KRAL'IN EMRİ (TAMAMLANDI)

KRAL'IN EMRİ1.BÖLÜM

SELAM MİLLET :) NASILSINIZ? SİZE YENİ BİR HİKAYEYLE DAHA GELDİM . AMA BU HİKAE DİĞER HİKAYELERİME BENZEMİYOR BAŞTAN SÖYLEYEYİM :) YAKIŞIKLI BİR İSKOÇ BEYİ VE ONUN TATLIMI TATLI KARISIYLA ARASINDA GEÇEN MACERALARI ANLATIYOR :) BU HİKAYE BİTMİŞ BİR HİKAYE. TOPLAMDA 13 BÖLÜMDEN OLUŞYOR VE FİNALE KADAR ELİMDE BÖLÜM OLDUĞU İÇİN HER HAFTA ÇARŞAMBA GÜNÜ YAYINDA OLACAK :) AYRICA BANA VERDİĞİ DESTEĞİ VE EMEĞİ İÇİN BU HİKAYEYİ NevraMutlu CANIMIN İÇİ ARKADAŞIMA HEDİYE EDİYORUM BÜTÜN BÖLÜMLER SENİN İÇİN BEBEĞİM :* İYİ OKUMALAR VE YORUMLARI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN SEVİLİYORSUNUZ ALEX

Alex MCstuart kralın emrini aldığında kalesinin önünde ki bahçe de adamlarına talim yaptırıyordu. Onlar her zaman güçlü ve hazır olmak zorundaydılar. Düşmanları çoktu alex'in, dostları ise yok denecek kadar azdı. Kimseye güvenmezdi, güvenmemeyi henüz çocukken öğretmişti. Babasını da o güven öldürmemişmiydi. Küçük yaştaydı ama sanki dün olmuş gibi aklındaydı babasının ölümü. Çok sevgili dostlarım demişti o gün kendi evinde, kendi salonunda, kendi yemek masasında, ama çok sevgili dostlar babasının ucu bucağı görünmeyen, verimli toprakları için öldürmüşlerdi onu. Güç; bunun ne demek olduğunu da o gün öğrenmişti. Eğer güçlüysen yaşarsın, zayıfsan bir hayvan gibi çürür bedenin leşlerin arasında. Söz vermişti annesine o ölmeden önce güçlü olacaktı. Kimseye boyun eğmeyecek, herkes önünde korkudan titreyecekti. Küçücük bir toprak kalmıştı ona babasının o uçsuz bucaksız arazisinden. Beklemişti zamanının gelmesini ve o zaman gelene kadar yavaş yavaş güçlenmiş yavaş yavaş yapmıştı planlarını. İntikam alınmalıydı, kanı kan çözerdi. İskoçyada kural buydu ve alex o kuralı gerçekleştirecekti. Zamanı geldiğinde ki o zaman 20 yaşındaydı o yaşına kadar intikamı için soluk almıştı. Şimdiyse babasını o yemek masasında hunharca öldüren akbabalar bizzat kendi ellerinde can vermişlerdi.

" Beyim saraydan bir ulak geldi sizinle görüşmek istiyor."

Alex düşüncelerinden sıyrılıp ona seslenen adamına döndü. O düşüncelerini ele vermeyen donuk yüz ifadesi ile başını sallayıp ulağı göreceğini bildirmişti. Bir süre bekleyebilirdi henüz çalışmalarını bitirmemişlerdi. Adamları arasına yeni katılanlardan birkaçı sorunluydu sabahtan beri onlarla uğraşıyordu zaten. Yorulmuştu ama bunu belli etmektense ölmeyi tercih ederdi. O beydi asla adamlarında kendisinin yapamayacağı bir şey istememişti.

Elinin birini havaya kaldırıp çalışmanın bittiğini belirtip her zamanki gibi tek söz etmeden kılıcını da yanına alıp arkasını döndü ve gitti. Fark ettirmese de ulağın ne söyleyeceğini merak ediyordu. Kalenin kapısından içeri girip büyük salona ulaştı. Ulağa gözlerini dikti ve yine tek söz söylemeden beklemeye başladı. İsteği açıktı. O gözler tek bir emir veriyordu.'SÖYLE'

Ulak korkudan titriyordu. Boğazı kurumuştu, karşısında Alex MCstuart vardı. Yürüyüşünde ki heybetle yeri göğü inleten neredeyse iki metre boyunda, vücudunun görünen her bir milimi kaslarla bezeli, gece kadar siyah saçlı, sinirlendiği zaman dipsiz bir kuyu gibi karşısında kini titreten koyu lacivert gözler. O gözlerdeki ölüm soğukluğunu fark ettiğinde ne söyleyeceğini unutmuş bayılmamak için umutsuzca dizlerinin titremesini durdurmaya çalışıyordu. Mcstuart güçsüzlerden tiksinirdi.

Alex bekliyordu ama karşısında ki çocuk bir türlü konuşmuyordu. Sinirlenmemek için kendine telkinler verdi. O sadece bir çocuktu. Sonra kendi çocukluğu geldi aklına, sahi o hiç korkmuşmuydu.

"Konuşsana be adam."

Ulak o tekinsiz sesi duymuştu. Yutkunmaya çalıştı yeniden. Anlatılanlara göre sadece kurbanları onun sesini duyarmış ölmeden birkaç dakika önce. Bu korku ile bir anda dili çözüldü, ölmek istemiyordu.