Korkak

8.3K 281 77
                                    

Ikebukuro... İşlek meydanlarının yanı sıra tenha sokakları da olan tehlikeli bir yer... Her çeşit insanı bulabileceğiniz sıradışı bir yer... Evet, gerçek anlamda 'sıradışı'. Başsız sürücüden tutun, marvel kahramanı Hulk'ı aratmayacak kadar güçlü bir barmene ya da iki kelimesiyle insanları zor duruma sokabilen bir muhbire...

Meydanda dolaşan kalabalığın arasından bir bağırış koptu.

''HAAAA?!?! DUYAMADIM LANET OLASI TEKRAR SÖYLE!!''

İşte size bahsettiğim deli kuvveti olan barmen, Heiwajima Shizuo. Aklınız varsa asla bulaşmak istemeyeceğiniz bir tip. Eğer hayatınızı seviyorsanız, barmen kıyafetli birini gördüğünüz anda oradan uzaklaşmalısınız.

Sarışın barmenin karşısındaki, hiçbir şeyden haberi olmayan, sadece alacağı parayı düşünen adam rahatlıkla elleri ceplerinde sırıtıyordu.

''Dedim ki, Heiwajima Shizuo tam bir korkak.'' dedi dudaklarını büzüştürerek.

Shizuo kocaman sırıttı. Ağzındaki sigarasını eline alıp ortadan ikiye kırdı ve yere atıp ezdi.

''Korkak, ha?'' dedi ve adamı tuttuğu gibi tenha bir sokağa fırlattı.

Adam neye uğradığını şaşırmışçasına bir an dona kaldı. Başından kan akıyordu. Başını tutarak yavaşça ayağa kalktı.

''İtte itte itte. Demin... uçtum, sanırım.'' dedi kendi dediğine inanamayarak.

''Daha yeni başlıyoruz. Eğlendir beni teme...'' dedi Shizuo, elleri ceplerinde yavaş adımlarla sokağa girerken.

Shizuo dövüşmeyi sevmezdi ama her seferinde sinirlerine hakim olamayıp birilerini döverdi. Durduk yere Shizuo'ya bulaşıp laf atıyorlardı. Nasıl sakin kalabilirdi ki? O sadece sakin bir hayat istiyordu. Sakin ve huzurlu bir hayat. Bunu ona neden çok görmüşlerdi anlamıyordu. Güçlü olduğunu biliyordu. Gücüne hakim olamadığını da biliyordu. Bunu istemiyordu ama yapabildiği en iyi hatta tek şey buydu. Evet. İşi barmenlik değil, adam pataklamaktı. Borçlarını zamanında ödemeyenlerin zorla paralarını ödemesini sağlıyordu.

Adam hala şokun etkisiyle titreyen eliyle, korkakça bir yumruk savurdu. Shizuo ani bir hareketle adamın bileğini kavradı ve sertçe döndürüp dizine bir tekme attı. Adam anında dizlerinin üzerine çöktü.

''Ahhh!! Y-yapma! Lütfen!'' dedi adam acıyla kıvranarak.

Shizuo adamın bileğini daha da döndürdü ve yüzünü adamın yüzüne yaklaştırdı.

''Duyamadım. Bana ne demiştin?'' dedi sert bir ses tonuyla.

Adamın gözleri aniden sonuna kadar açıldı. Parayı alacağı kişiye ihanet etmek istemiyordu. Hem zaten o görevini tamamlamıştı. Sadece o cümleyi söylemesi gerekiyordu ve söyledi. Gerçi, ona dayak yiyeceğini söyleseydi hazırlıklı gelirdi. Gene de parasını almak için dayanacaktı.

''Korkak...sın...'' dedi sesi incelirken.

Shizuo bir anda kaşlarını çattı. Alnındaki damarlar çoktan atmıştı. Adamın kafasını tutup bir kafa attı. Sonra da kafasını alıp duvara geçirdi. Adam boylu boyunca yere yığıldı. Yüzünün artık tanınacağını sanmıyorum. Gözleri kapanırken başında dikilen barmene baktı.

''İşini bitirmediğim için korkak olduğumu sanma. Bu, sana acıdığımın bir kanıtıdır.'' dedi ve yavaşça oradan uzaklaştı.

Adam gözlerini kapatırken hafifçe gülümsedi.

''İlginç biri...'' derken bilincini kaybetti.

Shizuo sakinleşmek amacıyla bir sigara yaktı. Alnından kan akıyordu. Gerçi bu onun için bir sorun teşkil etmiyordu ama etrafındaki insanlar ona garip bakıyordu. Sıkıntıyla bir iç çekti.

''Sanırım Shinra'ya uğrasam iyi olacak...''

Ikebukuro'nun tekin bir yer olmadığını söylemiştim sanırım. Bir çok çetenin bulunduğunu da ekleyelim. 5-6 çete üyesi tenha sokaklarda gezinirken bizim dövülmüş adamı buluyorlar ve kendi gizli mekanlarına götürüp yaralarını sarıyorlar.

''Dostum, fena dövülmüş.'' dedi içlerinden biri.

''Heiwajima Shizuo'nun işiymiş diye duydum.''

''O canavar mı? Yaşadığı için şanslı olmalı.''

Yaralı adam yavaşça gözlerini araladı. Neredeyim acaba? diye düşündü.

''Hey, iyi misin?''

''Ne oldu bana?'' dedi yerinden doğrulurken.

Her yeri sızlıyordu. İçinden bir küfür savurdu. Ah, evet. Hatırlamıştı. Shizuo tarafından dövülmüştü.

''Sokakta baygın halde yatıyordun. Hastaneye gitmek istemeyeceğini düşündüm.''

Adamın her yeri sargı bezleriyle kaplıydı. Resmen bir mumyaydı. Şansı varmış ki onu bulmuşlar. Hemen kağıt kalem aldı ve bir şeyler yazdı.

''İyilikleriniz için teşekkür ederim. Bir ihtiyacınız olursa iyiliğinizin borcunu ödemem için beni arayabilirsiniz.'' dedi elini sıkıp numarasını ona uzatırken.

Adam başıyla onayladı.

''Bir daha ona tek başına bulaşma.'' dedi eliyle boynunu kesermiş gibi yaparak.

Yaralı adam gülümsedi.

''Ölmek gibi bir niyetim yok.'' dedi ve mekandan ayrıldı.

Hemen parasını alacağı adamın yanına koştu.

''Ona bunların ne anlama geldiğini soracağım.'' diye mırıldandı.

Apartmana geldiğinde merdivenleri ikişer ikişer çıktı ve kapıyı yumrukladı.

''Açın kapıyı!'' diye gürledi.

Birkaç yumruklamadan sonra kapıyı kadın asistan açtı. Hemen onu itti ve içeri girdi. Adamın odasına hızla koşup kapısını tekmeleyerek açtı.

''Bana saldıracağını söylememiştin!'' dedi öfkeyle.

Muhbir, sandalyesinde oturmuş, adama sırtı dönük bir şekilde camdan dışarıyı izliyordu.

''Sana tedbirli olmaktan zarar gelmez demiştim sanırım.'' dedi ve sandalyesini adama doğru döndürdü.

Orihara Izaya... Dış görünüşü sizi yanıltmasın, tehlikeli bir insandır. Ortalığı karıştırmaya, insanları birbirine düşürmeye bayılır. Shizuo ile aralarında nefrete dayalı garip bir ilişki vardır. Gerçi, Izaya daha bir şey yapmadan Shizuo ona direkt saldırıyor. Sanırım Shizuo'nun düşüncesiyle 'onun yaşaması bile kötülük!'. Shizuo böyle davrandıkça, Izaya daha da üstüne gidiyordu. Çünkü o ilginç biriydi. O tahmin edilemezdi. Bazen Izaya'nın tahmin edemediği davranışlarda bulunur ve bu Izaya'yı her ne kadar sinir etse de çok eğlendirirdi. En sevdiği oyuncağı Shizu-chan ile oynamaktan büyük zevk alıyordu.

''A-ama daha açık konuşmalıydın! Hem o korkak falan değil ne yapmaya çalışıyorsun?'' dedi adam endişeli bir sesle.

Izaya duygusuz gözlerle adama baktı.

''Sana ne dedi? Hepsini duymak istiyorum.'' dedi sabit bir ses tonuyla.

Adam sinirlendiğini hissetti.

''Sana bir soru sordum cevap ver!'' diye bağırdı.

Izaya bir iç çekti ve çakısını ani bir hareketle fırlattı. Çakı, adamın yanağını çizip arkasındaki duvara saplandı. Adam şaşkınlıkla yanağını tutarak arkasına baktı.

''Bana sesini yükseltme. Burada soru soracak biri varsa o da benim. Her şeyi anlat ve paranı alıp DEFOL!'' dedi.

Sesini sonunda çok yükseltmişti. Piyonlarının bu kadar aptal olması onun canını sıkıyordu. Shizuo ise onun veziriydi. Her yerde, her olayda bir yolunu bulur onun karşısına çıkardı. Onu kontrol etmek zordu. Sadece piyonlarla karşı atağa geçebiliyordu ve bu da sonu tahmin edilemeyen bir eğlenceydi. Eğlenceli bir oyundu! Ve bu oyunun Tanrısı Izaya'ydı...

Benden Nefret Etme (Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin