0. HEZAREN

2.3K 77 20
                                    

"Ve gerçek şu ki; her balık bir gün boğulur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ve gerçek şu ki; her balık bir gün boğulur. Bu yüzden sen okyanus olacaksın. Kalbini sızlatan her balığı nefretinle boğacaksın."

TANITIM

Her canlı eşit şartlarda açar gözlerini dünyaya. Bir tutam nefes ve bir damla gözyaşı. Ne kadar masum olduğunu düşünürler, masumluğunu kalbinden söküp alanlar. Suçlamalar bitmezken, kimin dilinden kopanlar kanıt sayılır? Her türlü başlamayacak mı bu kanlı savaş? Düşünüyorum.. Öyleyse yokum.
Eninde sonunda kopacak kıyamet ve gömüleceğiz karanlığa..

Gerisi mi?
   Gerisi bir hiç..


Genç kız son kez arkasına bakmadan çıktı kapıdan. Gecenin karanlığına adımını atar atmaz kasvetli bir rüzgar sarmaladı küçücük bedenini. Her gece yaptığı gibi, ilk olarak kafasını hafifçe kaldırdı ve göğü selamladı. Severdi yüksekleri. Geçmişini anımsatıyordu çünkü ona. Geçmiş ve asla geri gelmeyecek anılarını..

Zihni işgal eden düşünceler genelde negatif yüklü olurdu. Mantık çerçevesi içinde bakıldığında kurallara asla uymazlardı. Çünkü kurallar bile seçiciydi onların gözünde. İyiyi seçmek isterken kendini koca bir boşluğun içinde bulurlardı. Boşluk onları kendine çekerdi. Tıpkı kendinin zıddına aşık olan mıknatıs parçası gibi..

Gözlerine yansıyan ışık içini kararttı genç kızın. Bu gece bir başkaydı gökyüzü. Bir tuhaftı. Kasırga fırtınası olacakmışçasına şehvetliydi. Küçük bir bebeğin ağlayışı kadar da masumdu aynı zamanda. Her gece gördüğü yıldız sürüsü bu gece kabuklarına çekilmiş gibilerdi. Aldırmak istemedi genç kız. Kaç kez böyle güzel bir ana denk gelebilirdi ki?

Özenle ayrılmış kirpiklerini birkaç kez kırpıştırdı. Göz bebekleri ışığın verdiği etkiyle küçülüyordu. Bakışları kısılırken yüzünde alaylı bir gülümseme oluştu. Sanki koyu bir gri akıyordu yeryüzüne. Sis gibi ama değil. Ürkütücü olduğu kadar aşık olunacak derinlikteydi. Karanlıkta kaybolan bulutlar, bu kez varlığını belirginleştiriyordu. Her yanı kasıp kavuruyordu siyahlığıyla.

"Pardon, kapıdan çekilebilir misiniz acaba?"

Kafasını aşağı eğdiğinde 30'lu yaşlarında bir adam gördü karşısında. Alnındaki kırışıklıklar sinirlendiğinin simgesi olmalıydı. Dikkatlice baktı yüzüne. Tanımıyordu adamı. Muhtemelen az önce genç kızın çıktığı mekana girecekti. Ya da girmek istiyordu. Yeni fark ediyordu kapının önünde kalakaldığını. Bu gece fazla dalgındı. Özrünü dileyerek kenara doğru çekildi ve kendi yoluna koyuldu.

Artık eve gitme vakti gelmişti.

Yüzüne temas eden rüzgar üşütmüyordu onu. Hatta tam tersine hoş bir sıcaklık yayılıyordu al yanaklarına. Ellerini daha az önce giydiği, farkında olmadan rüzgarın etkisiyle geriye savrulan hırkasının ceplerine soktu. Üşümüyordu. Yanıyordu genç kız. İçi yanıyordu. Yangın vardı yüreğinin tam ortasında. Yeni yeşeren filizi bile kül edecek, arsız bir yangın..

HEZAREN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin