3

454 61 48
                                    

-

"Bugün nasılsın?" Her gün girdiği, bir önceki hastasından kalma, bu yüzden oldukça tanıdık olan odanın havası yüzüne vuruyor. Yine de aynı olduğu söylenemez. Şu anki hali ona daha iyi geliyor, kız hâlâ burada olsaydı muhtemelen kendimi suçlayarak hayatımı bitirirdim, diye düşünüyor. Gerçi şu an da bir fark yok denilebilir.

"Bilmem. Hâlâ ameliyat olmamış olsam da kolum iyi."

"Kolun kolayca kurtarılabilir Noé. Önemli olan o değil, biliyorsun." Bunu söylediği an oldukça kısa bir süreliğine pişman oluyor. Her şeyi şu birkaç günlük sürede en fazla ne kadar yüzüne vurabilirdi ki? Sayamıyordu artık.

"Biliyorum," şeklinde oldukça kısa ve öz bir cevap veriyor esmer genç. Vanitas yine neşeli haline bürünüyor, büyük bir gülümsemeyle konuşmaya devam ediyor.

"Yarın ameliyatın var. Biraz neşelen."

"Dedikleriniz birbiriyle çelişiyor."

"Hayır Noé, çelişmediğine emin olabilirsin. Yaşadığın sürece mutlu olmaya bakmalısın."

"'Yaşadığın sürece', hm..?" Yine pot kırmıştı, bununla ofluyor. Daha fazla burda kalmak istemediğinin farkına varmasıyla birkaç veda sözcüğü mırıldanıp odadan çıkıyor. Kafası çok dolu, hastalar ve Noé. En sonunda kendine yalnız olabileceği bir yer aramaya karar veriyor. Odasına çekilip kapıyı çekiyor, önlüğünü çıkartarak masaya fırlatmasının ardından derin bir nefesle sandalyesine yerleşiyor.

Masasının gözünden defterini çekip çıkarıyor, ardından kalemini. Rastgele açtığı sayfaya çizgiler atmaya başlıyor. O an düşündüğü, belki bir saniyeliğine aklında beliriveren, belki de görmek istediği bir şey bu. Sessizce bir şarkıyı mırıldanırken birkaç dakika içinde şekillenmeye başlıyor çizgiler usta ellerinin altında.

Düz bir çizgi, ardından kalemi hafiften kıvırma, sonrasında minik bir daire... Kendini kaptırıp devam ederken birden açılan kapıyla yerinden sıçrıyor.

"Öğle yemeğine gelmiyor musun Vanitas?"

"Şu an istemiyorum Domi, sen gidebilirsin." Kız bir şeyler demek istese de geri dönüyor, kapıyı kapatıyor. Arkasında bıraktığı doktoru, dolu aklı ve çizgilerle dolu kâğıdıyla baş başa bırakıyor.

-

"Jeanne'dan sonra ilk ameliyatın gayet iyiydi sanki, hm?"

"Tabii tabii, evet."

"Bir sorun yok yani..?"

"Tabii."

"Ama yine de şimdi kendi kendine düşünmeden edemiyorsun, değil mi? 'Ya bir hata yaptıysam' veya 'Ya yine benim yüzümden bir şey olursa'..?"

"Tabii," diyor aynı şekilde. Sonrasında kızın dediği şeylere dikkatini vermediğini fark ediyor, ona bakıyor.

"Beni dinlediğine emin misin Vanitas?"

"Hayır." Yediği tek lokmayla yüzünü buruşturuyor, canı istemiyor yine. Kahvesini içiyor sadece. Dominique ise her zamanki gibi, rahat ve neşeli. Dudağının bir kenarı yukarı kıvrılıyor, sandalyesinde arkasına yaslanıyor ve Vanitas'a bir soru yönlendiriyor.

"Sanki bu hastayla ilgileniyor gibisin. Haklı mıyım?" Bu iki cümle, çivit mavisi saçlara sahip olanın bir süre öyle durup düşünmesine sebep oluyor.

"Ha? Bunu nerden çıkardın?"

"Bilmem. Belli diyebilirim bence. Ama tatlı olduğunu kabul etmeliyim." Karşısındaki doktorun yanaklarında oluşan hafif pembeliklerle gülümsemesine engel olamıyor. O ise kaşlarını çatıyor buna karşılık olarak, son yudumunun ardından hızlıca ayaklanıp, "Ben gidiyorum," diyor.

"Görüşürüz doktor."

-

to the death, hand in hand,, vanoéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin