KAZA

72 3 0
                                    

İçimde bir umut kırıntısı bulmuştum sonunda.Ona ihtiyacım vardı duvarlarımın ötesine geçebileceğini düşündüğüm tek kişi oydu ve hayat onsuz çekilmez hale gelicekmiş gibi hissediyordum.Saçma bir aşk düşüncem yoktu aklımda,çünkü ben o kadar çok duvar örmüştüm ki  onları geçebilmek çok zordu hatta imkansız.Tenime işleyen soğuk kendime gelmemi sağladı.Chris'in arabasına doğru yürüyorduk.Saçma bir gezi sadece bir gezi ne olabilir ki ? diye düşünmekten kendimi alamıyordum.arabaya binmemle burnuma bir nane kokusu geldi,ardından Chris'in gelmesiyle ise onun parfümü yayıldı.Her defasında mest ediyordu bu çocuk beni.İçimde hoplayan şempazeleri hissetmemle bu düşünceme sırttım.Şimdi bir de deli olduğumu düşünecekti aman ne güzel.

Yolculuk boyunca hiç konuşmadık,aslında ne konuşacağımız bir konumuz ne de başka bir şeyimiz vardı.Bu gezi çekilir miydi susarak? Cevap veriyorum;hiç sanmam.Chris'in arabayı durdurmasıyla kendime geldim.O ise hemen arabadan indi sanki hava almaya çok ihtiyacı varmış gibi.Okulun bahçesine park ettiğini anladığım arabadan bende hızlı bir şekilde indim.Bahçenin diğer ucunda ise bir grup öğrenci ve 2 tane school bus vardı.Küçüklüğümden beri araba merakım zaten vardı ancak school busler en sevdiklerimdi.

Chris'e baktığımda o bir grup öğrencinin içindeki arkadaşlarıyla konuşuyordu.Gülüşüyolardı desek daha doğruydu.Bissürü kızın ona baktığını görmemle içimde nedensiz bir kıskançlığın alevlendiğini düşünmem bir olmuştu.School busle gideceğimizi sanıyordum ve o yüzden cam kenarı kapmak için onların bulunduğu yere yöneldim.Tam adımımı atacakken Chris'in güçlü ve uzun elleri bileğimi kavradı.Yanaklarıma yayılan sıcaklıkla kızardığımı anlamıştım ama neden?

"Biz arabayla gidiyoruz küçük hanım."

"Ben kendi arabamla gideyim o halde."

"Benimkiyle gidiyoruz."

"Seninkiyle asla gelmem.Manyak gibi sürüyorsun ehliyetini marketten mi aldın sen."Cidden okula gelene kadar neler atlatmıştım ben.

"İyi ama hareket vaktine az kaldı araban nerde?"Bunu demesiyle aklıma arabam geldi.En son eve gitmiştim.

"Evde nerde olcak."

"Pekala beni uğraştırıcaksın anlaşıldı."Arabaya doğru yürüdü.Tabi arkadaşlarına bişeyler demeyi unutmadı.Hepsi bize bakıp-bana bakıp- gülmeye başlamıştı.Lan size hayırdır oğlum.Arabaya bindik.

Her zaman ki gibi sessiz geçmişti yolculuk.Evin önüne geldiğimizde kapının önündeki arabamı görmemle içim çok kötü oldu.İçimden tek gitmek gelmiyordu işte ama mantığımın verdiği cevaba uyup kabul etmemiştim Chris'i üstelik terslemiştim.İlk kez bana böyle iyi davranmıştı ve ben bunu kendi ellerimle bozmuştum.

"Teşekkür ederim bıraktığın için."

"Önemli değil ama bana borçlandın küçük hanım." Kendine özgü dişli bir şekilde gülmüştü.İlk defa bu gülüşünü görüyordum.Cidden şaka yapıyor olmalıydı bu işte cidden bir şeyler var.Arabadan çıkıp hızla kendi arabama yürüdüm.Allahtan anahtarlarımı hep çantamda taşırdım.Bagajdan çantamı aldım ve anahtarımı çıkarıp arabamın uzaktan kumandasını kullanarak kilidini açtım.İçine oturmamla içim ürperdi.

Çok sürmeden Chris'in arabasını takip etmeye başladım.Okulun oraya geldiğimizde school buslerin çıktığını gördük ve yavaşladık.Onların çıkmasıyla Chris onları bende Chris'i takip etmeye başladım.

Yaklaşık 1.5 saat sonra varmış olmalıyız ki Chris yavaşladı ve sonunda durdu bende park edip hemen durdum.Öğrencilerin uğultularından konuşan öğretmeni duymamıştım yani duymuştum ama anlayamamıştım desek daha doğru olur sanırım.Herkes çadır kurmaya çalışıyordu.Ama atladığım bir şey var benim çadırım yoktu ki.Ah Chris bana bunu söylememişti.Şimdi ben nerede yatcam allahın kekosu bu kadarda özürlü olunmaz.

"Bana çadırdan bahsetmemiştin!" diye kükrediğimde aniden bana baktı.Gözleri her zamanki gibi derin bir kuyuyu andırıyordu.Ve onun bu halini çözmek pardon çözememek bile bana bir haz veriyordu.

"Pardon ama bu doğa gezisi ve 2 gün kalıcağımızı biliyordun kusura bakma bunu akıl edebilecek kadar akıllısındır sanmıştım o yüzden söyleme gereği duymamıştım." Aferin kızım Azra çocuk iyi laf soktu.Ne desem haksızım şuan.Cidden nerde yatmayı planlamıştım ki doğa gezisinde lüks bir otelde kalacağımızı falan mı sanmıştım.Şuan gördüm en lüks şey yaklaşık 10 metre yer kaplayan-hatta belkide 5 metredir-2 tane sinkelikli camı olan,içeriye böcekleri davet etmeye meğilli, ufacık ve rahatsız bir çadır.

"Benim çadırımda kal sen,ben başka bir arkadaşla kalırım." Ben bu çadırda?ahahaah.Tek kalmak?ahahaahah.Ciddi mi lan bu?

"Ben bu çadırda hayatta tek başıma kalamam."

"Seninle kalabilirim istersen ama -" Sözünü elimle dur işareti yaparak kestim.

"Zaten uyku tulumları var sorun olmaz giyinilcek zamandada birbirimizi dışarda bekleriz ve sorun çözülür."

"Pekala planı yapmışsın sen zaten.Ben şu çadırı kurayım sende git bizimkilere yardım et çalı çırpı topla ateş yakmak için."

"Tamam ama yani sen istediğin için gitmiyorum sakın öyle düşünme."

"Tamam tamam git hadi onlardan ayrılma bir de kaybolursun falan uğraştırma daha fazla beni.Daha fazla borca batarsın unutma." deyip göz kırptı.Bana,bana.Bana göz kırptı.Şu aralar kendimi rahibe Teressa gibi hissediyorum.

O kadar yorulmuştum ki.Kollarım çökmüştü adeta o kadar toplamıştım ki.İşin daha doğrusu ben dinlenirken diğerlerini kaybetmiştim ve hava kararıyordu.Önümde bir hareketlilik ve bir konuşma duydum.Tam buldum diye sevinip bağıracakken kendi adımı duymamla konuşmaya kulak misafiri olmaya başladım.

"Şu yeni kız Azra mıydı  neydi"

"Aynen adı Azra da ciddi misiniz siz Chris cidden onun üstüne iddaya girdimi.Böyle bir şey mümkün mü."

"Cidden girdi.Onu elde edicek zaten bana ilgili falan demişti."

"Vay be-" sözünü bitiremeden ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı.İkiside dönüp bana baktılar.Elimdekiler yere düşmüştü çoktan.Arkamı dönüp koşmaya başladım.

O kadar hızlı koşuyordum ki sert akşam rüzgarı yüzüme bir kamçı gibi vuruyordu.Kalbime saplanan bıçakları saymıyorum bile.Nefes borumu yırtıp geçen hava sayesinde durmak zorunda kaldım.Artık koşamıyordum.Ama farkettiğim kadarıyla zaten az ötemdeki sarı school busler gözüküyordu.Kampın çıkışına geldiğimi anladığımda içimde bir mutluluk duydum.

"Azra ben cidden böyle yani-" arkamda konuşan kişiye döndüğümde tanıdık sesin Chris'e ait olduğunu anladım.İşte o an her şey başa döndü yine.

"Kes sesini!" diye kükreşmiştim adeta ve bilmesem bende korktu derdim ama korkmadığı belliydi.Bir an afallamıştı ama hemen kendini topladı.Beklediği tepki bu değildi tabiki.

"Bana bağırma nedenini dinle önce,benden dinle!" artık oda bağırıyordu.Pardonda haksızdı o kime bağırıyordu haklı olsa bile bana bağıramazdı o kim ya o kim!

"Sen bana bağıramassın!" o kadar kırgın ve o kadar öfkeliydim  ki.

"Cehennemin dibine git o halde AZRA!" adımı vurgulayarak söylemişti.Bir an afallamıştı bana nasıl böyle bir cümle kullanabilmişti.Cidden gururumun incildiğini hissetmiştim.Önüme atılan sırt çantama baktım  ve hemen onu yerden alıp anahtarımı çıkardığım gibi arabama atladım.O kadar öfkeliydim ki gözüm görmüyordu ve hatta bir kaç kez anahtarı yanlış yere sokmuştum hatta düşürmüştüm bile.En sonunda pes edip gözlerimi kapayıp sakinleşmeyi diledim.

Gözlerimi açtığımda biraz daha sakin hissettiğim için binlerce kez şükür duası ettim hatta namaz bile kılabilirdim belkide-bilmediğim için bu fikri aklımdan sildim-.Anahtarı yerleştirdim ve arabayı çalıştırdım.Sert bir manevrayla dönüş yaparak resmen gazı kökledim.Kafamı dağıtmam gerekiyordu ve bunun için burdan ne kadar çabuk uzaklaşırsam o kadar iyiydi benim için.Hatta İstanbul'a gidicektim karar vermiştim,biraz kafamı dağıtıp geri dönerdim nasılsa.Belkide dönmezdim.Düşüncelerimle boğuşurken gözlerimi alan ışık karşısında dreksiyonu bıraktım ve ellerimi gözlerime siper ettim.Arabanın hakimiyetini kaybetmiştim ve çok geçmeden her şey karanlığa gömüldü.Beyaz ışık yerini karanlığa bıraktı.

ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin