Farklı Bir His

7.7K 43 0
                                    

×Bu bölüm Emir'i Anlatmaktadır×

Hafta sonuydu. Öğlene kadar uyumuştum. Kalkıp kendime yiyecek bir şeyler hazırladım. Bu gün hafta sonu olduğu için akşama bir parti olabilirdi. Diğerlerinin yanına gittim. Çağatayla Özgür'ün arası biraz çalkalantılıydı. Dilan ve Cemre her zaman ki gibiydi. Benim çıkmam gerek diyip evden ayrıldım. Çıkarken Dilan "yine o boku içmeyeceksin değil mi? " dedi. Buna cevap vermedim. Gidip kendime uyuşturucu hap almalıydım.

Torbacıma varmıştım. Bana yeni gelen uyuşturucuları gösterdi ama hayır, o kadar param yoktu. Her zamanki içtiğim haptan 5 tane aldım ve eve döndüm.

Emir: Bu gece parti var mı? Okulun ilk haftası. Açılış için illa bir parti yaparlar.

Cemre: Evet tabiki var ve hepiniz geliyorsunuz. Bahane istemiyorum.

Dilan: Cemre neden bütün partilerden haberin var. Hiç birini kaçırmıyorsun.

Cemre: Çünkü ben bir parti kızıyım 💅🏻💅🏻

Dilan gözlerini devirdi ve güldü. Herkes akşama ne giyeceğini planlamaya başladı.

Akşam olmuştu. Oturup akşam yemeğini yemiştik. Hepimiz odalarımıza dağılıp üstümüzü giyindik. Odamdan çıkarken Cemre ve Dilan'ın odasından gülme sesleri geliyordu. Kapıyı aralayıp kafamı çıkarttım. Cemre Dilan'ın memelerini elleyip gülüyordu. "Nabıyonuz lan" dedim. Cemre "Röntgenci piç" diyerek maskarasını kafama fırlattı. Aşağı Çağatay ve Özgür'ün yanına indim. Herkes hazır olduktan sonra evden çıktık.

Parti evine varmıştık. Bu hafta içeceğim ilk hap olucaktı. O yüzden elim ayağım titriyordu biraz. İçeri girip oturduk. İnsanlar deli gibi dans ediyor. Shot oyunları oynuyorlardı. Bir koltuğa oturduk. Özgür bardakta içmek yerine direk şişeyi eline aldı ve içmeye başladı. Dertli gibi görünüyordu. Derdini hepiniz biliyorsunuz. Çağatay da bardağa bira döküp Özgür'e eşlik etti. Ben de gidip kendime kırmızı plastik bardağa biramı döktüm ve oturup içmeye başladım. Partideki insanları inceliyordum. Bardağımla beraber lavaboya gittim ve haplardan birini ağzıma attım. Geri gelip koltukta oturmaya devam ettim. Yavaş yavaş biramı içiyordum. Hapta etkisini göstermeye bağlamıştı. Hap bana hayal göstermeye başlamıştı bile. Gece bir dağın zirvesindeydim. Arabanın tavanına çıkmış yatarak sigara içiyordum. Aşağıda şehir ışıkları vardı. Yukarıda yıldızlar deli gibi parlıyor ve kayıyorlardı. Partideki müzik sesini hafiften duyuyordum. İşte o hisse kapılmıştım. O mükemmel his. Hiçlik hissi. Sonsuz bir rahatlamanın içerisindeydim. Uçuyor gibi hissediyordum. Sanki 50 yıl kafeste yaşamış ve ardından özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş gibi hissediyordum. Göklerde süzülüyor gibiydim adeta. Ve aniden göklerden yere sertlemesine çakılmış gibi hissettim. Aniden gördüğüm bütün düşler kayboldu ve zınk diye kendimi tekrar parti evinde buldum. İlk baştaki o kalabalık yoktu. Parti bitmek üzereydi bile. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Berbat hissediyordum. İşte uyuşturucunun en kötü tarafı da buydu. Sana her şeyi ve daha fazlasını veriyor ve aniden elinden her şeyi alıp gidiyor. Yanında depresyon, pişmanlık, intihar etme duygusuyla baş başa bırakıyor.

Oturduğum yerden kalktım. Zar zor yürüyordum. Hala uyuşturucunun etkisi geçmemişti. Kafam hafif güzeldi. Etrafı düz görmüyordum duvarlar yamuluyordu. Çalan şarkı, insanların sesleri değişik geliyordu. Aniden bir kız bana yaklaştı. Benimle konuşmaya çalışıyordu. Hiç şüphesiz beni ayartmaya çalışıyordu. Ve başarmıştı da. Kendimizi aniden lavaboda bulduk. Kızın da kafası güzeldi. Kafamın güzel olmasından her şey film sahnesi gibi gözümün önünden geçiyordu. Kızla öpüşmelerimiz, boyun öpmelerimiz, yavaşça giysilerimizi çıkartmamız ve beraber olmamız. Kızı lavaboya oturtturup ayakta sikiyordum. Kız deli gibi inliyordu. Ama sanırım ben artık bu duygudan sıkılmıştım. Bana daha farklı bir tat lazımdı. Daha farklı vızıltıdan bir şeyler istiyordum. Bu yeterli değildi! Kızı sikmeyi yarıda bırakıp üstümü giyindim. Kız "Nereye gidiyorsun?" diye seslendi arkamdan. Ona cevap bile vermeden lavabodan çıktım. Bizimkiler ortalıkta yoktu. Parti evi dubleksti, ben de üst kata bakmaya karar vermiştim. Üst kata çıktım, hafiften inleme sesleri geliyordu. Koridorun sonundaki odanın kapısı aralıktı. Aralıktan baktığımda Özgürle Çağatay'ın beraber olduğunu gördüm. Çağatay'ın Özgür'ü beceriyordu. Etkilenmiştim doğrusu. "Belki de istediğim şey buydu. Aradığım farklı tat bu" dedim içimden. Pantalonumun fermuarını açıp Çağatayla Özgür'ü izleyerek masturbasyon yapmaya başladım. Özgür'ün bacakları, kalçaları, ince beli ve pürüzsüz yüzü beni azdırmıştı. Hiç şüphesiz onu arzulamıştım. İnleyişleri beni mahvediyordu. Onları izleyerek masturbasyon yapmak cidden beni zevke getirmişti. Masturbasyon yapmaya devam ediyordum ve aniden Özgür beni gördü ve uzun uzun bakmaya başladı. Ne olduğunu idrak etmeye çalışır gibiydi. Kafamı çektim ve oradan uzaklaştım. İçimden milyonlarca kez siktir çekiyordum. Direk parti evinden ayrıldım ve eve döndüm. Sanırım hetero değil biseksüeldim. Özgür benim sertçe becermek isteyeceğim türden biriydi.

Eğer Özgür bunu Çağatay'a anlatırsa biterdim. Arkadaş ortamım biterdi. Onlar benim tek dayanağımdı. İçimden hala siktir çekmeye devam ediyordum. Çağatay'ın evinin kapısının önüne geldim ve aklım aniden dank etti. Anahtarım yoktu. Çağatayların gelmesini bekleyemezdim. Özgürle yüz yüze gelmek istemiyordum. Anahtarım olsaydı direkt odama çekilip uyuyor gibi yapıcaktım.

Tekrar içimden siktir çekip evden uzaklaşmaya başladım. Yanımda sadece bir şişe bira ve 4 hap vardı. Bir hapı ağzıma attım ve birayla beraber içtim. Bütün geceyi sokakta kafam güzel geçirmeye karar vermiştim. Ve yine başlamıştı. O his...
Her şey durdu. Bütün dertlerimi unuttum. Hiçbir şeyin önemi yoktu. Hayal görüyordum. Karanlık bir oda loş renk renk ışıklar ve gözlerimden akan yaşlar. Onu görmeye başladım, Özgür'ü. Partiye özel gothic bir makyaj yapmış ama makyajı ağlamaktan akmıştı. Gözlerinden yanaklarına kadar akmış siyah makyajıyla bana doğru geliyordu. Ağzına bir tane çilek aldı ve beni öpmeye başladı. Onun dudaklarının ve çileğin tadıyla zevk yaşıyordum. Çilekli likörünü içip benimle öpüşüyordu. Bu öpücüklere doyamıyordum. Ona bol gelen siyah mom jeaninden kalçasını okşuyordum. Özgür'ü soydum ve masaya oturttum. Onun güzel götünü parmaklıyordum. Kollarını bana sarmış, kafasını omzuma koymuş inliyordu. Akan makyajı, kızaran göz altları ve zevk alırken ki surat ifadesi beni hiç olmadığım kadar tahrik ediyordu. Daha sonra Özgür şeytan gibi suratıma bakıp gülümsemeye başladı, kulağıma doğru eğildi ve "Uyan" dedi.

Tak diye kendime gelmiştim. Kendimi sokağın köşesinde yerde bulmuştum. Pantalonum ıslaktı. Uyuşturucunun gösterdiği halüsinasyon beni boşaltmıştı. Yerden kalktım kendimi bok gibi ve mahvolmuş hissediyordum. Üstüm leş gibiydi. Hayatım sikilmiş gibi hissediyordum. Şişedeki birayı kafama diktim ve sokaklarda kafam güzel dolaşmaya başladım. Sokak çok sessizdi. Sadece arada yoldan geçen arabaların sesini duyuyordum. Ortam huzur veriyor gibiydi ama bir yandan da dibe çöktüren depresif bir his veriyordu. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Gerçekten hayatımın içine sıçmıştım. Uyuşturucunun verdiği depresif hisle savaşamıyordum. Kendimi çıldırmış gibi hissediyordum. Belki de artık vazgeçmeliydim...

Şehrin en yüksek köprüsüne gitmiştim. Elimde biramla köprüden sarkılıyordum. Biranın sonunu kafama diktim ve köprüden aşağı baktım. Gerçekten çok yüksekti. Gözlerimden yaşlar tekrar akmaya başlamıştı. Uyuşturucunun verdiği kafayla hala düzgün göremiyordum. Görüşüm sarsıntı içindeydi. Kafamın içindeki sesler bana atlamam gerektiğini söylemeye başladı. Bu sesleri ilk defa duyuyordum. Ellerimi kafama götürüp bağırmaya başladım. Delirmek üzereydim ve şimdi hayatım sona ericekti. Ben artık sondaydım.

Köprünün demirlerine çıktım. Kollarımı açtım ve atlamak için hazırlandım. Aşağı baktım ve gözlerimi kapattım. Deli gibi sızlanarak ağlıyordum. Aniden kafamın içinden ölen annemin gülümseyen yüzü geçti. Kendimi geriye doğru kaldırıma attım. Bunu yapamazdım. Annem için yaşamalıydım. İntihar edecek kadar güçlü biri değildim ben...





Teen FantasyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin