23

727 143 38
                                    

Selamın helloooo😁

Erken gelen bölün candır baldır. Yarın doktor kontrolümüz var. Muhtemelen koşturmaktan buralara giremeyip akşama da bayılacağım için fısat bu fırsat atayım dedim.

Bölümde bolca konusu geçmişken kitap fiyatları hakkında ne düşünüyorsunuz? Zaten yeterince pahalıyken bir de sabit fiyat yasası gelecekmiş diyorlar. Umarım öyle bir şey yapmazlar.

Keyifli okumalar.

"Haklısın Akel. Özür diliyorum. Ben taraflı düşündüm, babamın dolduruşuna geldim. Nasıl bir manipülasyon yeteneği olduğunu biliyorsun." Telefonu omzumla kulağım arasına sıkıştırdım ve salondaki kanepenin kenarlarını kontrol etmeye başladım elimle.

"Abla sen Savcı kadınsın. Nasıl oluyorda babam seni manipüle ediyor? Senin kendi aklın, muhakeme yeteneğin yok mu? Düşünüp tartamıyor musun? Kusura bakma ama ettiğin onca laf içime taş gibi oturdu." Yere eğildim ve kanepenin altına baktım.

"Ay ne dedim ben sana Akel? Sadece babamdan şikayetçi olma dedim. Babamızdan." İkimizin de ortak babası olduğunu itinayla vurguladı.

"Şimdi de sen beni manipüle etmeye çalışıyorsun. Kusura bakma abla ama babam da babalık yapacaktı o zaman. Annemlerin yanında fazla bişi diyemedim ama içimde kaldı resmen. İnsanın babası bunu yapar mı evladına?" Daha önce defaatle aradığım kitaplığın raflarını kontrol ettim. Bazen dalgınlıkla bırakıveriyordum elimden ve sonra bulması zaman alıyordu.

"Bir şey demedin mi? Hayatımda yediğim en büyük azarı yedim senden. Sırf haklısın diye geri adım atıyorum, alttan alıyorum ama sen de bir adım at tatlıya bağlayalım." Kitaplıkta da yoktu. Tekrar ve tekrar tezgahın üzerine baktım. Sonra çıktım ve antredeki montomun ceplerine baktım. Acaba çıkarttığım kıyafetlerimle makineye mi atmıştım? Öyle bir halt yememişsindir umarım Akel!

"Sen özür dilemiyorsun ki kendini haklı çıkartmaya çalışıyorsun. Ne dersem deyim alttan almıyorsun. Bak zaten işim başımdan aşkın. Telefonumu makineye atmış olabilirim. Soğuk soğuk terliyorum. Lütfen yorma beni!"

Sessizlik. Benim nefeslenmeme yarayan güzel bir suskunluk. Bütün evin altını üstüne getireceğim diye resmen iki yüz kalori falan yakmıştım. Sabah sporu bana göre değil. Gerçi akşam sporu da bana göre değil. Galiba spor bana göre değil.

"Akel," dedi ablam endişeyle. Sonunda anlamıştı hatasını. Yani benim de paçamdan dert akıyor bir yenisini ekleyen babama üzülemeyeceğim. Derin bir nefes aldı ve sükunetle ekledi. "Biz cep telefonuyla konuşuyoruz kardeşim. Telefon kulağında ya!"

Bu defa benden gelen bir suskunluk. Önce bir emin olmak için kulağımdaki telefona bakarak kontrol ettim, ardından makineye atmadığım aleti sevinçe bağtıma bastım. Nasıl korkmuştum on bin liralık telefonu yıkadım diye. Tabi bu düştüğüm durumu göz ardı etmeme yaramadı. Elimdeki telefonu aramaya çıkmıştım. Gerçi ben saçını topladıktan sonra, saçını toplamak için bir saat lastik toka aramış insanım.

"Gör işte halimi. Kafam nasıl dağınıksa artık elimdeki telefonu arıyorum. Bana hiçbir şekilde ne babamı, ne de onu savunmanı savunma abla. Babamla bağlarınız benden daha kuvvetli. Benden daha hayırlı bir evlatsın, sürekli arayıp soruyorsun. Onu benden de çok seviyorsun biliyorum. Ama bu ilk değildi. Yıllardır beni alıp gitmek için uğraşıyor. Her türlü ikna yolunu denedi yetmedi şimdi de pislik yapıyor."

"Babamla bağlarımız senden kuvvetli olsaydı yanına almaya çalıştığı kızı sen olmazdın Akel. Öfkeni anlıyorum. Haklı da bir öfke. Kimsenin, babamın dahi senin tercihlerine karışmaya hakkı yok. Ama sen de onu anla. O bir baba. Doğru yaptığını düşünerek yanlış yapıyor belki ama niyeti asla kötü değil. Bana kız. Kus öfkeni de. Hatta rahatlayacaksan çemkir. Ama kendine bunu yapma. Kendini doldurma. Neyse benim bir davaya bakmam lazım. İşlerim var. Sana iyi günler."

Ben Onu Çok Sevdim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin