“Matematik dersi…” dedi ve sırıttı. Ellerim titriyordu, görmemesi için ceplerime sakladım.
“Hak veriyorum, uyumak için mükemmel bir ders.” Ne diyeceğimi bilemiyordum. Gözlerinde hayal bile edemeyeceğim bir tehlike vardı. Uzun süre ona baktığımı fark edince kafamı indirdim. Cadmus’ta normal olmayan bir şeyler vardı ve bu her ne ise bilmek istemiyordum. Sessizliğimden rahatsızlık duyacak ki: “Uykunu alamadıysan bu rahatsız sıralarda uyumaya devam edebilirsin ama unutma gideceğimiz bir yer var ve senden sözümü aldım bile.” Dedi ve gülümsedi. Dişlerinin göründüğüne yemin edebilirim. Aklıma birden Ladon’un çantama bıraktığı not geldi. Acaba okul biteli ne kadar olmuştu? Hemen elime telefonumu aldım ve saate baktım. 45 dakika kadar olmuştu. Beni bekleyip, beklemediğine emin değildim ama hala ordaysa yanına gitmem gerekirdi.
“Şey benim ufak bir işim var da 10 dakika sonra arka bahçede buluşabiliriz.”dedim ve cevap vermesine fırsat kalmadan sınıftan çıktım. merdivenleri ikişer ikişer inerken başımın döndüğünü hissettim, aynı rüyamdaki gibi. Okul kapısından çıktığımda Ladon’u banklarda otururken gördüm. Yanına giderken bir çok kızın etrafında oturup onu kestiğini fark ettim. “Bravo Nox yine o iğrenç bakışların altında ezileceksin.”dedim kendi kendime. Ladon geldiğimi görünce gülümsedi. Mahçup olmuştum beni neredeyse 50 dakikadır bekliyordu. “Özür dilerim, derste uyuya kalmışım seni bekletmek istemezdim keşke gitseymişsin.”dedim.
“Geleceğini biliyordum.”dedi.
“Nerden biliyorsun.” Demek istedim ama onun yerine sadece gülümsedim.
“Söylemek istediğin bir şey mi var?”dedim.
“Evet, aslında uzun zamandır söylemek istiyordum fakat alacağım cevaptan korktum. Sen diğer kızlar gibi değilsin Nox, farklısın. Baksana çevrene kızlar sana nasıl da bakıyor. Çok güzelsin.” Dedi.
Kızların bana değil ona baktıklarını söylemek istedim ama aynı kapıya çıktığını fark ettim. Kalbim küt küt atıyordu öyle ki konuşmayı bıraksa duyucaktı.
“Cevabını şimdi vermene gerek yok ben sadece senden çok hoşlandığımı ve eğer çıkarsak çok mutlu olacağımı söylemek istedim.” Dedi.
Evet yine dilimin tutulduğu dakilar içine girmiştim, yine kendime milyontane soruyu sorarken beynime işkence çektiriyordum. Yakışıklı Ladon ve çirkin ben. Konuşmadığı görünce ayağa kalktı.
“Ne zaman cevap vermek istersen o zaman ver.”dedi. Gülümsedi ve eğilerek, çok eğilerek, yanağımdan öptü ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Yanıyordum resmen. Ateş bütün vücudumu sarmış gibiydi. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu tahmin etmeye gerek yoktu, ellerimin titrediğini, ağzımın aralık olduğunu da. Kafamı yerden kaldırmaya cesaret edemedim. Çevremdekilerin delici bakışlarını görmek bile istemiyorum. Hemen hızlı adımlarla okulun içine girdim. Yüzümü yıkamam ve kendime gelmem gerekiyordu. Lavaboya girdiğimde peşimden iki kızın geldiğini de gördüm.
“Bak sen, psikolojik sorunlar yaşayan Nox, ne yaptında Ladon’u tavladın bakalım?”
“Sence Alcina…”dedi yanındaki kıza, “Bence kesinlikle büyü yaptı.”
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bütün gücümü toplayıp “Defolun!”diye bağırdım. Birbirlerine bakıp çıktılar. Yere çömeldim. Gözlerimden yaşlar çok hızlı akıyordu.
Haklıydılar. Her kelimelerinde haklıydılar. Ben iğrenç bir kızdım: Derslerimde başarılı değildim, kendime bakmazdım, psikolojik sorunlarımın olduğu da doğruydu üstelik bırakın Dasha dışında hiç arkadaşım yoktu, beni kimse sevmezdi. Hıçkırarak ağlarken Cadmus aklıma geldi. Bu halde dışarı çıkamazdım. Gözlerimi sildim ve yüzümü yıkamak için suyu açtım. Rahatlamıştım. Aynaya baktım. Derinliklerimde bir güzellik yattığının farkındaydım ama şu ana kadar hiç açığa çıkarma ihtiyacı duymamıştım, istemiyordum da. “Ben halimden memnunum.” dedim kendi kendime. Lavabodan çıktım ve Cadmus’un yanına gittim.
“Yine bir yerlerde sızmandan korktum Nox, nerede kaldın?”dedi. Bu bir soru muydu tam olarak çözemedim.
“Cadmus, biliyorum hoşuna gitmeyecek ama bugün seninle gelemem. Kendimi iyi hissetmiyorum, sanırım evde yatsam daha iyi olucak.”dedim. Şaşırmıştı ve haklıydı da. Gayet normalken 15 dakika yanından ayrılıyorum ve geldiğimde yüzüm kıpkırmızı ve hasta gibi ona bu cümleleri kuruyorum. Daha fazla açıklama isteği duydum içimden ama konuşmaya gücüm yoktu.
“Tamam o zaman, kendini iyi hissettiğinde ayarlarız bir şeyler.”dedi.
Ona minnettardım. Hiç soru sormamıştı. Hoşçakal dedim ve yanından ayrıldım.
Aklıma Ladon’un kurduğu cümleler geliyordu: “Sen çok güzelsin.” “Sen çok farklısın.” “Senden çok hoşlanıyorum.” Bunları doğru kıza söylediğinden emin miydi acaba? Bana, Nox’a?
Bunları düşünmek istemiyordum artık. Bok gibi bir hayatım vardı ve çevremdekiler de zaten iğrenç olan hayatımı daha da iğrençleştirme yemin etmiş gibiydiler, annem de dahil.
Eve geldiğimde annem kapıyı açtı. “Dasha’yla işiniz erken bitti anlaşılan.”dedi. Yüzüne bakmamaya çalışıyordum çünkü ağladığım için gözlerim ve burnum kızarmıştı.
“Evet.”dedim sadece ve koşarak yukarı çıktım. Aslında bu gibi durumlarda yapılacak en güzel şey uyumaktır, bir de bana sorun(!) Uyuduğumda yine o saçma sapan rüyayı görmek istemediğim için uyanık kalmam gerekiyordu. En sonunda Dasha’yı aramaya karar verdim. Sonuçta o benim en yakın arkaşımdı, ona her şeyi anlatmam gerekirdi. Ladon’u, Cadmus’u… Fakat gördüğüm bu saçma rüyayı anlatsam mı karasızdım. Telefonu elime aldığımda ne diyecektim? “Meraba Dasha kızların ilgi odağı olan Ladon benden hoşlandığını söyledi üstelik okula yeni gelen yakışıklı Cadmus’ta benimle buluşmak istiyor.” HARİKA… Dasha’nın bile benim hakkımda neler düşüneceğini kestiremiyordum. Aramaktan vazgeçtim. Derken kapı çaldı tavana baktığım yatağımdan kalkıp merdivenlere yöneldim. İki basamak inmiştim ki annemin kapıyı açtığını duydum.
Geri dönüp yukarı çıkarken annemin “Cadmus, sen nereden çıktın?”dediğini işittim. Şaşırmıştım ve içimden küfür ediyordum. Annemin biricik sevgilisi(!) Daha iyi duymak için bir basamak daha indim. “Artık seni dinlemeyeceğim. Senin için değil Nox için geldim, artık itiraf vakti.” Dedi. Şok olmuştum. Ladon’dan sonra şimdi Cadmus. Neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRININ KIZI
Fantasy"Birden ayağım kenarda duran taşa takıldı ve dengemi kaybettim, düşüyordum. Soğuk hava yüzümü yalıyordu. Bütün kötü düşüncelerden arınmıştım. Hafifliyordum sanki. Suya öyle şiddetli çarptım ki bir an için kafamın gövdemden ayrıldığını hissettim. Su...