beklemek gövde gösterisi zamanın.*
zamanı bilmem ama benim yapmaya çalıştığım şey gövde gösterisi değil.
arkadaş olduğumuzu varsaydığım kişileri beklerken son bir kez daha sayfayı yeniliyorum. üniversite öğrencisi olarak programıma -ve bana- uyacak iş bulmak düşündüğümden daha zormuş. başımı geriye atıp led lambalara bakıyorum, soğuk bir ten yanağımdan makas alıp karşıma geçiyor. "selam." duruşumu düzeltip onlara bakıyorum. "selam." peri, prensesinin elini bırakmadan sandalyelere yerleşiyor. prenses menüyü karıştırırken peri benimle konuşuyor. "hyunjin nerede?"
"geç kalacakmış."
"anladım." diyip arkasına yaslanıyor. prenses hâlâ menüyü karıştırıyor, hayır, standart bir kafenin menüsünden ne gibi bir farklılık bekleyebilirsin ki? "ne istedin?"
"frambuazlı çizkek, bir de karamelli latte." dudağını büzüyor, şirin. "bana da çizkek isteseydin keşke. of, niye önceden söylemedim ki?" gelen bildirimle titreşen telefonu elime alıyorum, hyunjin mesaj atmış. konum istiyor. "istedim zaten." alışkanlıklar. konumu gönderip kapattığım iş ilanlarına bakmaya başlıyorum tekrardan. ellerini çırpıp ayağa kalkıyor. "seviyorum seni." yana dönüp sevgilisini öpüyor. "lavaboya kadar gidiyorum ben." peri onu onaylayıp gelen garsondan filtre kahve rica ediyor.
garson gittikten sonra öne eğiliyor. "neye bakıyorsun?"
"iş ilanlarına." ev masraflarına bursum yetmiyor, çalışmak zorundayım. "oh, hâlâ mı?" başımı sallıyorum. çekine çekine konuya giriyor. "şey, biliyorsun, felix'ten..."
"bu konuşmayı yapmamış mıydık jisung?" dümdüz ona bakınca bakışlarını kaçırıyor. "evet, haklısın, her neyse." çok çabuk vazgeçtin. yani ısrar etmeni beklediğimden değil de. arkasına yaslanıyor. "ev için benim kapım her zaman açık. yurt falan da deneyebilirsin. felix memnun baya yurdundan." garson siparişlerimizi getiriyor, teşekkür ediyoruz. "evden çıkmayacağım." kahvesini önüne çekiyor. "biraz abartmıyor musun? yani, sonuçta, jeongin artık yok." çatalı alıp çizkeki tırtıklıyorum, jeongin artık yok. evet, artık yok. "bu konu ne zaman açılsa sadece yoruluyoruz, gerçekten bak." dikleşip kabaran saçlarımı düzeltiyor. "felix geliyor, kapat konuyu." evet, jeongin'in ölümünden en çok etkilenen kişi felix, tabii ya, nasıl unuturum bu detayı. çığlık çığlığa ağlamadığımız sürece üzüntümüz geçersizdir.
felix gelip jisung'un düzelttiği saçlarımı bozuyor, sevgilisinin yanına yerleşiyor. "teşekkürler seung." düzeltmekten vazgeçip iyice dağıtıyorum, bir de onunla mı uğraşacağım? "rica ederim prenses." felix'in yüzü düşüyor, jisung alnıma düşen saçlarıma bakıyor, sevgilinle ilgilensene. "tokan yok mu?"
"hayır," kahveden büyük bir yudum alıyorum. "yanımda yok." tekrardan öne eğilmişken birinin ellerini saçımda hissediyorum, "ben geldim." hyunjin'miş. parmaklarıyla saçımı arkaya doğru tarayıp at kuyruğu yapıyor, sonra da gelip yanıma oturuyor. felix'e göz kırpıyor, o da yalandan gülümseyip selam veriyor, hyunjin az önceki hitap şeklimi duymuş olmalı ki moralini düzeltmeye çalışıyor. ne tatlı! herkese yardım etmeye hazır.
çıkar odaklı ilişkiler. bizden başka onu kabul edecek birilerini bulsa arkasına bakmadan gider. gider mi acaba? kalması için bir sebep var mı? bizimle kalması için sebep ben olayım istiyorum ama beni seviyor mu bilmiyorum. seviyor musun beni? elinden geliyorsa azıcık sevsene beni.** changbin'i seviyor musun peki? changbin seni seviyormuş. jisung'u da seviyor olmalı. ya da sevmiyor mu? jisung tehdit mi ettin changbin'i? changbin elimde görüntüler var demişti. ne görüntüsü amına koyayım? niye o zaman sormadım ki? keşke sorsaydım. ne cevap verecekti ki? ben çektim, demez. kendisi niye çeksin? görmüş olsa gördüm derdi. görmemiş demek ki. ya da görmüş mü? ne olur ne olmaz diyip kayda mı almış o zaman? başkası mı çekti yoksa? o zaman başka biri de biliyor demektir bu. birbirimizin arkasından o kadar çok iş çeviriyoruz ki. bu işin sonu nereye varacak merak ediyorum doğrusu. "seungmin?"
"hm?"
"nereye daldın öyle?" çok yere jisung, çok yere. "hiç düşünüyordum öyle. "ben de çizkek istiyorum." bok ye sen hyunjin. felix tabağını eline alıp arkasına yaslanıyor, hyunjin de benim tabağımı önüne çekiyor. kendisi istese olmaz çünkü, illa bizden otlanacak. "hesabı hyunjin ödüyor o zaman." ağzı doluyken cevap veriyor. "niye ben?" yediğimiz, içtiğimiz her şeye elini atmazsan sana ödetmeyiz. bir de zenginsin diye. gerçi zengin olan sen değilsin, baban. baba parası yiyorsun hep hyunjin. jisung gülüyor. "milletin yediğine göz koymazsan sana ödetmeyiz biz de." kaşlarını çatıyor hyunjin. "millet değil bi' kere, seungmin sadece." beni karıştırmasana puşt. "ben ne alaka lan?" bana dönüp sırıtıyor bu sefer de. "senin olunca daha tatlı oluyor." geri zekâlı. sonra insanlar niye anlıyor? anlarlar tabii. anlamazlar seungmin. düşünmeyi bırak. ya anlarlarsa? neyden neyi anlayacaklar? ya ama şimdi, ben onlarınkini biliyorsam onlar da benimkini-benimkileri biliyor olabilirler. neyleri? sırlarımı, sırlarımızı. itiraf edecek miyiz, yoksa akışa mı bırakacağız? akışa bırakalım. "a de bakayım, uçak geliyor." ne uçağı hyunjin, çocuk muyum ben? "çocuk muyum b-" frambuaz. güzelmiş tadı. "kendi çizkekimden bana da ikram ettiğin için teşekkürler." gülüyor. "ne demek, her zaman."
"ne yapıyoruz bundan sonra?" felix konuşunca dönüp ona bakıyoruz hepimiz, istemsiz bir hareket biraz, felix tüm sahne ışığını üstünde toplayan birisi, dikkatinizi ona vermek istemeseniz bile ona veriyorsunuz. bugün de çok güzel olmuş hem. her gün çok güzel. haksızlık biraz. "ben eve döneceğim." çünkü sizinle beraber olmak beni yordu ve yalnız kalmaya ihtiyacım var. "filme gidelim diyecektim ben de." felix bakma öyle, felix, hayır, felix, bakma. of. "gelirsin, değil mi seungmin?" jisung gelme üstüme. "gelir o, gelir." sen ben misin, niye cevap veriyorsun? "tamam, gelirim." kocaman gülümsüyor sevgilim.
sanırım hyunjin ile daha fazla zaman geçirebilmek için kabul ettim. iki kalp arasındaki en kısa yolu bulmaya çalışıyorum. belki de üçüncü bir kalbi işin içine katıp kestirmeden gitmeliyim.
çok erken geldim, seni bulamıyorum. geç mi kaldım yoksa?
¤¤¤
mrb
* cemal süreya - iki kalp. bölümün sonunda doğru da bir sürü alıntı var şiirden açıp okuyun çok güzel bir şiir
** yedinci ev - sevsene beni
herkesin kimliği açıklandığına göre finale az mı kalmış oluyo şimdi
tüh (!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
booster [skz]
Fanfictionplanlanmamış kimyasal reaksiyonlar, toplumun etiği, tütsüler, kan ve biraz da papatya. [210903-]