2.Bölüm

24.9K 1.2K 39
                                    

Merhabalar ben geldim. Ben kim miyim? Ben Alex' in arkadaşı Nevra çoğunuz beni nevramutlu olarak biliyorsunuz. Neyse konumuza dönelim. Neden burada olduğumu söyleyim hemen. Çünkü çok sevdiğiniz yazarınız geberiyor hastalıktan ve elektiriklerde kesikmiş. Yani beni asistan olarak tayin etti kendileri. Bol yorum ve bir fatiha istiyormuş ruhuna... Ne olur ne olmaz belki lazım olur diye. Her halde sabaha cikamayacağını düşünüyor. Bunları tamamen kendisi söyledi. Ben böyle bayat espriler yapmam. Neyse siz Alex' i çok takmayin hadi size keyifli okumalar...Seviliyorsunuz < bakın bu bendendi :))))))

Lord Sebastian Hasselthorpe kralın mektubunu aldığında öğle yemeği için kızlarını bekliyordu. Hepsi birbirinden güzel ve alımlı dört kızı vardı. Hepsinin yeri ayrıydı onun için, karısı son kızları olan İrene nin doğumunda ölmüştü ölmeden önce kızlarına iyi bakmasını söylemişti kocasına. Lord Hasselthorpe kızlarına çok iyi bakmıştı hepsinin üerine titremiş en iyi şekilde eğitim almalarını ve yetişmelerini sağlamıştı. Dördü de oun melekleriydi. En büyük kızı Mary doğası gereği kıskançtı. Kardeşlerini kıskanır ve kendi ihtiyaçlarını hep önde tutardı babası bu huyunu hiç değiştirememişti ama güzel kızına kızamıyordu belki de o bu kadar şımartmıştı onu. İkinci kızı Selene iyilik sever güler yüzlü ve hep sempatik olmuştu küçük kardeşine en az babası kadar tapardı o da , Selene nin bir türlü yenemediği bir korkusu vardı. Atlara bir türlü binemezdi. Lord kızının çok üzerine gitmemişti ne kadar öğrenmesini istiyorsa da onu üzgün görmeye dayanamıyordu. Sonunda vazgeçmişti. Üçüncü kızı Angel o en gürültücü ve kavgacı olandı hemen hemen her şey için kavga çıkartır ve babasını üzerdi. Asla memnun olmaz ve şikayet ederdi. Angel her zaman lord u hayal kırıklığına uğratırdı. Güzel İrene o çocuklarının arasında en değerlisiydi. Asla dile getirmemişti bunu ama kendi içinde biliyordu. Annesi ne benzerdi peri kızları gibiydi güzel kızı upuzun kahverengi saçları beline kadar uzanıyor, yemyeşil gözleri de hep kendisine tatlı tatlı bakıyordu. Ufak tefekti küçük kızı hep kırılgan ve nazik olmuştu. Kimselere emanet etmemişti kızını ve onu asla ama asla evlendirmeyi düşünmüyordu. Kızının tatlı tabiatını kimse anlayamazdı, ona zarar vermelerini istemiyordu. O hep yanında olacaktı.

Kralın mektubu nu açıp okuduğunda nerdeyse dizlerinin üzerine çökecekti. Kızları evlenecekti....... Gözünden sakındığı dokunmaya kıyamadığı meleklerini İngiliz lord lara bile vermezken üç tane barbar İskoç gelip kızlarını götürecekti. Göğsü sıkıştı bir anda oturma ihtiyacı duydu. Ya irene si ne olacaktı. orada barbarların arasın da o nazik kırılgan kızı yaşayamazdı. Hizmetçiye seslenip bir sürahi şarap istedi, bir süre içerse belki dili açılır ve kızlarına bu olayı uygun bir dille anlatabilirdi. Neredeyse öğle yemeği vakti olmuş ve yarım sürahi şarap içmişti. Masa yemek için hazırlanıyordu. Kulağına ikinci kızı selene nin kahkahası ve ona eşlik eden irene sinin kıkırtısı ulaştı. Yüreğine ağırlık çökmüştü ama güçlü gözükmeliydi ki kızları da güçlü olsun. 4 kızı da yemek masasına oturmuşlardı irene ve selene sağ tarafında yerini alırken, sol tarafına da angel ve mary oturmuş her zamanki gibi tartışıyorlardı. Bir süre onları izledi sessizce kafası düşüncelerle doluydu birkaç gün sonra bu sesler azalacak sadece bir kızı kalacaktı evde. Dua ediyordu içinden irene seçilmemeliydi. Yemek servis edilmeye başlayıp herkes yemeğe başladığında artık konuşmanın vaktinin geldiğini düşündü. Şarap bardağını alıp arkasına yaslandı ve boğazını temizledi. Bütün kızları susmuş ve bekliyorlardı.

"Kral bana bugün bir mektup gönderdi. Mektupta İskoçlarla bir anlaşma yapıldığı ve bu anlaşmanın şartlarından bahsetti." Durup bir süre kızlarının yüzlerine baktı tek tek hepsi pür dikkat onu dinliyorlardı. Sonra konuşmaya devam etti artık vakti gelmişti.

KRAL'IN EMRİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin