twelve

2.7K 232 43
                                    

Gureum, Jungkook'un kucağında uslu bir şekilde dururken Taehyung çantasında anahtarını bulmaya çalışıyordu. "Nerede bu ya? Yine en altta bir yerlerde çıkacak, sonra tüm eşyaları çıkardım diye sinirim bozulacak." Yakınırken kısık sesle konuştuğu için onu kendinden başka kimse duymamıştı.

Taehyung çok geçmeden anahtarını bulduğunda zaferine ulaşmış bir şekilde hımladı ve kapıyı açmaya koyuldu. Yeontan'ın havlamaları kulakları doldurduğunda iki genç de gülümsemiş, Gureum gür havlamayla karşılık vermişti.

Kapı açılır açılmaz Yeontan, ilk başta Taehyung'un sonra da Jungkook'un ayaklarını koklamaya başlamış ve anlamlandırmaya çalışmıştı. O koklayana kadar içeri girdiklerinden koklama işlemine içerde devam etmişti havlayarak.

Jungkook rahat bir şekilde Gureum'u yere indirmiş birbirlerine alışmaları için onları kendi haline bırakırken, tuvalete ilerlediğini düşündüğü Taehyung'u takip ediyordu ki tahmininde yanılmamıştı.

"Ellerimi yıkayacağım, gelebilirsin." Taehyung kapıyı biraz daha açıp Jungkook'un geçmesini sağladı ve küçük denilebilecek bu lavaboda el yıkamaya başladılar.

"Sormak ister misin bilmem ama babamla yaşıyorum, kendisi muhasebeci olunca bir ayın çoğu yalnız geçiyor benim için."

Jungkook ellerini köpürtürken kafasını olumlu anlamda salladı. "Benim de öyle denebilir aslında ama annem için. Bir catering şirketine yeni genel müdür olarak atandı babam ise öğretmen. Eh, haliyle babamın daha çok zamanı oluyor bana ve ablama ayıracak."

Taehyung elleri köpüklü Jungkook'un ellerini yıkamasını bekliyordu ki o sırada Jungkook işini bitirip ellerini kuruladı.

"Bir kardeşe sahip olmak. Güzel bir duygu olmalı, istesen de istemesen de gelecekte yalnız olmayacağının kanıtı." Taehyung'un bir kardeşi yoktu, bu konu da onun ilgisini çekiyordu doğal olarak.

Jungkook düşünür bir ifadeye büründü. "Yani, bunu inkar edemem çünkü ablamın bende emeği çoktur. Sıradan kardeşlik ilişkileri diyebilirim."

"Sıradanlığı severim." diyerek kendisinden bir şeyler eklemeye başladı Taehyung ellerini kurulama aşamasına geçerken. "Bunu not almalısın, ilerde sınav yapabilirim."

"Hemen alıyorum." Jungkook gülerek tuvaletten çıktığında onu Taehyung takip etti, ciddi bir yüz takınarak.

"Ciddiyim! Hoseok'a sorabilirsin. Her ayın yirmi ikisinde ona sınav yapıyorum, o da her seferinde geçiyor."

Jungkook şaşırarak aniden arkasını döndüğünde Taehyung kendini frenleyemediği için ona çarpmıştı. "Şaka yapmıyorsun."

"Tabii ki. Sana da yaparım, her ayın yirmi üçünde." İşaret parmağını Jungkook'un neredeyse gözüne sokacak kadar ilerlettiğinde atmosfer yerde dolaşan iki tüy yumağı tarafından bozulmuştu. Yeontan, Gureum'u kokluyor ve arkasından ilerleyip duruyordu.

"Sınavı sonra düşünürüz, kurt gibi açım." Jungkook, Taehyung'un mutfak masasına koyduğu, mutfağı hemen görmüştü, poşetlere dalıp içlerini karıştırmaya ve ne aldıklarına bakmaya başladı. "Açsan dünden yaptığım bulgogi ve pirinç var, yemek ister misin?"

Poşetlerden dikkatini çekip buzdolabında gezinen Taehyung'a baktı. "Elbette! Demek sen yaptın."

"Yalnız yaşamanın şartları diyelim. Ben pek baharatlı yiyecek tüketemiyorum bu arada, eğer baharatlı yiyeceksen-" Taehyung konuşurken dolaplarda baharat aramaya başlamıştı ki dövmeli olan onu durdurdu.

"Sorun yok, her şekilde yerim."

Taehyung bunu umursamadan omuz silktiğinde yemeği tabağa koyup mikrodalgaya attı ve o ısınana kadar poşetlerin içine baktı.

clichéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin