Selamlar yeni bölümler biraz uzun sürebilir
***
Jungkook
Annemin ne istediğini çok merak ediyordum. Benimle neden konuşmak istiyordu?
Belki para istiyordu.
Kapı çaldığında kendime geldim. Çok düşünüyordum.
"Efendim anneniz geldi. İçeri alayım mı?"
"Gelsin."
Korkuyordum.
Yine bana eskisi gibi kötü bakar mıydı?
Kötü şeyler söyler miydi?
Kapı açıldığında içeri girdi.
Onu uzun zamandır görmüyordum.
İçeri girdiğinde bembeyaz teni, simsiyah saçları, zayıf, uzun bedeniyle karşımdaydı.
Anneme benziyordum ben.
Karşımda dikilmiş beni izliyordu. Ben de kafamı kaldırıp ona baktım.
Sesimi bulup sordum.
"Ne işin var burada?"
Şimdi annemin gözlerine bakıyordum. Yıllar sonra tekrar göz göze gelmiştik.
"B-ben seni özledim oğlum."
Sesi titremişti. Annemin sesi titremişti.
"Özledin? Özledin öyle mi?" Artık sinirlenmeye başlamıştım. Beni bırakıp gitmiş, bana kötü davranmış bir anneydi o. Artık anne de diyebilirsek.
"Ben, ben özür dilerim. Her şey için. Sen benim oğlumsun Jungkook."
Gülüyordum artık. Delirmiş olmalıydı.
Beni bu psikopat halime şaşkınca bakmıştı. Delirtmişti beni.
"Sen, sen iyi misin?! He?! Senin kafan yerinde mi?! Sen-sen beni sevmiyordun beni yanında istemiyordun! Şimdi niye gelip bana beni özlediğinle ilgili saçmalayıp duruyorsun!"
Birden irkildi. Yerinde sıçradı.
Gözleri dolmuştu. Yaşlar akmaya başlamıştı.
"Ö-özür dilerim. Ben hata ettim. Bana bir şans ver? Yalvarırım oğlum. Nolur bana bir şans ver? Senin annen olmak istiyorum."
Artık ben de ağlıyordum. Bütün sinirlerim bozulmuştu.
"Ben sana şansı çoktan verdim. Sen bu hakkı kaybettin."
Bana doğru gelmeye başlamıştı. Ben de artık ayaktaydım.
Hızla elimi havaya kaldırıp onu engelledim.
"Sen artık benim annem değilsin."
Hıçkırmıştı. Neden daha önce yaptığı bu hatayı fark etmemişti? Neden bana bunları yaşattıktan sonra özür diliyordu?
Artık hiçbir anlamı yoktu.
"İzin ver. Senin annen olduğumu sana göstereyim."
Güldüm hissizce. "Paran mı bitti? Neden geldin sen?"
Birden kaşlarını çattı. Bu sözler onu sinirlendirmişti.
"Saçmalama! Sadece yaptığım hatayı biraz geç fark ettim."
"Biraz, biraz öyle mi? Sen gerçekten-"
Sözümü bitirmeden birden kapı açıldı.
"Aşkım ben gel-"