Kral Kim Taehyung uzun zamandır aklında olan planı gerçekleştirmek için uygun zamanı bulmuştu. Sinsi sinsi krallığı ele geçirecekti.
Güney'in çiçeklerle donatılmış, herkesin mutlu olduğu eşsiz Krallığı ile herkesin gözdesi olmuş bir Kraldı.
Herkesi beğenmeyen, şuana kadar kimseye dokunmayan biri olması nedeniyle ulaşılmaz görünmüş ve herkesin elde etmek istediği biri olmuştu Kral alfa.
"Seong-waa buraya gel!" Acımasız sesini duyan kahya duyulan yüksek ses ile korkarak içeri girmişti. Kral ne zaman böyle yüksek sesli bir şekilde çağırsa onu kesinlikle çok düşünceli ya da sinirli olurdu.
"Buyrun majesteleri" Taehyung büyük camın ardından çiçeklerle donatılmış bahçeyi izlerken titrek sesli kahya ile ona döndü
"Gidip bana Komutan Jeon'u çağır. Acil toplantı" kahya gözlerini pörtletip hızla eğildi kralın önünde
"Efendim bu hadsizliğimi affedin ancak başlıyor muyuz?" Taehyung'un yüzünde oluşan şeytani gülümse her şeyin cevabıydı. Kahya anlamalıydı her şeyi, ki anlamıştı da.
Katliam başlıyordu.
"Affedin efendim hemen çağırıyorum" eğilerek odadan çıkan kahyanın ardından Kral tahtına oturdu. Dik bir şekilde göğüs gererek oturan Kral yıkılmaz görünüyordu. 5 yıllık taht hayatında neredeyse hata yapmadan her şeyi halletmiş ve çoğu kişinin özendiği biriydi.
Anne ve babasını tam 10 yıl önce, bu krallıkta kaybetmişti. Acısını hâlâ hissediyordu. Saraya giren askerleri, önüne çıkan herkesi öldüren merhamet göstermeyen komutanları... masum, çocuk, küçük, büyük demeden soyu kuruturcasına öldürülen herkesi çok iyi hatırlıyordu.
Odasında aniden duyduğu çığlık sesleri ile uyandığını annesinin yanına gelerek onu gizli geçitlerden birine koyduğunu ve sakın çıkmaması gerektiğini söylemesi, geleceğini söyleyip gelememesi...
Günler sonra o sığınaktan çıktığı vakit sarayın içinde bulduğu neredeyse çürümeye başlayan bedenleri görmesi. Sarayın her yerinde kokusunu duyduğu ölüler...
O gün tam o gün bitmişti taehyung'un çocukluğu. 19 yaşında bitmişti gülümsemesi. En son o gece uyumadan önce içten bir şekilde gülümsemişti ve o da anne ve babasına karşıydı.
Taht odasına girdiği vakit bedenlerinden ayrılan kafaları hatırlıyordu. Midesi bulanmıştı, canı çıkarmışçasına kusmasını hatırlıyordu.
Saraydan çıktığı vakit kapının tam önünde duran cesetleri hatırlıyordu. Ve asılan anne ve babasını... Taehyung işte o gün bitmişti. Her gece kabus görüyordu. Yerin altında kaldığı süre boyunca duyduğu çığlık sesleri vardı. Uzaktı ama duyuluyordu.
O günden itibaren tüm zorluklara göğüs germisti. Köylülerden biri olan jimin vardı ona bakmıştı. Ailesi ve o, ona yemek vermişti, kuvvet vermişti. Taehyung hiçbir zaman bunları unutmamıştı. Şuan jimin ve ailesini refah içinde yaşatıyordu. Haftada en az bir kez onlarla buluşuyordu.
Halkını geri kazanmak hic kolay olmamıştı. Aylarca uğraşmıştır. 5 yıl içinde yapmadığı hiçbir şey kalmamıştı. Sonunda tekrar halkıyla refah içindeydi ve şimdi de ona yapılanı yapacaktı. Ona ve ailesine yapılan her şeyi onlarla yaşatacaktı.
Kapının çalınması ile düşüncelerinden uzaklaştı ve baskın sesini kullanarak 'gel' dedi. Odaya saygıyla giren Komutan ile yerinde düzeldi. Komutanı tam karşısına çağırdıktan sonra başladı
"Ajanlarımız her şeyi ayarladı. Şuan her yıl saygıyla andıkları bir Kralın yasındalar. Sizin yapmanız gereken Komutan oraya yaptığımız baskında, masum insanlara zarar vermek değil. Sadece bana Kralın ve Kraliçenin kafası gerekiyor. Size karşı çıkan ve engelleyen askerleri yaralayın. Çok ilero gidenler ölsün sadece. Onun dışında kraliyet ailesi ölecek hepsi" Kralın karanlık ve kararlılık bulunduran sesi ile Komutan Jeon onayladı onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret prince
Narrativa Storica[ Tamamlandı.] "Demek yıllardır saklanan prens sensin Kim" Kral'ın kendini beğenmiş sesi karşısında ki prensi korkutuyordu. Uzun zamandır küçük bir köşkte kilitli kalan ve dışarıya çıkılmasının yasaklandığı bu köşkten ilk defa çıkmıştı. İnsanları ta...