ay bu fic biraz saldım çayıra gibi oldu. kurgusu ne zamandır aklımda ve iki bölüm yazmıştım. anlık bir istekle bölüm biriktirmeden yayımlayıverdim. hemen yazamıyorum şimdi de ama şu an uppppuzun bir bölümle karşınızdayım bakınız. iyi okumalar!!
mühim ibareyi de bırakmış olayım;; 🔞🔞🔞
---
Tenefüs zilinin çalmasıyla Jongin'le koridora çıktık. Her zamanki gibi kolunu omzuma atıp beni kendine çekerek yürüyordu. Nereye gittiğimizi bilmiyordum, sadece "gelsene" demesiyle ayaklanıp onun himayesine girmiştim. Kulağıma fısıldadığı şeylerden çekiniyordum aslında. Bu anguta belli olmazdı, beni çok az kişinin uğradığı kütüphanede arka raflara bile götürebilirdi. O rafların orada herkesin yiyiştiği yadsınmaz bir gerçekti. Aslında hayal etmeye değerdi.
HAYIR.
Artık bir süre bel altı şeyler düşünmek istemiyorum ama sevgili arkadaşım hiç yardımcı olmuyor. Hafif sıktığı parfüm kokusu bile boynuna gömülme isteğimi uyandırırken asla. Ve o parfümü kesinlikle okul kıyafetleri üstünden koklamak istemiyorum, birebir tenini verin bana.
HAYIR SEHUN DUR.
Pantolonunun daraldığını söylemiş idi ve gözlerim o tarafına kayıp duruyordu. Beyaz gömleğinin uçları pantolonun dışında olduğu için şeyi tam belli olmuyordu ve bende gözlerimle değil dokunarak kontrol etmek istiyordum aslında.
DUR DEDİM.
İç çekerek esmeri takip eden adımlarımı durdurdum. Onun himayesi altında olduğum için beni durduran o'ydu. Her hafta içi geçtiğimiz koridorları farklı hislerle -düşüncelerim sağ olsun- geçmiştik ve şimdi- ne yani erkekler tuvaletine mi girecektik? Bu oğlan çişini yapmaya bile bensiz gidememeye başladı galiba. Kolunun altından çıkıp tuvaletin kapısını açtım. SOKAYIM! Hangi gerzek kapı koluna ıslak elle dokundu.
"İğrenç."
Yüzümü buruşturarak girdim içeri. Halimi keyifle izleyen arkadaşım kapıyı omzuyla iterek peşimden içeri girdi. Aslında yüzünde yarım bir sırıtma vardı. Ona, bu sırıtmanın çok yakıştığını, fazlasıyla erkeksi durduğunu itiraf ettiğim an hangi doğruluk cesaretlik oyunumuza dayanıyordu acaba?
Lavabonun önünde durup ellerimi yıkadım. Tuvalette bizden başka biri yoktu. Beş tane tuvalet kabini vardı ve klozetlerin üç tanesinin bozuk olduğunu herkes bildiği için az kişi uğrardı. Ben ellerimi kurularken esmer çikolata kapılara hafifçe tıklatıyor ve dolu olup olmadığını kontrol ediyordu. Ve işte kabinler de boştu, girmek için neyi bekliyor?
"Hadi Jongin. Tuvalet mi beğenmeye çalışıyorsun anasını satayım."
"Ne hadisi?"
Bana yaklaşıp elimi tuttu. Alnımı kırıştırarak yüzüne yüzüne baktım, buraya başka ne tür bir amaçla gelebileceğimizi sorguluyordum.
"Bana yardım etmen için geldik buraya. Bir şey denemek istiyorum."
"Ne yardımı?"
"Sana söylemiştim."
Tuttuğu elimi şeyine götürüp pantolonu üzerinden dokundurdu. Gözlerimin kocaman açılmasına engel koyamadım. Hadi ama bu alışık olduğum bir durum değildi. Yutkunmak üzere olduğum tükürüğüm dahi boğazımda asılı kalmıştı.
"Sürekli dün olanları düşünüyorum. Baksana, derste bile ne hâle geldim."
Kekeledim.
"Burada böyle bir şey yapamayız Jongin."
