"İkiniz de beni takip edin." Düğün planlayıcıları Yuki talimat verdi ve açıkçası, Atsushi'nin ayakları olduğu yerde kilitlenmişti.
Artık bundan vazgeçemezlerdi değil mi?
Akutagawa'nın elindeki sıkı tutuşu olmasaydı muhtemelen bütün gün kalabalığın içinde kaybolmuş bir aptal gibi orada öylece dikilirdi. Atsushi adamın arkasında sendelerken Yuki onları lobinin karşısındaki uzun altın kaplı kapılardan birine doğru götürdü. Panikten ayakları birbirine dolanmıştı ve burnu Akutagawa'nın sırtına çarpmadan hemen önce kendini geri çekti.
Diğerinin kendine özgü çiçek kokusu, ne zaman birbirlerine bu kadar yakın olsalar tüm duyularını harekete geçiriyordu. Atsushi yutkunarak tekrar etrafa baktı ama parlak ışık başını ağrıtmıştı.
Tomo görüşürüz dercesine el salladı ve Atsushi onları almak için daha sonra döneceğini duydu.
'Daha sonra öğrenecekler.' diye içinden geçirdi.
Çünkü şu anda olan buydu.
On sekiz yaşındaki Nakajima Atsushi hiç sevmediği biriyle düğün planlamak üzereydi!
Lanet olsun onun nesi vardı?
Pek çok şeyi—ama Atsushi başını salladı. Bu, şu anda düşünmemesi gereken bir meseleydi.
Akutagawa kulağına fısıldamak için eğildiğinde iyice aklını kaçırdı.
"Kaçmayı deneyebiliriz."
Atsushi gözlerini kısıp sahte nişanlısına gergin bir gülümsemeyle baktı. "Bunun için biraz geç kaldık, canım."
Dürüst olmak gerekirse şimdi böyle bir şey denerlerse suçluluk duygusundan yatalak olurdu.
Burada kimse onlara garip bakmıyordu, bu olumlu bir şeydi—biraz önceki konuşmaları yüzünden sinirleri hala biraz gergindi. Bütün bu olanlar yüzünden kendini iyi hissetmiyordu ama en azından Akutagawa da onunla birlikte buna katlanıyordu. Bu kadarıyla başa çıkabilirdi.
"Emin misin?" Akutagawa tekrar sordu ve Atsushi'nin gözünün seğirdi.
"Evet! Apta—"
"Genç çiftimizi burada görmek çok güzel!" Yuki'nin neşeli sesi ikisinin de dikkatini içinde bulundukları duruma döndürdü ve Atsushi omuzlarını düzeltti.
Akutagawa yalnızca Atsushi'nin duyabileceği kadar yumuşak bir şekilde 'tskladı'. Tatsız bir ifadeyle elini salladı ve Atsushi bu konuda yorum yapmaktan kendini alıkoymak için sertçe dilini ısırdı. Neyse ki Yuki önlerinden yürüyordu ve hiçbir şey görmemişti.
Ayakkabılarının mermer zemindeki tıkırtı sesi onun için çok uzaklardan geliyordu. Binanın bu bölümünde parti odalarına açılan çok fazla kapı vardı. Koridorun fildişi panelli duvarlarına beyaz taştan döşemeler asılmıştı. Her birinin tepesinde çeşitli yaz çiçekleriyle dolu bir cam vazo vardı ve etrafına pembe ipek kurdeleden fiyonklar takılmıştı.
Atsushi'nin kulakları sağdaki kapıdan gelen müzik sesine takılmıştı ama konuşmaya devam ettiğinde dikkatini tekrar Yuki'ye yöneltti.
"...Teyzenizden, ikinizin düğün için henüz bir tarih belirlemediğini duydum. Ama sorun değil! Bunlar çiftten çifte değişir. Dürüst olmak gerekirse, bu ortak bir karar olduğu için doğru zamanın ne zaman olduğu size bağlıdır! Düğün planlama süreci stresli olabilir bu yüzden gelecekteki yeni evlilere bu konuda yardımcı oluyoruz." diye kıkırdadı. "Büyük olasılıkla işletmenin adından da anlaşılıyordur. Bugün de kesin kararlar almak için endişelenmenize gerek yok. Karmaşık olabileceğini anlıyoruz, bu yüzden bir şeylere karar vermeniz adına size ufak fikirler ve kurslar sunuyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss My Wounds || Shin Soukoku [Türkçe Çeviri]
FanfictionMafya derin bir nefes aldı. Konuşmadan önce kafasını toparlamaya çalışarak dudağının içini kemirdi ve dedektifin gözlerinin içine baktı. Gin, ona bunun için gitmesini ve eğer kabul etmezse rüşvet vermesini teklif etmişti ama bu sözleri söyleyip kend...