Tarih, varolmuş şeyi keşfetmekti. Geçmiş ise geleceğin anlaşması.
Gelecekten tarihe yolculuksa geçmişin es geçilip küllerinin savrulmasıydı.5.Bölüm "Kedi Halkı"
Yağız'ın birkaç adım gerisinden onu takip ediyordum. Omuzlarından dökülen giysi olarak kullandığı beyaz kumaşı ve ayağındaki sandaleti asaletle taşıyordu. Benimse spor ayakkabımın içine kum giriyor, ayağımın altından kayan kumlarla mücadele ederek Yağız'ı kaybetmemeye çalışıyordum. "Hey, beklesene bir dakika!"
Yağız'ın yaz güneşinin yakıcı sıcaklığı altında anlı terle ışıldıyor, açık kumral saçları sarıya çalıyordu. Gözlerini kısarak yeşil hareleriyle durduğu yerden bana baktı. Hazır durmuşken yanına ulaşmak için altımdan bir deniz gibi kayan kumlara aldırmadan hızlıca ilerlemeye çalıştım. Bir adım atmamla kumlara gömülmem bir oldu. Yere yüzüstü yapışmış, her yerim kum olmuştu. Lanet ederek doğrulamaya çalıştım. Yağız da halime gülerek yanıma geldi. Kollarımdan tutup beni kaldırırken yüzünde eğlenen bir ifade vardı.
"Senin adın neydi ya, sakar falan mı?"
Ayağa kalkmayı başarınca kolumu sinirle geri çektim. "Elif, adım Elif. Sormak aklına geldi sonunda. Eğer adını bilmeseydim bende sana tam ismin Bay Unutkan mı diye soracaktım."
Ben şaşkınlıkla ne olduğunu anlamazken gram etkilenmemiş şekilde gülümseyerek omuzlarımdan tutup beni diğer tarafa çevirdi. Karşımdaki manzara inanılmazdı. Böyle bir şey mümkün olamazdı, kesinlikle bir göz yanılsaması olmalıydı. Karşımda, geldiğimiz yönde metrelerce yükseklikte bir piramit vardı ve etrafı sonsuz kum deniziyle çevriliydi. Kulağımda Yağız'ın fısıldayan sesini duyduğumda daha da şok oldum.
"Antik Mısır'a hoş geldin Elif."
Omzumdaki elini ne yaptığımın farkında olmadan sıkıca tutup kulağımın dibindeki yüzüne döndüm. Şaşkın ve sorgulayan bakışlarımı burnunun dibinde görünce en az benim kadar şaşırdı. Parmaklarını istemsizce kırarcasına sıkıyordum. "Tam olarak neredeyiz dedin?"
Gayet doğal bir şeymiş gibi cevap verdi. "Antik Mısır'da." Sorduğum soruyu beklemiyormuş gibiydi.
Boştaki eliyle piramidi gösterip yine hiç beklemediğim başka bir şey söyledi. "O da Keops Piramidi. Bizim zamanımızla bulunduğumuz yıla gelmemizi sağlayan yer. Kısacası zaman yolculuğu diyebilirsin."
Elini o kadar fazla sıkmaya başlamıştım ki morarmıştı. "Yani biz biraz önce o piramitten mi çıktık? Ama o piramidin Türkiye'de ne işi var?!"
Kocaman açılmış gözlerime, yüzüme yapışmış küt saçlarıma baktı. Diğer eliyle ensesini ovuşturuyordu. "Yeteri kadar açık konuştuğumu zannediyorum. Ayrıca artık elimi bıraksan mı az daha sıkarsan kırılabilir. Ve burada o kadar kolay şifacı bulunmuyor, e sende tedavi edemeyeceğine göre..."
Hızla elini bıraktım.
🐍🐍🐍
Üstümdeki beyaz elbiseye garip garip bakarak yürüyordum. Yağız bana bir duvarın arkasında saklanmamı söyleyip sokaktaki tezgahtarlardan elbise ile sandalet alıp gelmişti. Çıkardığım kıyafetlerimi ise bez bir çantaya koymuş yanımda taşıyordum. Genelde pantolon-thsirt giydiğim için bu şekilde giyinmek çok garip geliyordu. Tıpkı Mısırlılar gibiydik. Tek farkımız onlar kadar yanık olmayan tenimizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESRARENGİZ KAZI BÖLGESİ
Historia CortaSelam ben Elif. Elif Kazıcıoğlu. Evet, doğru bildiniz ben bir arkeoloğum. Kısacası mesleğim hayat felsefem haline gelmiş bulunmakta. Şikâyetçi miyim ? yo, tabi ki de hayır. Çözülmeyi bekleyen gizemlerin peşinden gitmekten veya durağan bir hayatımın...