" iyi günler" kasiyere karşılık baş eğip elimdeki poşetlerle marketten çıktım. Yağmurla karşılaştığımda dudak büzdüm,hadi ama ben eve vardığımda yağsan olmaz mıydı?
Oflayarak temkinli davranıp yanıma aldığım şemsiyeyi açtım. Hem poşeti hem onu taşımak dertti. Dikkatli yürümeye özen göstererek yağmurun kokusunu içime çektim.Huzur.İnsanı duygularıyla baş başa bırakan atmosfer oluşturuyordu bu hava.
Burnumun donduğunu hissettiğimde aklıma sokak hayvanları geldi.Bu havada dışarda olmalarına gönlüm el vermiyordu..umarım kendilerine sıcak bir yer bulmuşlardır.
Evimin 5-6 apartman gerisindeyken bomboş sokakta kulağıma yaşlı bir adamın hiddetli sesi doldu. Bedenime işlenen şaşkınlık,tedirginlik ve sonradan eklenen öfkeyle olduğum yerde durup ses gelen tarafa dikkatlice baktım.
" Seni lanet hayvan! Sizden tiksiniyorum kapımın önümü pisletip yuva yapıyorsunuz hay sizin ben!!" İstemsizce ellerimi sıktım. Ne derdiniz vardı hayvanlarla?!
Adımlarımı hızlandırıp çiçek vazolarının yanına poşetlerimi bırakıp adımlarımı yaşlı moruğa ilerlettim yalvarırım zarar vermiş olmasın.
Gözüm aşağı gittiğinde köşeye kendini büzmüş siyah bir kedi gördüğümde kalbim sızladı.Nasıl da korkutmuş.
" Geri çekilin! Zarar verirseniz şikayet bulunmaktan çekinmem!" Yaşlı moruğu hiç çekinmeden kenara itip kediyi kollarım arasına aldım. Yarası var mı diye kontrol ederken adam pes etmedi,iğrenç.
" hah bide hayvan koruyucumuz eksikti! Anlamıyorsunuz sevmiyorum da sevmiyorum bu aptal varlığı" dediğinde sabır dilercesine gözümü yumdum. Hayvanlar cidden hassas noktamdı.Nasıl sırf sevmiyor diye zarar verebilme hakkı olduğunu düşünüyordu?
" Bakın, sevip sevmemek size kalmış ancak hayvanı böyle ürkütemezsiniz" kedi kucağımda kısık sesle miyavlarken korktuğu çok belliydi. Ayağa kalktım kesiyle birlikte adam öfkeyle gözlerini irileştirip bana huysuzca bakarken yüzümdeki itici ifade artık ona katlanamıyordum.
" evimin önüne gelip pisletiyor görmek istemiyorum resmen evi yapmışlar burayı hakkım var!"
Ah saçmalık..saçmalık...iğrenç bir zihniyet..
Bilseki kendisinin hayvandan üstünlüğü olmadığını,beyninin kedinin yemi kadar olduğunu..
" Masum bir hayvanın size zararı olduğunu asla sanmıyorum bu mahallede yaşıyorum bir daha hayvanlara eziyet ettiğinizi görürsem sizi polise şikayet ederim bukadar net, sizinle tartışmaya girmek sadece benim sinirlerimi bozar " yanından geçmek için hareketlenirken adam yine aptal aptal konuşmaya devam ederken duymazdan gelerek kedinin başını okşadım.Boynunda tasma gördüğümde ev kedisi olduğunu anlamıştım. Evden kaçıp dışarıya gelmiş olmalı,yağmur basınca da sığınacak bir yer aramıştı.
Ne vardı kedi biraz dinlense?evin mi yıkılır.
Hayvana ona bile izin vermemiş ıslanmıştı.
" Ahh çok üşüdün mü?" Nazikçe mırıldanırken poşetlerimin yanına çömelip şemsiyemi hızlıca açtım. Titriyordu resmen..kıyamıyor gözlerim sulanıyordu. Çok korkmuş ve üşümüştü.
Yara var mı diye kontrol ettiğimde olmadığına şükrederek şemsiyeyi kediyi koruyacak şekilde bir yere sabitleyip üstümdeki hırkayı çıkarıp kediyi nazikçe kurutmaya çalıştım. Tanrım..uykusuda vardı.Yağmur hız kesmeyip yağmaya devam ederken kendimi umursamayıp kedinin iyiliğini düşündüm. Kurutmaya devam ederken elimi tasmasına attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
silly excuse,Lee Minho
FanfictionBenim yaşlarımda bir adam perişan halde dağınık,ıslanmış saçlarıyla bize doğru koşuyordu. Aman tanrım,onun insan olduğuna emin miyiz? #Leeknow Lovelove <3 Bu kitabı yıllar oldu bu nedenle yazım yanlışlarını ve yetersiz betimlemelerı görmezden gel...