6

19 3 69
                                    

DİKKAT BU BÖLÜM AŞIRI DRAM İCERİR OLAYLARI HIZLANDIRMAYA KARAR VERDİM O YÜZDEN KB

"Anne, baba kendinize iyi bakın lütfen. Eğlenin gelin." dedim annemle babama.

Jeju'ya tatile gidecekleri için şu an havalimanındaydık.

"Sen de dikkat et kızım, yemeklerini yemeyi unutma. Bi deri bir kemik kalacaksın. Özellikle bol bol ekmek ye."

"Tamam baba, lütfen burada da ekmek muhabbeti açmayın."

İkisine de sarılıp uçağa uğurladım ve sonra taksiyle şirkete geçtim.

Üç günüm çok sakin geçmişti, Hae-Soo Unnie, -evet, ona unnie demem için zorlamıştı o yüzden artık ona öyle sesleniyordum.-
Telefonumu kaçırıp zorla Beomgyu'nun numarasını almıştı ama boşuna yapmıştı çünkü Beomgyu perşembe günü onu arayıp çok aç olduğunu söylemişti, böylelikle buluşup akşam yemeği yemişlerdi.

-Beomgyu ile Hae-Soo'nun akşam yemeği-
Beomgyu:

"Merhaba Hae-Soo." dedim. Normalde kızlarla yakınlaşmayı sevmezken ilk defa Cha-Young dışındaki bir kızdan ilk görüşte rahatsız olmamıştım, bu yüzden de onu aramayı kabul etmiştim.

Lise yıllarımda insanlardan gördüğüm zorbalık yüzünden çevremdeki herkesten kendimi uzaklaştırmış, araya çok kalın bir çizgi çekmiştim. O günden beri de hep birileriyle, özellikle de kızlarla anlaşmak zor oluyordu.

Çünkü lisede, hayatımın en güzel dönemlerinde aşık olduğumu sandığım kızdan en büyük kazığı yemiştim. O beni, en yakın arkadaşımla aldatmıştı. Ve hergün onun için şarkılar yazan ben, ne elime gitar almış ne de birdaha şarkı söyleyebilmiştim.

"Merhaba, geldiğin için çok mutluyum! Ne yemek istersin?" dedi Hae-Soo.

"Sen ne yiyeceksen ben de ondan alayım." dedim. Yalnız anlamadığım bir şey vardı, neden şirket sahibi, elinde bolca parası olan Hae-Soo bir ev yemekleri satan küçük restorantı tercih etmişti..Yoksa ben rahat hissedeyim diye mi?

"Ben bibimbap alacağım ve yosun çorbası alacağım, sen sever misin?" dedi.

"Evet tabii olur, yalnız..yanlış anlamazsan bir şey sorabilir miyim?" dedim bir anlık cesaretle.

"Dinliyorum."

"Neden bu restorantı seçtin?" Sorduğum soruya karşılık gülümsedi.

"Ben, annemin yaptığı ev yemeklerini çok özledim. Uzun zamandır zengin hayatının verdiği yapmacıklık ile boğuşuyorum, bazen her şey çok zor geliyor ve ben annemin yemeklerini yiyip mutlu olduğum günlere dönmek istiyorum. O yüzden seninle burada yemek istedim."

"Annenize bir şey mi oldu?"

"O, şu an çok uzakta." dedi ve elleriyle oynamaya başladı. El hareketlerinden ne hissettiğini anlayabiliyordum, bunları anlayabilmek benim süper gücüm gibi bir şeydi.

"Çok üzgünüm, umarım olduğu yerde mutludur." Cümlemi bitirdikten sonra bana bakarak güldü.

"O ölmedi, sadece ulaşabileceğim, görüşebileceğim bir yerde değil. Ama yakında yanına gideceğim." dedi.

"O zaman çok sevindim. Umarım annenle kavuşursunuz."

"Teşekkür ederim, artık yemekleri sipariş edebiliriz değil mi?"

Ona daha çok ısınmıştım, onunla benim aramda benzerlikler vardı, o etrafa gülücükler saçan üzüldüğünü belli etmeyen her zaman insanlarla arasında duvar olan biriydi. Onun için duvarları yıkmak söz konusu bile değildi, bu benim hayatımın özetiydi, duvarlar..insanlarla arana koyduğun acılarla gözyaşlarıyla örülmüş duvarlar. Onun duvarlarını bu kadar yıkmak istememin sebebi neydi?

Something must be change.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin