Bölüm 4

521 36 7
                                    

Daha iyi dinlemek için biraz daha indim. Annem duymuş olacak ki kafasını merdivenlere doğru çevirdi. Beni görünce gülümsedi. Cadmus'un söylediklerini duyup duymadığımı merak ettiğine emindim. Aniden Cadmus'a döndü. 

"Dur paltomu alayım da çıkalım." dedi. Yüzünde yalandan bir gülümseme vardı. Neler olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Aklıma gelen tek şey Cadmus'un benim babam olmasıydı fakat biz aynı yaştaydık yani böyle bir şey teorik olarak imkansızdı. "Ben nasıl bir şeyin içindeyim."dedim kendi kendime. Bugün içinde olanlar başkasının başına gelse muhtemelen delirirdi. Annem kapıyı sertçe çarpıp çıktı. Sinirlenmiş gibiydi.

"İTİRAF VAKTİ!!!"

Ne demekti itiraf vakti, ne olabilirdi? Annem ve Cadmus'un benden gizlediği şey ne? En mantıklısını bulmaya çalışıyordum. Annemin sevgilisi, sınıf arkadaşım, üstelik benimle de flört etmeye çalışan Cadmus. "KAFAYI YİYİCEM!"

Ortada büyük bir sorun var ve öğrensem ne kadar hoşuma gidiceği meçhul. Öğrenmenin tek yolu Cadmus'tu çünkü annem asla söylemez. Odama çıktım ve dolabımı açtım. Artık başıma gelecekleri izlemek yerine savaşıcaktım. "Öğrenmem gerekiyorsa Cadmus'la buluşmalıydım hem de en güzel halimle! Zaten o değil miydi bugün bir şeyler yapalım diyen, hay hay!" Kendi kendime böyle şeyler söylüyordum. "Ahh Nox delirmiş olmalısın, zaten normal değildin şimdi kafayı sıyırdın kızım!"

Nasıl giyinmek hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bir fahişe gibi mi giyinmeliydim yoksa şeker kız gibi mi? Dolabı kapadım ve annemin dolabına koştum çünkü orası tamamen erkeklerin zevkine göre tasarlanmıştı. Göğüs dekoltesi olan bir elbise gözüme çarptı. "Saçmalama Nox senin göğüsün bile yok, olmayan bir şeyin dekoltesini nasıl verebilirsin?" Kenardan yırtmaçlı bir etek ve üzerine bir gömlek... Hemen üzerime geçirdim. Eksik olan bir şey vardı: MAKYAJ! Elimden geldiğince bir şeyler becermeye çalıştım. Aynanın karşısına geçtim ve saçımdaki tokayı çıkarıp saçlarımı dağıttım. Resmen aynada bir yabancıya bakıyordum. Topuklu ayakkabı giyindim fakat yürümeyi beceremediğim için giymemle çıkarmam bir oldu. Babetler kurtarıcı şeyler... Evden çıktım. Cadmus'u arayamazdım çünkü büyük ihtimalle annemleydi. Biraz dışarıda oyalanmak için caddeye çıktım. "Lanet olsun!"dedim kendi kendime herkes bana bakıyordu. "Sakin ol Nox, sakin ol kızım. Sadece savaş." Başımı dik tuttum. Hatta yanımdan geçen bir çocuğa göz kırptım. BU BEN MİYİM? Hemen ilk gördüğüm cafeye oturdum. Zamanın geçmesini beklemek ölüm gibiydi. Telefonum çaldı. Numara kayıtlı olmadığı için açma gereği duymadım. Sonra ikinci kez ve üç...

"Alo."

"Alo, merhaba Nox." Ladon'du. Gözlerimi kıstım ve tavana baktım. Onun duymayacağı bir şekilde "Şimdi olmaz, lütfen şimdi değil."diye tekrarlıyordum.

"Tanrım Nox, cama bak. Ne garip hareketler yapıyorsun öyle." Kaçıncı rezil oluşum hesaplamaya çalışıyordum. Ayağa kalkıp yanına gittim. Uzun uzun beni süzdü. Ellerini cebine soktu ve ileri geri sallanmaya başladı. Çok çekiciydi. Tam konuşacakken o başladı:

"Seeeen de-değişmişsin."

"Yoo."dedim. Kocaman bir yalandı, değişmiştim.

"Ahh hadi Nox, yapma işte bu sen değilsin. Neden yaptın?" Bu bir soru muydu tam anlayamadım. Hoşuna gitmesi gerekiyordu. İçinde bulunduğum ruh halimden olacak ki kulağına yükselip:

"Hoşuna gitmedi mi?"diye fısıldadım. Şaşırmış görünüyordu ama gerçek şu ki ben daha çok şaşırmıştım. Sanki içimdeki şeytan doğduğumdan beri pusuya yatmış da şimdi savaşıyormuş gibiydi.

"Nox, sen ne yapıyorsun, şu haline bak. Senin bunlara ihtiyacın yok, zaten çok güzelsin."dedi. Utanmıştım fakat geri dönüşü yoktu. Üstelik şuan en son düşündüğüm şey de buydu. Daha önemli problemlerim vardı.

"Ladon, kusura bakma. Kendimi sana beğendirmek gibi bir derdim yok. Üstelik biriyle buluşacağım, seni görmese iyi olur."

Sinirden ellerini yumruk yapmıştı. Hızlı adımlarla uzaklaştı. Ben napıyordum böyle? Savaşı kaybetmiş gibi hissettim, eve dönecektim. Birden annem aradı.

"Nox neredesin?"

"Şeey, ben ee Dasha evet Dasha'yla buluştum, söylemiştim ya sana bi kaç ayrıntı kalmış, şimdi farkettik. Apar topar çıktım. Sen evde misin?"

"Evet, geç kalma."dedi ve kapadı. Düşüceli annem benim(!)

Süper, her şey istediğim gibi gidiyordu. Hemen Cadmus'u aradım.

"Alo Cadmus."

"Nox, sen misin?"

"Evet, numaranı annemden aldım." Tamamen yalandı sadece utanması için öyle söylemiştim. 

"Şey ben bizim evin oradaki cafedeyim. Düşündüm de, bugün seni satmış gibi oldum, telafi etmek istiyorum."

"Süper olur, on dakika beklesen sorun olmak değil mi."

"Hayır tabii ki, bekliyorum."dedim. Resmen büyük buluşmaydı. Bu buluşmada her şeyi öğrenebilir miydim bilmiyordum fakat Cadmus'la yakın bir ilişki kurmam kesindi. Cadmus kapıdan girdi. Tanrım daha beş dakika bile olmamıştı. 

"Nox, ne güzel yaptın da çağırdın, beni çok mutlu ettin."dedi ve öptü. Kokusu...Bakışı...ve yakışıklılığı...Destanlar yazılırdı. Karşıma oturdu. Bakışları çok keskindi, resmen ona bakarken boğuluyordum. Birden mekanın kapısı sertçe açıldı. Öfkesi gözlerinden okunan Ladon'dan başkası değildi. Hızlı adımlarla yanımıza geldi. Cadmus da birden ayağa kalktı. Ladon gözlerini bana doğru çevirip: "Demek uğruna değiştiğin çocuk bu Nox! Harika, gerçekten harika!" Sonra Cadmus"a döndü: "Peki ya sen üçkağıtçı, kızı kendine aşık etmeye mi çalışıyorsun. Emellerinize ulaşmak için bunu yapmanızı beklemezdim, nasıl bu kadar küçülebilirsiniz? Bu da Nox'un annesiyle aldığınız bir karar mıydı acaba? VAZGEÇİN!"dedi ve koşarak çıktı mekandan. Cadmus korkmuş bir şekilde bana bakıyordu. 

"Ne emeli Cadmus, annemle ne kararı aldınız?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TANRININ KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin