3

1K 84 32
                                    

lisa, arabasından evin mutfağını izliyorken, odağını telefonun titremesi bozdu. bir yeni mesajı vardı.

babam: neredesin? yine toplantıyı ekerek ne yaptığını sanıyorsun?

lisa babasının mesajı karşısında gözlerini devirdi ve jennie'nin rose ile yemek yemesini izlemeyi bırakarak ofise doğru yola koyuldu.

rose. jennie'nin oda arkadaşıydı. veya sevgilisiydi? ya da kardeşi? henüz bilmiyordu. sosyal medyada ona dair pek bir şey bulamamıştı lisa, aktif olarak kullandığı bir yer yoktu, sadece hesabını açmış ve bırakmıştı, kendisi hakkında hiçbir bilgi vermeden. fakat jennie ile pek benzemiyorlardı, bu yüzden kardeşi veya bir akrabası olduğunu düşünmüyordu. gece eve genellikle geç geliyordu, ama jennie ile hiç fiziksel temasları yok gibiydi. bu yüzden sevgilisi olduğunu da düşünmüyordu. oda arkadaşı olduğunu düşünüyor, öyle umuyordu.

lisa, birkaç gün önce hakkında çok az şey bildiği için rose'u da takip etmişti. aşık olduğu kadının aynı evde yaşadığı kişi hakkında olabildiğince çok şey öğrenmesi lazımdı, ve rose'u takip ettiğinde, belki de olabilecek en kötü şeylerden birisi olduğunu gördü.

rose, polisti.

bu eve zaman zaman geç gelmesini açıklardı elbette.

şimdiyse onları mutluca yemek yerken izlerken, içinde rose'a karşı duyduğu öfke kabardı. rose'un yerinde o olmalıydı, jennie ile o gülerek yemek yemeliydi, jennie ile aynı evde o yaşamalıydı.

derin bir nefes vererek sakinleşti, zamanla, diye düşündü. zamanla istediklerimi elde edeceğim.

şimdi yüzleşmesi gereken başka bir sorun vardı: jennie'yi izlemek için geç kaldığı toplantısı.

ofisinin önünde durdu, arabasını park etti ve içeri girdi.

fakat toplantı çoktan bitmişti. onu bekleyen sinirli babasını gördü ve gözlerini devirerek yanına gitti.

"lisa manoban. ne yaptığını sanıyorsun, neredeydin, açıklar mısın lütfen?"

"hayır. açıklamak zorunda değilim. nutuk çekmen bittiyse gidiyorum?"

babası sinirle güldü. "sen kendini ne zannediyorsun küçük hanım? ben böyle sorumsuz bir kız yetiştirdiğimi hatırlamıyorum. bu şımarıklığın ne tam olarak? senin olduğun konumda olmak için her şeyini verecek insanlar var ve senin yaptığına bir bak. kaç haftadır aklın bir karış havada. kendine gel."

lisa babasının sözleri üzerine kahkaha attı. "öncelikle, beni sen yetiştirmedin, annem yetiştirdi. sonrasında, benim yaptığım şımarıklık değil. işim vardı. büyütmenin anlamı yok. ve son olarak, bana böyle çıkışamazsın. burası benim. annem bana bıraktı. sen değil, beni büyüten kadın. dolayısıyla, bu dört duvarın sınırları içerisinde senin üstünüm, patronunum. burası benim paramla dönüyor, cebindeki para benim param. o yüzden, kimseye hesap vermek zorunda değilim babacığım. benim ofisimde bana kafa tutamazsın."

babası, bu çıkış üzerine şok olmuştu. "saygısız," dedi ve sinirle yanından ayrıldı.

lisa, babasının arkasından bakmadı bile. ofisine girdi, bilgisayarını açtı ve jennie yeni bir şeyler paylaşmış mı diye sosyal medya hesaplarını kontrol etti.

jennierubyjane:

muhteşem bir oda arkadaşıyla film gecesi diyorum.

jennie'nin paylaşımını gören lisa, biraz da olsa rahatladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jennie'nin paylaşımını gören lisa, biraz da olsa rahatladı. rose, jennie'nin oda arkadaşıydı. sadece. oda. arkadaşı.

bu bilgi içinde rose'a karşı biriken öfke ve kıskançlığı çok az dindirmeye yetmişti. çok az.

obsessed || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin