×Bu bölüm Cemreyi anlatmaktadır×Depresif bir güne uyandım. Günlerden çarşambaydı. Okula hazırlanmak için yataktan kalktım. Lavaboda uykulu ve yorgun gözlerime baktım. Daha sonra bütün vücuduma.
Ben balık etliyim..
Yani öyle olduğumu söylüyorlar. Özgür erkeklerin dolgun sevdiğini ve vücudumun güzel olduğunu söyledi. Bazen dolgun bacaklarımı ve ince belimi kıskandığını söylüyor. Bilemiyorum.. Vücudumla barışamıyorum. Aşk istiyorum.. Erkekler tarafından ilgi gören bir kızım ama ilgi gösteren bütün erkekler beni becermenin dışında bir şeyle ilgilenmiyor.Ben gerçek aşk istiyorum... Titanikteki gibi dalgalara kucak açmak istiyorum. Grinin Elli Tonu gibi sevdiğime teslim olmak istiyorum. Aşk için ölmek istiyorum. Birinin benim için canını ortaya koymasını istiyorum. Birini sevmek istiyorum. Benim gibi biri için bu çok mu?
Beyaz bir crop giyip üstüme siyah bir ceket giydim. Altımda mini bir etek vardı. Dizlerimin üstüne kadar da çorapları çekmiştim. Dolgun bacaklarımı sevmesemde nasıl kullanmam gerektiğini biliyorum :)
Siyah botlarımı da giyip evden bizimkilerle beraber çıktım.Okulda cam kenarında Emirle beraber oturuyorum. Peteğe yaslanarak sıraya başımı koydum ve sınıfı izlemeye başladım. Sınıftaki insanları inceliyordum. Daha sonra Dilan'ın sırasına takıldı gözüm. 3 gündür boştu. Eve gelmiyordu, okula gelmiyordu ve kimse bu konuda çok konuşmuyordu. Özgür Dilan'a kızgın gibiydi. Belki de Dilan bu yüzden gitmişti bilmiyorum. Ama endişeliydim de bir yandan. Ya başına kötü bir şey geldiyse...
Emir de kafasını sıraya koydu ve yüzümü incelemeye başladı. Ben de onun gözünün içine bakıyordum. Kahverengi gözlerindeki renk tonlarını inceliyordum. Çizgi çizgi farklı tonlar..
Emir: Bugün durgunsun.
Cemre: Evet, bugün depresif hissediyorum.
Emir: Neden?
Cemre: Bilmiyorum. Bedenimle barışamıyorum.
Emir: Neden böyle düşünüyorsun? Güzel bir yüzün ve kıvır kıvır saçların var. Fiziğin de gayet iyi.
Cemre: Bunu arkadaş olduğumuz için söylüyorsun.
Emir: Hayır, saçmalamayı kes.
Cemre: Peki.
Okuldan çıktık. Bizimkilerin yanından ayrıldım. Dilan'ın evine uğramaya karar verdim çünkü onun için endişeleniyordum. Evinin önüne kadar gittim kapının önünde duruyordum. Zillerine basıp basmamak konusunda kararsızdım. Belki de geri dönmeliydim. Cesaretimi toparlayıp zile bastım. Çok geçmeden Dilan'ın annesi kapıyı açtı.
Dilan'ın Annesi: Merhaba, sen Dilan'ın arkadaşı olmalısın. Adını hatırlayamadım ama kusura bakma.
Cemre: Merhaba, adım Cemre.
Dilan'ın Annesi: Dilan nasıl peki? Bir süredir bizle konuşmuyor. Eve bile uğramıyor. Ona bunun beni üzdüğünü söyle.
Aniden Dilan'ın eve hiç gelmediğini ve ailesinin de Dilandan haber alamadığını anladım.
Cemre: Dilan iyi. Bu aralar sınavlara çok çalışıyor. Bizle bile konuşmuyor. Derslerle oldukça meşgul.
Dilan'ın Annesi: Hmm anladım. Sen niye geldin peki?
Cemre: Iıı, Dilan'ın bir kaç eşyası kalmışta, onları almamı rica etmişti.
Dilan'ın Annesi: Her şeyini aldı sanıyordum ama bi odasına bakıp geleyim.
Dilan'ın annesi gittiğinde oradan kaçıp uzaklaşmak istedim. Ama döndüğünde Dilan hakkında endişelenirdi ve büyük bir sorun çıkabilirdi. O yüzden sabrettim ve bekledim. Neyse ki yalan söyleyerek olayı toparlamıştım.
Dilan'ın Annesi: Al bakalım bunlar dolabında kalan tüm her şey.
Cemre: Teşekkür ederim.
Dilan'ın Annesi: Lütfen ona onu sevdiğimi söyle. Ve lütfen onu özlediğimi ve gelip beni ziyaret etmesini söyle.
Kadının bunları söylerken gözleri dolmuştu. Gerçekten Dilan'ı özlüyor olmalı.
Cemre: Tabii söylerim.
Dilan'ın annesi bir kaç giysi vermişti. Elimdekilerle evin yolunu tuttum. Şimdi daha çok endişelenmeye başlamıştım. Dilan bizi terk mi etti?
Eve geldim. Kapıyı hızlı bir şekilde açıp kapattım.
Cemre: Özgür, Dilan nerde? Bana ne biliyorsan anlat? Onun için endişelenmeye başladım.
Özgür: Nerde olduğunu bilmiyorum. İlgilenmiyorum da.
Sinirlenmeye başlamıştım ve bu konuşma kavgaya dönüşmeye başlamıştı. Sesimi yükselttim.
Cemre: NEDEN BU EVDEKİ HERKES BU KADAR UMURSAMAZ DAVRANIYOR. BİZİMLE BERABER YAŞAYAN ARKADAŞIMIZ GÜNLERDİR EVE GELMİYOR. OKULA GELMİYOR. AİLESİNİN EVİNE BİLE DÖNMEMİŞ.
Emir: Neyden bahsediyorsun sen? Dilan ailesinin evinde değil mi? Gerçekten Özgür, Dilan nerde merak ediyorum.
Özgür: Bilmiyorum. Bilmiyorum. Bilmiyorum. Siz ne biliyorsanız ben de onu biliyorum.
Cemre: Neden bu kadar ilgisiz davranıyorsun? Dilana zarar gelmiş olabilir. O internetten tanıştığı kızla olan buluşmasını hatırlamıyor musun?
Çağatay: Özgür siz Dilanla neden tartıştınız?
Özgür: Bana artık onu bu kadar düşünmemem gerektiğini, bu durumdan sıkıldığını ve onu rahat bırakmam gerektiğini söyledi. Onun her zaman yanında oluyorum. Her kötü gününde. Her zor zamanında. Ve aldığım yanıt bu mu? Tam bir nankör.
Çağatay: Yaptığı doğru değil ama şu an bunu düşünemeyiz. Başı dertte olabilir. Onu bulmalıyız.
Dilanın odasına çıktım. Yatağında oturdum. Belki bir not bırakmış olabilir diye düşündüm. Ama bıraksaydı çoktan bulmuş olurduk. Kaç gün geçti sonuçta. Dilan'ın eşyalarını inceledim. Gözlerim dolmuştu. Onu özlemiştim.
Kafamı dağıtmak için biraz kaykay sürmeye karar verdim. Kaykayımı hızlı bir şekilde sürdüm ve rüzgarı yüzümde hissettim. Güneş batıyordu hava güzeldi. İçim biraz daha huzurla dolmuştu. Kendimi yavaşça esen rüzgara teslim etmiştim resmen. Etraf çok soft olmuştu. Saçlarım eteğim rüzgarda uçuşuyordu. Bütün şehrin gözüktüğü ve güneşin batışını izleyebileceğim bir yer bulmuştum. Bir sigara yaktım ve şehri izledim. Acaba Emir benden hoşlanıyor mudur? Çünkü ben ondan hoşlanıyorum. Flört gibiyiz ama işler çok yavaş ilerliyor. Hatta bazen ilerlemiyor bile. Ahh neden kimse beni sevemiyor nedenn. Neyse bunu şimdilik unutmalı ve içimi huzurla doldurmalıydım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Fantasy
RandomHikaye depresif gençlerin yaşadıkları zorlukları, aşkları, cinselliği ve bağımlılıkları anlatmaktadır. Hikaye bolca cinsellik içermektedir. +18 Sex is Art (Dar kalıplarınızla hikayemi yargılamayın)