Yine kütüphanede onu izliyordum. Cam kenarındaki masaya oturmuş kitap okuyordu. Kitaba odaklandığı için kaşları çatılmış, dudakları düz bir çizgi hâline gelmişti. Aniden kafasını kaldırmasıyla heyecanlanıp raftaki kitapları düşürdüm. Beni görmediğini umarak kütüphaneden çıkmak üzereydim ki bana seslendi.
"Hey! Soul gelsene" derin bir nefes alıp gülümseyerek arkamı döndüm ve hızlı adımlarla masaya gidip karşısındaki sandalyeye oturdum.
"Nasılsın? Alex ile nasıl gidiyor?" Benden çok Alex' i umursaması öfkelenmeme sebep olmuştu. Öfkeli gözlerle ona baktım ve sesimi düz tutmaya çalışarak cevap verdim.
" iyi. Sen?"
"Bende iyiyim" dedi ve başını sallayıp önüne döndü ve kitabını okumaya devam etti. Bu fırsattan yararlanıp onu izlemeye başladım. Sessiz geçen birkaç dakika sonra telefonunun çalmasıyla dikkatimi arayan kişiye verdim "Alex". Ne konuşacaklarını merak ederek konuşmalarına kulak kesildim.
"Efendim Alex"
"..."
"Tamam hemen geliyorum" dedi ve toparlanmaya başladı. Alex aradığında yüzünün aydınlandığını görmek bugünkü öfke sınırını aşmama yetmişti. Soru soran gözlerle ona baktığımda sonunda aklına gelmişim gibi özür diler gözlerle bana baktı ve açıklamaya çalıştı.
"Üzgünüm gitmem gerekiyor" dedi ve toparlanmaya devam etti. Ayağa kalkıp bir süre durdum.
"İstersen seni bırakabilirim?" Teklifimle ilgilenmeyip çantasını omzuna taktı. Kırgınlıkla bişey söylemeden hızla kütüphaneden çıktım. Ormana doğru ilerlemek üzereydim ki bana seslenilmesiyle arkamı döndüm. Elbette sımsıkı sarılmış bir Kate ve Alex görmeyi beklemiyordum. Sakinleşmeye çalışıp bana el sallayan Alex' i umursamadan önüme döndüm ve birine çarptım.yere baktığımda elindeki kitaplarla yere düşmüş kızı gördüm. Ona yardım etmek için elimi uzattığımda göz göze geldik. Afallamıştım.
"Bu böyle olmamalıydı" dedim kısık sesimle. Kız bana bakarken ben sadece içimdeki bu anlamsız heyecanı düşünüyordum. Bu böyle olmamalıydı dedim tekrar içimden bu böyle olmamalıydı... O halde ne kadar durdum bilmiyordum ama omzuna değen elle kendime gelmiş ve etrafa bakmayı akıl edebilmiştim. Kız çoktan gitmişti. Kızın düştüğü yere baktığımda bir kitap gördüm. Eğilip kitabı aldım ve incelemeye başladım ya da ona dair birşey bulmayı umdum. Bu bir şiir kitabıydı. Dikkatimi kitaptan ayıran ise Abim Alex olmuştu.
"Soul ne oldu?" Demişti endişeyle. Afallamış ifademi kaybetmeden cevap verdim.
"Mühürlendim" Alex başta şaşırsada sonradan gülmeye başlamıştı. Şuan onu umursayacak gücüm yoktu. Yavaş adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Eve girdiğimde direk odama çıktım çünkü yolda yağmura tutulmuş ve yinede yavaşça yürümeye devam etmiştim. Hemen üstümü değiştirip mutfağa indim. Babam elindeki telefonu indirmiş ve soru dolu bakışlarıyla bana bakıyordu. Alex' in ona herşeyi anlattığını anlayıp açıklamaya başladım."Demek Alex söyledi..." Babama herşeyi anlattıktan sonra susup tepkisini ölçmeye çalıştım. Gözlerinin dolmasına anlam veremezken babam buruk bir gülümsemeyle anlatmaya başladı.
"Biliyor musun Soul? Bende annene benzer bir durumda mühürlenmiştim. " Dedi ve arkasını döndü. Annem 4 yıl önce ölmüştü. Onu ben bulmuştum. Hala nasıl göründüğünü çok net hatırlıyordum. Bir sekoya ağacının altında uzanıyordu cansız bedeni. Mutfaktan çıkmak üzereyken babamın tekrar konuşmasıyla durdum.
"Ne olursa olsun Soul. Ne olursa olsun sakın onu bırakma." Dedi. Başımı sallayıp gülümseyerek cevap verdim.
"Onu bırakmayacağımı benden iyi biliyorsun baba" dedim ve mutfaktan çıkıp ceketimi aldım ve kendimi dışarıya attım. Bir süre sadece yürüdüm. Ormanda, sahilde onu görmek umuduyla saatlerdir yürüyordum. İçimdeki alışılmadık duygu onu görmedikçe öfkelenmeme neden oluyordu. Onu görmeye olan umudum tükenmiş ve evin yolunu tutmuştum. Sekoya ağaçlarının olduğu bölgeden geçerken işittiğim sesle duraksadım ve sese kulak kabarttım.
"Off nerede bu kitap!" Diyordu ses. Merakla ona doğru ilerledim. Arkası bana dönük bir kız çantasını kurcalıyordu. Yüzünü göremesem de kalbimin değişen ritmi ile onu tanımışım. Elimi kararsızlıkla uzatıp omzuna dokundum. Bu onu korkutmuş olmalı ki aniden arkasını dönüp yüzüme yumruk atmıştı. Canım biraz yansada bu beni gülümsetmişti. Elini tutmuştu. Acıdığına emindim. Şaşkınca bana bakıp konuşmaya başladı.
"Sen.. sen neden gülüyorsun?" Dedi. Ona cevap vermedim. Nerede olduğumuz aklıma gelince kaşlarımı çatıp aklımdaki soruyu sordum.
"Neden bu saate buradasın?"
"Çünkü.. bir dakika sanane yabancı adam" dedi sesine yansıyan öfkeyle. Gülümsedim ve elimi ona uzatım. Elime anlamsız bakışlar atıp soru dolu gözlerini gözlerime çevirdi.ah o gözler.. bir ömür bakabilirdim onlara.. herneyse konumuz bu değil
"Merhaba ben Soul" dedim.
"Bende jade ama yemezler" dedi sırıtarak. Ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. Bir süre sessizce durduk.
"Seni evine kadar bırakayım. Saat çok geç oldu." Sessizliği bölmeme sevinmiş gibi bana baktı ve kararsızca başını salladı.
"Hiç zahmet et..." Cümlesini hızla bölüp konuştum.
"Hiç önemli değil" dedim ve kısık sesimle ekledim.
"Bir zevk benim için"
"Birşey mi dedin?"
"Hayır sadece sinek" dedim elimi sinek kovarmış gibi yapıp. Güldü ve önden ilerlemeye başladı. Evine yürüyene kadar yaptığım tek şey ona fark ettirmeden onu izlemekti. Evinin önüne geldiğimizde benim evime ne kadar yakın olduğunu fark ettim. Bu sevinmeme neden olmuştu. Bu sayede beni bir sapık sanmayacaktı. Evin önünde dikilirken kararsızca ona baktım. Bana gülümsedi.
"Görüşürüz Soul" dedi ve bana cevap verme fırsatı vermeden evine girdi. Arkamı dönüp evimin yolunu tuttum. Bugün olanları düşündüğümde salak gibi gülümsüyordum.
...
Evet ilk bölümü nasıl buldunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDE KALAN PARÇAM -MÜHÜR- *TAMAMLANDI*
Werewolf⚠️ BEĞENMEME İHTİMALİNİZ ÇOK YÜKSEK ⚠️ Adam aşık olduğu o gözler için kendini feda edecek... ⚠️FANTASTİK - KURT KURGUDUR⚠️ Soul MARİLYN KİTABIN ŞARKISI: LUCİA - SİLENCE ..... ! BÖLÜMLER KISADIR ! "Seni özledim" bende onu öz...