2.bölüm

2.2K 102 16
                                    

Sabah uyandığımda hızla yataktan kalkıp duşa girdim. Sıcak bir duşun ardından üstümü giyinip mutfağa indim. Babam herzaman ki gibi kahvaltıyı hazırlamıştı. Mutlulukla masaya yaklaşırken babam beni gülerek durdurdu.

"Abi' ni kaldırman gerek Soul" dedi. Ne kadar kahvaltı gecikecek olsada Alex' i uykusundan mahrum bırakma fikri daha cazipti. Koşar adımlarla yukarıya çıktım ve odasına daldım. Ölü gibi uyuyordu. Bir süre onu nasıl uyandıracağımı düşündükten sonra şeytani bir sırıtışla  koşarak mutfağa indim. Bir sürahi ye buz ve su doldurup dikkatli ama hızlı adımlarla geri odaya çıktım. Suyu döktükten sonra kaçabilmek için kapıyı açık bıraktım ve Alex' e yaklaşmaya başladım. Fazla düşünmeden suyu üstüne döktüm ve hızla aşağıya inip bahçeye çıktım. Babamın kahkahalarını ve Alex' in ismimi haykırışını sırıtarak dinledim. Bir süre ormanda yürüdükten sonra Alex' in sakinleştiğini umarak evin yolunu tuttum. Ama bir anda jade' i görme isteğiyle dolup taşmış kendimi onun evinin önünde bulmuştum. Ağaçların arkasına gizlenip bir süre evi izledim. Aradan dakikalar geçse de evde bir hareketlilik yoktu. Telefonumdan saate baktığımda kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı. Tam 3 saattir buradaydım. Ayağa kalkmam ile vücuduma işleyen soğuk suyu hissetmiştim. Arkamı döndüğümde Alex bana bakarak sırıtıyordu.

"Keşke bu kadar kolay bulunmasaydın  kardeşim. Ödeştik."  Dedi ve sürahi de kalan son suyu yüzümü döktü. Sinirle üstüne atladığımda ikimizde çamurun içine düşmüş buna rağmen boğuşmaya devam etmiştik. Bizi durduran ise ensemizden tutup bizi ayağa kaldıran babamdı. Benim tekrar Alex'e hamle yapmamla kaşlarını 'demek öyle' der gibi kaldırdı ve kulaklarımızdan tutup biz ağaçların arkasından çıkardı. Jade' in evinin önünden geçerken onun sesini duydum. Ona baktığımda gülüyordu. Onu görmüş olmanın etkisiyle kocaman gülümseyip ona el salladım ama bu onu daha çok güldürdü. Sonradan ne halde olduğum aklıma geldi ve babamın elini tutup yalvarmaya başladım.

"Baba jade bana bakıyor. Tüm karizmam gidecek lütfen beni bırak" dedim biraz da endişeyle.  Babam jade' in olduğu tarafa bir bakış atıp gülümsedi ve birkaç saniye sonra beni bıraktı ona minnetle gülümsedim ve gitmeden önce Alex' e dil çıkarmayı unutmadım. Babam arkamdan bana sesleniyordu.

"Bunun telafisi olacak Soul" dedi. Babam dediğini yapardı ve ne kadar ceza verecek olsa da şuan jade' i görme isteğim onu kat kat geçiyordu. Jade' in yanına vardığımda bana gülümsedi ve merhaba dedi. Bende aynı sıcaklıkla karşılık verdim.

"Merhaba. Nasılsın?"

"İyiyim sen?" Sorusuna cevap veremedim çünkü dikkatimi elindeki valize vermiştim. Kalbim onun gidecek olma ihtimali ile sıkışırken kendimi böyle bişey olmadığına dair ikna etmeye çalışıyordum.

"Bir yere mi gidiyorsun?" Dedim gülümsemem yavaşça sönerken. Başını salladı ve açıklamaya koyuldu.

"Evet birkaç haftalığına" dedi.

"Nereye gidiyorsun?" Sorumla gözlerini kısıp bana baktı.

"Bu seni neden ilgilendiriyor Marilyn?"

"Sadece merak" dedim gözlerine bakarken. Mavi gözleri bir okyanusu andırıyordu. Ardından bukle bukle siyah saçlarına kaydı bakışlarım. Saçlarına dokunmak istiyordum. Kokusu ciğerlerime doluyordu ama yinede onu koklamak istiyordum.

"Jade hadi gidiyoruz!" Duyduğum sesle kendime geldim ve sesin sahibine baktım. Jade' in babası olduğunu tahmin ettiğim adam elindeki valizle arabanın yanında duruyor ve kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Jade babasına kısa bir bakış atıp bana döndü ve gülümsedi.

"Artık gitmem gerekiyor Soul. Görüşürüz" dedi ve beklentiyle bana baktı. Gidecek olması beni üzmüştü yinede gülümsemeye çalışıp cevap verdim.

SENDE KALAN PARÇAM -MÜHÜR- *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin