İleryen araçta oturmuş yorgunluktan bitkin olan gözlerimle aracın camından dışarıyı izliyordum.Yollar illerledikçe dışarda gezen az kalabalık da yer almak istedim.
Şurda koşturan genç kız olabilirdim yada köşede yavaşça yürümekte olan yaşlı adamda olabilirdim ama ne yazık ki ben 22 yaşını doldurmak üzere olan Rüya Gümüştüm.
Araç kırmızı Işık'ta durduğunda gözlerimi ön koltukta arabayı süren yakın korumam ayni zamanda şöförüm olan Cem'e çevirerek:"Geç kalmayız değil mi?"
Cem gözlerini dikiz aynasından bana çevirerek :"Yok yenge geç kalmayız erken çıktık trafik yok şu anlık ."Kafamı sallayarak onayladım o sıra açık cama yaklaşan küçük erkek çocuğun sesini duydum:"Mendil alır mısınız?"Kirlenmiş olan avucundaki kağıt mendili bana uzatıyordu elindeki mendili alarak yüzümde güllümse yerleştirerek:"Tabikide alırım çocuk."
Bunu dememle kahve rengi gözleri ışıldayarak açıldı beyaz çantamdan küçük kırmızı cüzdanımdan bir miktar bozuk bir metal parayla ve 200 liralık parayı çıkarıp bu onun minik avuçlarına uzattım:"Senden para isterlerse bu bozuk metal paraları ver ama şu kağıt parayı sakla ve kendin için harca olur mu?" Gülen yüzünü iki yana sallayarak:"Çok teşekkür ediyorum mavi gözlü abla ama ben bunu kabul edemem."
Kaşlarımı çatarak:"Aaa ama kabul etmelisin benden sana bir hediye bunu kabul etmezsen çok üzülürüm ." Oda mahçupça gülümseyerek:"Peki üzülmeyin çok teşekkür ediyorum kendinize iyi bakın mavi gözlü abla ."diyip arabanın yanından bana el sallayarak uzaklaştı .
"Bu pezevenkler parmak kadar çocukları çalıştırıp duruyorlar yenge ah hepsinin topuğuna sıkmak vardı." Cem'e boş bir şekilde bakarak:"Hayatın adalet çizgisi işte." Hayatın adalet çizgisi çok farklı işliyordu ve çoğunlukla insanlar kendi adaletini yaratıyordu tıpkı nişanlım Mete Han gibi...
Araba sonunda ilerlemeye başladığında derin bir nefes aldım .
Bu gün günlerden pazar dı ve ben son bir yıldır düzenli olarak pazar günlerimi nişanlımın ailesiyle kahvaltı ederek geçiriyordum.
Geçen hafta bir bahane bularak gitmemiştim ama dün Mete Han bana eğer gelmezsem sorun çıkaracağını söylemişti .
Ondan kaçmama izin vermiyordu.
Onun o iğneliyici sözlerine ve hakaretlerine baş başayken katlanmak kolaydı ama insan içinde bana nefret dolu olan bakışlarına katlanmak o kadar zordu ki...
Araba Şah ailesine ait büyük araziye yaklaştığında girişin önündeki adamlar arabayı durdurup her zamanki gibi kontrol ettiler.
Adını bilmediğim ama simasını bildiğim adam arabaya yaklaşarak:"Günaydın yenge."
"Günaydın ." Başta bana yenge die hitap etmelerinden hoşlanmıyordum ama buna zamanla alışmıştım çünkü Mete Han bu konuda da taviz vermiyordu .
Araba arazinin içerisine girerek Süleyman beyin evlerinin önünde durduğunda bu gün kahvaltının burda olacağını anlamıştım .
Cem inerek arabanın kapısını bana açtığında :"Teşekkür ederim." Kafasını sallayarak uzaklaştı . Arabadan indiğimde ellerini siyah kotunun cebine koyarak bana bakan onunla göz göze geldik.
Mavi gözlerimi onun acı kahve rengi gözlerine çevirdiğimde bir kaç saniye duraksadım. Her ne kadar benden nefret etsede nefretlede baksada o ,ben ona karşı onun hissettiği gibi bir türlü hissedemiyordum.
Ona yaklaşarak :"Günaydın."Dedim cevap vermeden bana baktı gözleriyle suretimi süzerek:"Gün benim için aymayı bırakalı çok oldu."
Yutkundum ama yutkunurken boğazımda oluşan o yumruyu yine hissettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/288599431-288-k115256.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
ChickLit"Neden geldin?" "Seni götürmeye geldim." "Hani beni özgür bırakmıştın ?" "Seni hiç özgür bırakmadım unuttun mu seni sadece serbest bıraktığımı söylemiştim." "Lütfen Mete Han yapma gelemem seninle çünkü daha hissizleşmedim bu kez dayanamam..." "Daha...