek bir ihtimal değil.İstediğimiz her şeyi alabiliriz belki ama sevgi bu katagoriye giremedi Adem ve Havva'dan sonra.Benim hikayem sensin.Hikayemi sorduğunda seni sana anlatmak istemediğimdendir susmalarım çünkü bilirim anlamassın.Ben senin hikayen olamsamda olur ,beni sevmesende olur sadece yanımda kalmana ihtiyacım var sanırım.Bazen düşünüyorum,bunların başıma gelmesi için kimin canını yaktım da karşılığını buluyorum bu hayattan.Hayata 1-0 yenik başlamak gibi seni sevmek.Ellerin benim ellerimdeyken o kadar güzel ki,peki neden şimdi bir başkasının elinde?Sana baktığımda içim neden boşlaşıyo.Neden gözlerinde kendimi değilde hep başkalarını görüyorum.Neden benimle değilde bir başkasıyla uyuyorsun,sarılıyorsun,öpüyorsun,yürüyorsun.Ben seni yaşarken tükendim.Ne yaşadın diye sorduklarında da hep sustum.Seni yaşadım çünkü.Susmak en büyük cevaptır ama sen susma bana asla,hiçbir zaman.Benim için en büyük cezadır senin susman.Umuttur insanı yaşatan.Sencede var mı bir umut bu hayat?

Gözlerimin dolduğunu hissettim cidden o kadar içten yazmıştım ki.Evet işte tamda şuan burda olmasına ihtiyacım var.Kafamı kaldırdığımda yoktu,gitmişti,o kızla.Ölümün beden bulmuş haliydi ve beni kendine çekiyordu.Her şey bu kadar kötü gitmek zorundamıydı hayat? Hayatını sevenleri anlamıyorum ben hiç sevmedim.Neyini sevmeliydim ki her şeyimi elimden alan şeye mi tutunmalıydım?Birde işte çirkinim,şişkoyum diye hayattan nefret edenler var.İşte onlardan o kadar nefret ediyordum ki.Ben asla bu yüzden nefret etmedim hayattan,benimki çok farklıydı.Hayat dedikleri kavram her şeyimi elimden almıştı.Annemi.Daha ilerisi var mıdır?Siz anne kaybetme acısını bilirmisiniz o kendine şişko yada çirkin diyen kızlar?Siz ne bilirsiniz ki.Şunu kimse farkında değil güzellik ya da çirkinlik,zayıflık ya da şişmanlık bunlar gidici, geçici şeylerdi.Ancak bu hayat sizden birini aldığında bir daha geri vermiyordu.

Bugün kendimi tamamen kitaplarıma vermek üzere eve doğru gittim.2. derse girmeye halim kalmamıştı.

"Hayat, herkese farklı hikayelerin sunulduğu bir yer.Herkes kendi hikayesini yaşar ve bu hikayeler aslında hiç bitmez"  demiş yazar.

Aslında sen sadece bana sarılsan ben sen olurdum.O kokunu bir kez duysam sadece seni yaşamaya ve şikayet etmemeye devam ederdim.Şu an düşündüm de sanki sevgilim miş gibi tripleniyorum kendi kendime.Aslında triplerim kimseye değil sadece hayata.Bu hayatın benden çaldıklarına.

Kafamı dağıtmak için kızları aradım.Skype dan toplu aramaya aldım hepsini.Ve konuşmaya başladık.Ciddi anlamda bazen insanın sadece arkadaşlarına ihtiyacı olduğu gerçeğini şu an daha net bir şekilde anlamış oldum.Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim ve kızlara veda edip aramayı sonlandırdım.Tuş kilidini açtım ve mesajın üzerine dokundum.Bilinmeyen bir numaradandı ve "lanet olası kapıyı aç 3 sanıyen var" yazıyordu.Hayda bu kimdi şimdi.Aşağıya indim ve kapının deliğinden dışarıya baktım.Chris.Onun burda ne işi vardı.Niye gelmişti.Tamda moralim düzeldi derken sürekli böyle yapmak zorunda falan mıydı bu çocuk?Her moralim düzeldiğinde mesaj falan mı gidiyordu bu çocuğa?Kapıyı açtım ve kendi evi gibi daldı içeriye.

"Çekinme kendi evinmiş gibi buyur buyur."

"Man kafa naptın bakalım bugün?"

"Sen gelene kadar mı ? Hım şey aslında çok mutluydum ta ki şu an karşımda seni görene kadar.Her şeyin içine sıçmayı kendine görev edinen bir insanı görünce kim mutlu olur ki?"

"Sen?"

son söylediği şey kızarmama yetmişti.Bu çocuğa cidden mesaj falan gidiyordu heralde.Bir insan ancak bu kadar kaba,patavatsız,sakar ve angus olabilirdi heralde.Her zaman olduğu gibi pazartesinin laneti yine üstümde.

ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin