dinler yalan ama aşk gercek

43 5 0
                                    

mutfaktan gelen sesleri dinlerken bir tembel hayvanın yavaşlağı ile yatakta dönüyorum, gece minho'nun uyuduğu yerde elimi gezdiriyorum, yastığına yaslıyorum başımı, kokusu sinmiş. aynı yavaşlıkla odadan çıkıp mutfaktaki sevgililerimin yanına gidiyorum. "günaydın seung." ocağın başındaki hyunjin'i ve selamını görmezden gelip koltukta oturan oldukça ciddi bir şekilde telefonunda bir şeylerle uğraşan minho'nun yanına gidip kucağına oturuyorum, bekletmeden belimden tutuyor, ben de başımı göğsüne yaslayıp uyuklamaya devam ediyorum. "leş gibi kokuyorsun."

"changbin'e leş mi diyorsun şimdi?" changbin gibi koktuğumdan falan değil, zaten minho da likörü kast etmişti, yoksa bir parça kıyafet yüzünden onun gibi kokacak değilim. hyunjin'in tepkisini merak ediyorum. "alkol diyorum, aptal. kalk duş al." daha sıkı sarılıyorum, "üşeniyorum." beklediğim şeyi yapıyor, elinde bir havluyla yanımıza geliyor, minho ile bakışıyorlar biraz, gece kavga eden tek biz değiliz. kolumdan tutup çekiştiriyor, "patatesleri kızartabilir misin, ben seungmin'i ayıltırım o ara." minho bir şey demeden telefonunu cebine atıp kalkıyor. minho arkasını döner dönmez hyunjin üstümdeki sweatshirtü çıkartıyor, istemsizce kollarımı vücuduma sarıyorum. "ne yapıyorsun?" omzumdan ittirip banyoya sürüklüyor, sweatshirt kirli sepetini boylarken fayansa yaslanmış bekliyorum. sonunda kafasını kaldırıp gözlerimizi buluşturuyor. "özür dilerim." pekala, sanırım duymak istediğim tek şey buydu. ama bir şeyler eksik. "neden? bana ayrılacağını söyledikten sonra gidip gözümün önünde onunla yiyiştiğin için mi? ya da bana hakaretler dizerken hiçbir şey yapmadığın için mi? kabul et hyunjin. changbin senin için bir alışkanlıktan daha fazlası." başını eğiyor. "özür diledim ya seungmin." üstümdeki tüm kumaş parçalarından kurtulup duşakabinin içine giriyorum. "istediğim şey özür değildi." ben suyla uğraşırken gitmeye yelteniyor, durduruyorum. "saçımı yıkar mısın?" bunu bekliyormuş gibi hemen geri dönüyor, tişörtünden kurtulup yanıma geliyor. zarif parmakları iyiden iyiye uzamış saç tutamlarımda gezinirken omzuna yaslanıyorum. "affedildim mi?" başımı sallıyorum. "hayır." mırıldanarak, istifini bozmadan "kendimi affettirmek için ne yapabilirim?" bunu bana sormaman gerekiyor. "changbin'den ayrıl." bir şey demiyor, gece çıkan kavgaya rağmen beraber olmaya devam mı edecekler? neredeyse dayak yiyordum.

aslında changbin'i tutmasalardı daha iyi olurdu. kelimeler üstümde etki bırakmıyor, belki yüzümde oluşan birkaç morluk kendimi toparlamam için bana yardım ederdi. saçımı durulamayı bırakıp geri çekiliyor. "biz barıştık." siktir lan oradan. daracık alanda ona dönüyorum. "taşak mı geçiyorsun sen benimle?" yere bakıyor, bana bakmaya utanıyor. "chan, changbin'i alıp gittikten sonra minho seni buraya getirdi ya."

"evet, sen de gece boyu gelmedin. minho ile yalnızdık. sabahın köründe sen kapıda dikilene kadar. sahi, neredeydin? barıştık dediğine göre onun evine gittin. gece onunlaydın. değil mi?" usulca başını sallıyor. "yapamadım. doğruyu söylemek için bir şansım vardı ama yapamadım. panikledim. bir kerelik bir şey olduğunu, çok içtiğimi ve sarhoşken mantıklı düşünemediğimi söyledim. inandı." çünkü jisung ile olan ilişkisinin ortaya çıkmasını istemiyor. felix'e bunu yapamaz. yine de, o anki siniri ile chan'a, minho ve beni anlatmamasına şaşıyorum. changbin fevridir biraz. iyi dayanmış. "evimden çık hyunjin." gitsin istemiyorum ama kalsın da istemiyorum. minho ile baş başa kalmak istiyorum. gece olduğu gibi. bir şeyler yaşanacaksa hırsın değil şefkatin baskın gelmesini, dudağımın üstünde hyunjin'in elini değil, minho'nun dudaklarını istiyorum. yataktayken bana kendi ismimle seslenilmesini. "seungmin—" yaklaşıyor ama izin vermiyorum. "changbin ya da ben, karar ver artık." dün akşam bana en çok beni, en önce beni sevdiğini söylemişti. changbin'in sadece bir alışkanlık olduğunu. yalancı. "seungmin istediğin şey makul değil, biz ikimiz bir ilişki içerisinde değiliz."

"benden istediğin şey minho'yu kabul ettiğim gibi changbin'i de mi kabul etmem? neden aramıyorsun? o da gelsin? herkesi toplayalım buraya." changbin acaba minho ve beni bildiği için hyunjin'in benle olmasına ihtimal vermemiş olabilir mi? ikisi de değildir ya, demiş olabilir mi? belki de. ama changbin neler yapabileceğimi hiç bilmiyorsun. "onu kastetmediğimin farkındasın. göz yummanı istiyorum sadece. lütfen." ben fedakarlık yapmaktan yoruldum. biraz da siz feda edin kendinizi, benim uğruma. tekrardan yaklaşıyor, hiçbir zaman tenine karşı çıkamadım zaten. hâlâ suyun altındayken sırtımı fayansa yaslıyor, üstüme eğiliyor, dudakları dudaklarımın üstüne kapanıyor. ben de öylece duruyorum. verebileceğim en büyük tepki bu. geri çekiliyor, suyu kapatıyor. "lütfen?" tamam. lanet olsun, tamam. hayır demeyi öğrenmem lazım. "peki." tekrardan öpüyor. "kahvaltıdan sonra gideceğim ama akşam tekrar uğrayabilir miyim?" hmm, emir kipiyle kurulmamış bir cümle. artık eskisi kadar çekici değilsin hyunjin. "benden izin almaya mı başladın?" omzuma kadar uzamış saçlarımı geriye itiyor. "beni istediğinden emin olmak istiyorum sadece."

"bunun olması için ilişkimize üçüncü bir kişinin dahil olması mı gerekiyordu illa?" gülüyor. "demişken, biraz daha burada durursak elinde tencere ile içeri dalacak." o gülünce ben de gülüyorum, istemsiz artık.

galiba yapabiliyorken bu anların tadını çıkarmalıyım. ne de olsa, uzun sürmeyecek.

xxx

gerçekten çok özlemişim yazmayı n'aber ya

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

booster [skz] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin