Elindeki kahve kupasını tutarken omuzları hafifçe titriyordu. Yutkunarak titrek bakışlarını odada dolaştırdı.
"Lütfen öyle bakma."
"Nasıl bakmalıyım sana Alesia?"
"Böyle değil. Benden nefret ediyormuş gibi bakma lütfen."
İstesem de edemiyorum zaten.Upuzun yıpranık saçları kalçasına kadar uzamıştı. Vücudunu bir bezle hafifçe silmiştim ve yeni kazaklarımdan birini giydirmiştim. Isınmaya çalışırken tek elimle saçlarını kavradım. Bir anda panikleyip ellerini havaya kaldırırken kupası yere düşüp parçalandı. Ayağa kalkmaya çalışırken kolunu tutmayı denedim.
Yerde cam kırıkları var ayağına batacak!Tutmaya çalışınca ayakları birbirine dolanıp yere düştü.
"L-Lütfen beni atma."
Derin bir nefes bırakıp ayaklarını kavradım.
"Acıyor mu?"
"Acımıyorsa beni a-"
"Seni atmayacağım."
"Acımıyor."
Ayağı kanamasına rağmen acımıyor demesi...
Ayak bileğinden tuttum.
"Kolunu boynuma sar."
Kafamı eğdiğimde kollarını boynuma doladı. Belinden tutup kucağıma çektim.Ayağa kalktığımda nefesi hızlandı.
Arabanın anahtarını ve evin anahtarını alıp cebime koydum. Evden çıkmadan önce ayakkabılıktaki hırkayı almasını sağladım.
"Evden mi kaçtın?"
Alt dudağı titrerken suratıma baktı.
"Eve tekrar dönecek miyiz?"
"Polisler gelip beni tut-"
(Tutuklamazsa döneriz diyecekti.)"Özür dilerim."
Kollarını sıkıca boynuma doladı.
"Gerçekten özür dilerim. Pişmanım."
"Arabanın kapısını aç."
Dönüp arabanın kapısını açarken burnunu içine çekti.
Kucağımdan indirirken ellerini yanaklarıma koydu.
"Robert..."
Dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. Öpücüğüne karşılık vermeden geri çekilip şöfor koltuğuna ilerledim.●
●
●
Elimi sıkıca tutarken çalan telefonumu cebimden çıkardım.
"Buyurun?"
...
"Anladım. Kapının önüne bırakırsanız sevinirim."
...
"Çok teşekkürler."
Kargocuya paketi koyması gereken yeri söyledikten sonra telefonu kapattım."Şşşttt..."
Kafasını tutup karnıma bastırırken hıçkırmaya başladı.
"Tamam. Bitti."
Hemşire ayaklarını sarmayı bitirdiğinde Derin bir nefes aldım. Sanki onun değil benim canım yanıyor gibiydi. Ciğerlerim cayır cayır yanıyordu."B-Ben...Ben... seni seviyorum."
"Şşşttt..."
"Susmak istemiyorum Robert."
Kucağıma aldığımda susmak zorunda kalmıştı. Kafasını omzuma yasladı. Gözleri sürekli kapanırken birazdan uyuyakalacağı belliydi. Hastaneden çıktığımızda soğuk hava yüzünden irkildi.
♡
♡
♡
"Şşşttt...uyu."
Uykusundan uyandırmamaya çalışarak kucakladım ama çabalarım pek işe yaramamış olacak ki gözlerini kırpıştırdı.
"Annenin haberi var mı buraya geldiğinden?"
Canını yakmak istiyorum.Yüzü donuklaştı.
"Annem..."
Sesi titrerken gözlerinden yaşlar süzüldü.
"Annem iki ay önce öldü."
Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken yutkundum.
Canını yakmaktan kastım yemin ederim ki bu değildi.
"B-Babam beni attı. Beni sokağa attı. Beni senden ayırıp sonra da evden attılar."
Hıçkırıkları sözünü keserken yağmur hafifçe çiselemeye başlamıştı.
"B...Ben... senin hakkında öyle bir şey demedim. Beni...Beni kontrole götürdüler."Soğuktan morarmaya dönmüş parmakları yüzüme dokundu.
"Suçun sana kalmaması için elimden geleni yaptım ama o gece kardeşim görmüş."
Yere indirip kapıyı açtım.
"Eve gir. Hava soğuk."
Eve girerken ben de peşinden ilerledim. Mutfağa gitmesini işaret edip verandaya çıktım. Masanın üstündeki sigara paketimin içinden bir dal alıp yaktım.
♡
♡
♡
Kapının gıcırtısını duyduğumda başta bakamadım. Alesia ağlamaktan şişmiş yüzüyle bana baktı.
"Gelmeyecek misin?"
Kolumu ona doğru açtığımda yanıma yanaştı. Dizime oturup dudaklarını birbirine bastırdı.
"Seninle olmak istiyorum."
"Senden neden nefret edemiyorum?"
Aynı anda kurduğumuz cümlelerle birlikte ortamda biraz sessizlik oldu.
"Benden nefret etmek mi istiyorsun?"
"Evet."
"Neden edemiyorsun."
Kafamı sağa sola sallayıp alt dudağımı dişledim.
"Beni sevdiğini söylesen de aşktan haberin olmadığı ne kadar belli. Aşk öyle kolay bir şey değil. Bugün senden nefret etmeye çalıştığım 105.gün ama yine başarısızım. Üstelik diğer günlerden farklı olarak bu sefer kollarımda sen varsın. O günden sonra düşündüm. Çok düşündüm. Sana nasıl bağıracağımı, karşılaşırsak seni nasıl yerden yere vuracağımı..."
Elimdeki sigarayı söndürüp elimi yüzüne koydum. Alnımı alnına vurup yeşil gözlerine baktım."Sonra kapıma geldin. Sana ilk yaptığım şey ne kızmaktı ne de bağırmak... Sadece kucağıma alabildim."
Dudaklarını dudaklarıma bastırıp kollarını boynuma doladı.
"Yani beni seviyor musun?"
"Hala sevgi diyorsun Alesia! Bunun adı aşk diyorum sana! Hala sevgimi sorguluyorsun."
"Sorgulamıyorum. Ayrıca...Aşk biter diyorlar."
"Aşk ne zaman bitiyormuş?"
"Evlenince..."
"Bunu denemek için illa evlenmek mi gerekiyormuş?"
Kıkırdadı.
"Başka yöntemin var mı babacık?"Cevap vermeden yüzüne baktım. Biraz önce hüngür hüngür ağlamasına rağmen şuan gülen suratına baktım.
"Seni çok özledim Robert. Seni."
Öpücük.
"Çok."
Öpücük.
"Özledim."
Bacaklarını sıkıca kavrayıp ayağa kalktım.
"Gerçekten eğer şuan birlikte olmazsak çıldıracağım."
Kafayı yiyecek gibi hissediyorum.
Bu yüzden kafamı yemeye başlamadan önce Alesia'yı yemeliyim.Alesia kıkırdarken yatak odasına ilerledim.
"Artık seni elimden alacak polis memurları yok."
Yüzü biraz düşer gibi olduğunda dudağını öptüm.
"Dudağın bile erimiş sanki. Yemek yemedin mi?"
"Yiyemedim. Boğazımdan geçmedi."Üstümdeki kazağımı sıyırıp koridorun ortasına bırakırken vücudunda oluşan morluklara baktım. Sayılan kemikleri canımı yakmaya yetecek ölçüdeydi.
En son 50 kiloydu. Şimdiyse 40 41 gibi görünüyordu.
"Kaç kilosun?"
"Bimiyorum."
"Bir iki saat sonra yemek yiyelim."
"Bir iki saate kadar bitireceğimize inanıyor musun?"
Çarpık bir gülüş atıp kalçasını sıktım.
"Arsız kızım."
![](https://img.wattpad.com/cover/248765699-288-k419062.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy RDJ
Short StoryDuştan çıkıp havluma sarındım. Perdesi olmayan pencereme bir bakış attım. Geçen gün Robert'a sinirlenip perdemi kapatmıştım ve Robert evi basıp perdemi sökmüştü. Etrafta kimse olmadığı için böyle bir şey yaptığına emindim. Robert kendi evinin pence...