1. NO:340

200 15 25
                                    

   Hayat hep bir bekleyişti. Önemli olan o bekleyişin sonucuydu.

   İyi veya kötü..

Önümdeki limonata bardağı üzerinde duran ellerim titriyor ve yerimde huzursuzlukla kıpırdıyordum. Bunun sebebi yaptırdığım test ve sonucu deli gibi merak edip hala cevap alamamış olmamdı.

   "Bal, neyin var senin böyle? Solgun görünüyorsun." diyen arkadaşıma çevirdim bakışlarımı.Gülümseyerek limonatamdan bir yudum aldım."Bir şeyim yok, ama sanırım biraz yorgunum."

 Ela gereğinden fazla endişeli bir insandı bu yüzden peşimi kolay kolay bırakmayacağını biliyordum."Neden ki? Kafe'de işler ağır gelmeye mi başladı? Eh be kızım ben sana dedim bir kişi daha alalım işe diye neden kendini bu kadar yoruyorsun ki?" Söyledikleri karşısında gülümsedim."Aslında belki bir kişiyi daha almalıyım işe, kendimi geçtim diğer garsonlar da çok yoruluyor. Onlar için bile olsa bir kişi daha şart."

   "Heh şöyle. Ben hemen bir ilan astırırım sen merak etme."Bakışlarını eline aldığı telefona çevirirken ben de limonatama bakmaya devam ettim."Ay yok senin bir şeyin var."Göz devirip kahkaha attım."Neyim olabilir Ela?" dedim bozuntuya vermeden."Bilmiyorum ama günlerdir doğru düzgün bir şey yememenden ve şu önünde normalde aşk ile içtiğin limonataya şimdi sadece bakmandan gayet iyi bir şekilde anlıyorum."

  Beni bu kadar iyi tanıması ve davranışlarımı tuhaf karşılaması konusunda alt dudağımı sarkıttım ve göz devirdim."Ya aslında ben birkaç test yaptırdım."Kaşlarını çattı. "Ne testi?"Telefonumun çalmasıyla sarı çantamdan çıkararak elime aldım. "Kim arıyor?" dediği sırada ekrandaki numarada takılı kaldı bakışlarım.

   "Kızım açsana!" diye yüksek sesle söylediğinde silkelenerek ayağa kalktım ve Ela'nın söylediklerini umursamayarak kafenin diğer ucuna gittim.Telefonu kapanmadan açıp kulağıma koydum. "İyi günler. Balım Aysu ile mi görüşüyorum?"Hızla başımı salladım ve cevap verdim.

   "Evet benim buyurun."

  "Balım Hanım yaptırdığınız testlerin sonucu çıktı öğleden sonra gelip alabilirsiniz." 

 "Ha bu arada, geldiğinizde doktor Ethem Bey'in yanına uğramayı unutmayın. İyi günler."

 "İyi günler" diyerek telefonu kapattığımda derin nefes alarak arkamı döndüm. Boncuk boncuk ter dökmeme ramak kalmıştı."Kim aradı? Ne oldu? Sen benden bir şey saklıyorsun! Ay valla bir şey saklıyorsun!"

  "Kızım bağırmasana herkes bize bakıyor!" diyerek bu sefer ben sesimi yükselttiğimde etrafına baktı ve kolumu tutup çekti.Telefonumun ekranından saate baktığımda 11.30 olduğunu gördüm.Gözlerimi pörtleterek ayağa kalktım. "Ela ben sana her şeyi anlatacağım hiç merak etme. Sadece şuan acelem var ve gitmeliyim." yanağına hızlı bir öpücük kondurup çantamı alarak kapıya doğru koştum. 

   "Bal! Ya ne oluyor!" diyerek söylenmeye devam ediyordu."Burası sana emanet." dememle kapıdan çıkmam bir oldu.Hızla caddenin sağ tarafına doğru koşmaya başladım. Hastane nereden baksan bir saatti ve ben taksiye binmeden asla yetişemezdim.Biraz daha koştuktan sonra nefesimin kesilmesi ile durdum. Sanki cadde etrafımda dönüyordu, ya da benim başım dönüyordu... bilemiyorum.

   Elimi başımın iki yanına koyarak yere çöktüm.Nefes alamıyorum, kalbim çok hızlı atıyor ve vücudum kitlenmişçesine hareket etmiyor.Neler oluyor? Gözlerimi açmaya çalışıyor, etraftaki sesleri duymamak için çaba gösteriyordum, ama bu imkansız gibiydi.Yaklaşık bir dakika boyunca aynı pozisyonda belki ağrım geçer diye bekledim.Gözlerim görmüyor kulaklarım duymuyordu. 

     Başım... bu ağrının tanımı yoktu.Birinin omzuma dokunmasıyla yavaşça gözlerimi açtım, kollarımı başımdan çektim ve kafamı kaldırdım.Yaşlı bir amca "İyi misin kızım?" dedi. Çevreye baktığımda birden fazla kişinin etrafımda toplandığını gördüm.Yavaşça yere atmış olduğum çantayı elime aldım ve biraz zor da olsa ayağa kalktım.Gülümsemeye çalışarak "İyiyim teşekkür ederim." dedim."Aman dikkatli bak kendine kızım." gülümsedim kendimi az da olsa daha iyi hissediyordum. 

Kanser ve BalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin