Bilinmeyen

2.4K 171 13
                                    

Shizuo duvara yaslanarak bir sigara yaktı. Güneş, batmaya yakın gökyüzünü turuncumsu bir renkle kaplamıştı. Loş ışık meydanı aydınlatırken hoş bir görüntü yaratıyordu. Tom da bir sigara yakarak Shizuo'nun yanına geldi.

''Bugün çok hareketliydi.'' dedi Shizuo.

Tom güldü.

''Evet. Son zamanlarda çok yoğunuz.''

Shizuo meydandan geçen insanları izliyordu. Herkes kendi halinde, monoton hayatını sürdürüyordu. Ikebukuro'nun bu sıralar çok sakin olduğunu farketti. Bu gerçekten korkutucuydu. Çünkü Ikebukuro, hiçbir zaman bu kadar süre olaysız kalmamıştı. Sanki fırtına öncesi o öldürücü sessizlik vardı.

''Son zamanlarda hiç olay oldu mu?'' diye sordu Tom'a.

''Çetelerden mi bahsediyorsun? Yoksa Izaya'dan mı?''

Shizuo rahatsız olarak boğazını temizledi.

''Izaya ile ne alakası var? Elbette çetelerden bahsediyorum.''

Tom düşünceli bir şekilde çenesini ovdu.

''Hmm... Bir düşünelim. Sarı peçelilerin kurucuları gittiği için dağılmıştı. Uzun süredir onları ortalıkta görmedim. Mavi kareliler ise kurucularının yaptıkları zorbalıklar yüzünden dağıtılmaya zorlandı. Bu sıralar bir olay yaratacaklarını sanmıyorum. Geriye Dollars kalıyor. Onları da biliyorsun, ne yaptıkları belli değil.''

Shizuo bir iç çekti.

''Haklısın, ne yaptıkları belli değil...'' diye söylendi.

''Sorun ne Shizuo?''

Shizuo, solundaki Tom'a doğru baktı.

''Ha? Sorun mu?''

''Bilmem. Öyle mi?''

''Hayır sorun falan yok. Sadece... içimde kötü bir his var.''

''Birkaç gün izin ister misin? Kardeşinle görüşürsün belki.''

Shizuo izmaritini yere fırlatarak güldü.

''Gerek yok. Ayrıca Kasuka çok meşgul biri. İşini aksatmak istemem.''

''Anlıyorum. O zaman bugünlük dinlen. Başka işin yok.''

''Gerek yok demiştim.''

''Shizuo.''

Tom, Shizuo'ya ciddi bir bakış atarken Shizuo pes ederek başıyla onayladı.

''Senin dediğin gibi olsun o halde.''

Tom gülümsedi ve ellerini cebine sokup meydana doğru yürürken Shizuo'ya seslendi.

''Sonra görüşürüz.''

''Evet, görüşürüz.''

Tom gözden kaybolurken, Shizuo da bir ara sokağa dalarak yürümeye başladı. Gözlüğünü çıkarıp yakasına iliştirdi. Daha rahat nefes alabilmek için papyonunu gevşetti. Son günlerde stresliydi çünkü garip bir şekilde hiçbir gangster Shizuo'ya saldırmamıştı. Izaya'dan kaynaklanabilir miydi? Hayır. Tek düşmanı o değildi elbette. Izaya'yı şu an düşman diye tanımlamak da istemiyordu. O aptalın ne yaptığını anlamak zordu. Sıkıntılı bir şekilde karanlıkta ilerlerken yerde bir beyazlık gördü. Yavaşça yanına yaklaştığında bir insanın yerde yattığını farketti. Söylenerek yanına gitti ve ayağıyla adamı dürttü.

''Hey, ayağa kalk.''

Hiçbir tepki alamayınca adamı yüzüstü çevirdi. Şapkasını çıkardı ve alnından akan kanı görünce bayılmış olduğunu anladı. Yüzüne baktığında yabancı olduğunu farketti. Sanırım buralardan değildi. Açık kahve rengi saçlarının düştüğü yüzünün yan tarafında derin bir yara izi vardı. Shizuo umursamamaya çalışarak doğruldu. Ölecek hali yoktu ya. Ellerini cebine sokup birkaç adım ilerledikten sonra rahatsız olarak duraksadı ve arkasında kalan baygın adama baktı. Sinirle burnundan soluyarak büyük adımlarla adamın yanına döndü. Adamın üzerine doğru eğilerek yakasından tuttu ve sırtının yerle olan temasını kesti.

Benden Nefret Etme (Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin