PSİKOTERAPİ: 30

980 125 10
                                    

Dünya neden böyle bir yerdi? Herkes bizim kadar acı çekiyor muydu yoksa sadece bir biz miydik canı yanan? Eskileri özleyen biz miydik sadece? Bir acıyı atlatamadan diğerini yaşayan? 

Yankı bana kısa bir bakış atmış ve tekrar yola bakmıştı. Yankı beni orada bırakmamış,  onunla eve dönmemi söylemişti. Her şey düzelecek, seni annenin yanına ben götüreceğim diye söz vermişti. Sadece biraz beklememi ve ona güvenmemi söylemişti. Oysa ki ben artık kendime bile güvenmiyordum. Zihnime, aklıma, mantıklı düşünebildiğime. Ben artık hiçbir şeye inanmıyor ve güvenmiyordum. 

Yolun kenarındaki ormanı izliyordum. Gökyüzüne doğru yükselen ağaçları, yerdeki otları. Onlar bile bizlerden daha şanslılardı. Keşke diye düşündüm, keşke bir ağaç olsaydım ve kalbim olmasaydı. Keşke ben de kalbimde ve yüreğimde bu kadar acıyla yaşamak zorunda kalmasaydım. Keşke bir ağaç olsaydım ve git gide aklımı kaybettiğimi hissetmeseydim. Keşke bir hiç olsaydım ve keşkelerle yaşamak zorunda kalmasaydım. 

Evin önünde durduğumuzda evin kapısının açık olduğunu görmüştüm. Korkuyla Yankı'ya doğru baktığımda onun da açık olan evin kapısına baktığını görmüştüm. 

"Yankı..." dedim korku ve endişeli bir ses tonuyla. Hiçbir şey söylemeden hızla arabadan inmiş ve eve doğru koşmaya başlamıştı. Ben de vakit kaybetmeden hızlı hareketlerle inip onun peşinden koşmaya başlamıştım. Evin kapısına ulaştığımda Yankı'nın bağırışını duymuştum, yerdeki kanları görünce dizlerim titremişti. 

"Siktir lan, siktir!" diye bağırıyordu Yankı öfkeyle. Titreyen dizlerimle ben de onların olduğu yere doğru gitmiştim. İlk gördüğüm yerde yatan Tutku olmuştu. Doktor ve Yankı başındalardı. Tutku'nun o halini görünce dizlerim beni daha fazla taşıyamamıştı ve olduğum yere düşmüştüm. Yüzü, kolları, her yer morartılmıştı. Bıçaklandığı yer kanıyordu ama en kötüsü de bacağının yaralanmış olmasıydı. Neyle yapılmıştı bilmiyordum ama çok kötü görünüyordu. Pantolunu yırtılmış, derin bir şekilde bacağı kesilmişti. Tutku baygındı. Elinde sıkıca tuttuğu bir şey vardı. Yüzü acıyla kırışmıştı, mahvolmuş bir haldeydi. 

"Hastaneye gitmesi lazım!" dedim titreyen sesimle. Tutku kötüyü. Bunu ona kim yapmıştı bilmiyordum ama Tutku çok kötüydü. 

"Hastane olmaz." dedi Yankı eğilip Tutku'nun nabzına bakarken. O da çok endişeli görünüyordu. 

"Çok zor." dedi doktor Yankı'ya kendi anlayabilecekleri şekilde. Birbirlerine bakışlarından bile Tutku'nun durumunun çok kötü olduğunu anlayabiliyordum. Yankı ve doktor Tutku'yu hızlı bir şekilde yerden kaldırmış ve Tutku'nun odasına taşımışlardı. Ben de peşlerinden gitmiştim. Tutku'yu yatağına yatırmış, yaralanmış bacağına bakmışlardı. 

"Çok derin, eğer düşündüğüm kadar derinse bacağı tehlikede olabilir." dedi doktor Tutku'nun bacağına bakmaya devam ederken. Bunu duyduğumda dünyam başıma yıkılmış gibi olmuştum. Bunu ona doktor yapmıştı, biliyordum. Buna emindim çünkü Tutku'ya neden böyle bir şey yaptığını da biliyordum. Onu da oğlu Aras gibi yapmak istemişti.  Tutku'dan intikamını oğlu Aras gibi baston kullanmak zorunda bırakarak almak istemişti. Ama olmayacaktı değil mi? Tutku iyi olacaktı değil mi? 

"Yapabilir misin? Lazım olan bir şey varsa hemen getiririm." dedi Yankı, doktor çantasından serum, ilaçlar ve diğer malzemeleri çıkarırken. 

"Bir şey lazım değil şu an, her şey yanımda." dedi doktor ceketini hızlı bir şekilde çıkarıp eline eldiven takarken. "Eve daha erken gelmeliydik." diye eklerken Tutku'ya bir iğne yapmış ve onun ardından damar yolu açıp serumu takmıştı. Dizlerimin üzerine çöküp başımı yere doğru eğmiştim. 

PSİKOTERAPİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin