Kendimi balkonda güneşin doğuşunu izlerken bulmuştum. Ateşin ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Evet ona karşı bir şeyler hissediyordum ama bu beni kırıp dökmesi anlamına gelmiyordu. Elimdeki sigarayı söndürdüm ve duşa girdim. Hızlıca saçlarımı kurutup düzleştirdim. Altıma bol İspanyol paçalı yırtık pantolonumu, üstüne siyah crop ve onun üstüne bol bir ceket giydim. Mutfağa gidip bir kahve hazırladım. Telefonumu elime aldım ve saate baktım 07:58 'di. Kahvemi içerken kendime bir ekmek arası hazırladım. Bir yandan makyaj yapıyor bir yandan da yemek yiyordum. Gülümsedim ve bugün kimse beni üzemeyecekti. Makyajımı yapıp evden çıktım. Kulaklığımı takıp yürümeye başladım. Okula geldiğimde Afrayı bulmak için kantine bir göz attım ve orda değildi. Sınıfa yöneldim. Geldiğimde Kaan ve Afrayı gördüm.
- Günayyydıın
- Sizede Günaydın Elya hanım.
- Günaydınn kuzum. Çok mutlusun bakıyorum.
- Aslında her gün böyle olmam lazım. Bundan sonra kimsenin beni üzmesine izin vermeyeceğim. Sonuçta hayata bir kere geliyoruz ve değmiyor.
- Yürü be
- Harbiden doğru söylüyorsun. Hatta şöyle yapalım akşam bize yemeğe gelin. Annem de hem seni hemde Kaanı görmek istiyordu.
- Olur ben gelirim
- Bana da uygun o zaman.
- Ooooo nereye gidiyorsunuz bensiz?
- Günaydın kardeşim Afra yemeğe gelir misiniz dedi de onu konuşuyorduk.
- Günaydın günaydın ve benim bundan haberim yok. Kalbim kırıldı.
- Valla ateş sen olmadığın için sana soramadım gelmek istersen sende gel.
- Valla hiç hayır demem.
- Tamam o zaman akşam saat ve konum atarım.
Kafamı cama doğru çevirmiştim. Annemi o kadar çok özlemiştim ki. Onun sesi, kokusu, heyecanı... Elimin tersiyle akan gözyaşımı sildim. Ders başlamıştı. Ders boyunca gözümü tahtadan ayırmadım. Yeni kız bugün Ateşle hiç ilgilenmemişti. Zil çaldı ve sınıftan çıktım. Elimi yüzümü yıkamak için tuvalette gittim. Saçımı düzeltirken kapının açılmasıyla gözlerimi kapıya doğru çevirdim.
- Selammm
- Selam
- Neden sınıfta bana öldürecek gibi bakıyorsun?
- Ben herkese öyle bakıyorum senlik bişey yok
- Ama Ateşe hiç öyle bakmıyorsun.
Nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum.
- Ne demeye çalışıyorsun?
- Ateş diyorum, üzer seni.
Hızlıca kapıyı doğru ilerledim. Sınıfa doğru yürümeye başladım. Ateşle göz göze geldiğimizde sıramda oturduğunu fark ettim.
- Kalkar mısın?
- Kalkmak istemiyorum.
- Benim sıram ama
- Belki seni izlemek istiyorum olamaz mı?
- Olamaz
Ders zili çalmıştı ve cam kenarına geçtim. Yarenle göz göze geldik ve küçümseyici bir şekilde bana bakıyordu. Ateşle aralarında ne olduğunu merak ediyordum. Ateşe döndüm.
- Beni izlemene bir şartla izin veririm.
- Evet seni dinliyorum.
- Yarenle aranda ne var?
Bakışlarını başka yere çevirdi. Elini sıkıyordu ve derin nefes aldı. Elini tuttum.
- Yapma lütfen. Canını yakma.
- Sorun değil. Senin suçun yok.
- Çocuklar noluyor orda?
- Pardon hocam.
Tahtayı izlemeye başladım. Onu üzmüştüm, aralarında ne geçmiş olabilirdi? Ders boyunca ateşi izledim. Sadece deftere bakıyordu. Sonunda ders bitmişti ve çantamı toplamaya başladım.
- Şey iyi misin?
- Evet evet iyiyim. Hadi çıkalım.
- Ateş kardeşim beraber geçeriz demi
- Kaan sen ne üşengeç adamsın ya
- Ne var ya size gelirken bile otobüslerde mi sürüneyim.
- Beraber gideriz hadi.
- Noldu buna ya morali düşük.
- Benim sayemde oldu.
- Noldu kuzu
- Şu yarenle aralarında ne olduğunu sordum
- Oo derin mevzu
- Neden ki
- İlk o anlatmalı biz değil.
- Peki madem hadi gidelim.
Afrayla arka koltuğa geçtik. Müziğin sesini son ses açtık ve söyleme başladık.Kuralı yok, kuralı yok
Hayat senin gibi delisi yok.Yaşıyorum gelişine takılıyorum kafama göre
Kafama göre, kafama göreKarışmasınlar, dokunmasınlar
Ben böyle keyfime bakıyorum.Bozuk düzen öylesine takılıyorum kafama göre
Kafama göre, kafama göre- Burası demi?
- Evet evet burası
- Biz bi ateşle bir yere gidip geliyoruz, siz geçin.
- TamamdırArabadan indik ve Kaanla Ateş devam ettiler. Evleri dışarıdan çok tatlı gözüküyordu. Bahçeli bir evdi, rengi koyu mavi, büyük camları vardı. Kapıyı çaldık ve içeriden yemek kokusu geliyordu.
- Hoş geldinizz
- Hoş bulduk anneciim. Tanıştırayım bu Elya, Elya buda annem Yeşim.
- Çok memnun oldum.
- Bende çok memnun oldum kızım. Afra sana hiç yakıştıramadım böyle fıstık gibi arkadaşın var ben demesem hiç oralı bile olmuyorsun.
Gülümsedim ve içeri geçtik. Evin içide dışı gibi ferah ve güzeldi. Salona geçtik ve mavi tonları içeriyi çok güzel gösteriyordu. En köşede büyük bir piyano vardı, duvarlardaki tablolar çok hoştu. Büyük yemek masasına göz gezdirdim. Masa çok güzel hazırlanmıştı.
- Elyaaa hadi gel buradayız
Sese doğru ilerledim, kapıdan girdiğimde büyük dolaplar, camlar, uzun bir tezgah vardı. Neredeyse her yerde çiçek vardı ve çok hoştu. Afra elime bi kaç şey vermişti. Onları masaya bıraktım, zilin çaldığını duydum ve kapıya doğru yöneldim. Kaanın elinde tatlı, ateşin elinde ise 2 tane çiçek vardı. Biri papatya diğeri ise beyaz güldü. Papatyayı yeşim teyzeye uzattı, bana doğru döndü ve beyaz gülü gülümseyerek bana verdi.
Şaşırmıştım bi yandan da mutlu olmuştum.- Ee afraya vermedin.
- Onun çiçeğe alerjisi var.
- Evet maalesef
Kaan ve afraya gülümsedim. Masaya bi kaç birşey ekleyip. Oturduk. Herşey çok güzeldi.- Kaan sen nasılsın oğlum.
- İyiyim yeşim teyze sen nasılsın.
- Çok şükür iyiyim bende. Ateş sen nasılsın yavrum.
- İyiyim aynı yeşim teyze.
- Senin gönül işleri nasıl gidiyor. En son biri vardı, çok üzüyordu seni.Ateşe doğru baktım ve göz bebeklerim büyümüştü. Gözlerini kaçırıyordu, uzun bi sessizlik oldu. Afra annesini dürtmüştü. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
- Ben öyle birini hatırlayamadım ya.
- Küçüklüğünden beri aynı şeyi yapıyorsun oğlum. Silip atıyorsun.
- Annecim bi benimle gelir misin?Afrayla yeşim teyze mutfağa ilerlediler. Gözlerim ateşin gözlerindeydi ama o sadece yemeğiyle oynuyordu. Kaanla göz göze geldik, göz kırpıp yemeye devam etti. Bende buruk bi gülümsemeyle suyumdan bir yudum aldım. Afrayla yeşim teyze geldiklerinde sohbetimize devam etmiştik. Masayı kaldırdık ve çay, tatlı servis ettik. Herşey güzel ilerliyordu. Saatin geç olduğunu fark ettik. Kaan bi köşede uyumuştu benimde gözlerim kapanmaya başlamıştı. Uykuya yenik düşüp gözlerimi kapatmıştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONLY YOU
Teen FictionElya: Hani insanlar bir derdi olunca veya birini özleyince gökyüzüne bakar ya ben de senin gözlerine bakıp onların hepsini unutuyorum. Ben sana aşığım. Neden anlamak istemiyorsun. O sadece kapıyı açıp çekip gitti. Sadece gitti. Elya:KAÇMA BENDEN ATE...