19

407 42 37
                                    

uzun zaman sonra yeni bölüm, keyifli okumalar dilerim :) yeni chaelisa ficime profilimden ulaşabilirsiniz, buraya tekrar aktif bölüm atmaya döndüğümü ve finale beş bölüm kadar kaldığını söylemek isterim bu arada!!

*


hastane merdivenlerini tzuyu'nun mesajından sonra o kadar hızlı çıktılar ki, kata ulaştıklarında ikisi de derin nefesler alıp veriyorlardı.

konuşabilecek kadar nefes toplayabildiğinde jennie sordu, "ne oldu?" zorlukla yutkundu.

"durumu iyi. bir iki saate kadar rosé'yi görebileceğiz bile!" tzuyu'nun gözlerindeki mutluluk ışıltısını görebiliyorlardı.

"ciddi misin?" jennie bir anda tüm enerjisini toplamış, tüm yüzünü kaplayan gülümsemesiyle sormuştu.

"evet! ben demiştim jen! bak!" iki genç kız sevinçle rosé'nin durumunun iyileşmesini kutluyorlardı. arkadan bunu izleyen lisa'ysa yalandan da olsa gülümsüyor, sinirini bastırmak için dilini ısırıyordu.

o jisoo denen kadına güven olmayacağını biliyordum. bir işi de tam yapsa.

jennie, adeta gözlerinin içi gülümser bir şekilde lisa'ya döndü. "lisa! duydun mu? rosé iyi!"

"evet! çok şükür, bunun üstesinden geleceğini biliyordum onun bak boşuna o kadar endişelendin." bu kadar iyi rol yapması karşısında lisa da şaşırmıştı.

bunun üstüne jennie sevinçle lisa'ya sarıldı. "teşekkür ederim, yanımda olduğun için."

bunu beklemeyen lisa birkaç saniye tepkisiz kaldı, şaşkınlık içindeydi. sonunda kendini toparladı ve jennie'nin sarılışına karşılık verdi. "saçmalama, bunda teşekkür edecek bir şey yok."

jennie lisa'dan ayrıldığında lisa'nın telefonu çalmaya başladı. anı bozan kişiye içinden küfürler eden lisa, telefona baktı. babası arıyordu. lisa çağrıyı reddetti. o adamın telefonlarını normal bir zamanda bile açmıyordu, şimdi asla açmazdı. burada değilken bile hayatımı mahvedebiliyor.

"aslında artık rosé iyi durumda. sen de kaç saattir burada benimle yoruluyorsun, artık beklemene gerek yok. meşgul olan birisi olduğunu biliyorum, o yüzden..." jennie konuşuyorken lisa sözünü kesti.

"hayır jen, sorun yok. yorulmadım da, gitmeyeceğim. işim bekleyebilir."

"hayır, cidden lisa. eve git, uyu ve dinlen, lütfen. haberleşiriz yarın. rosé iyleşince bizde güzel bir yemek yeriz hatta, o da seninle tanışmış olur!" jennie heyecanlanmıştı.

lisa güldü. "pekala o zaman. mutlaka haber ver ama."

-

hastaneden çıktığında yüzüne vuran buz gibi hava bile lisa'nın içindeki sinirin ateşini dindiremiyordu. arabasına bindi, hızla sürdü. nereye sürdüğünü bile bilmiyordu, sonunda bir nebze de olsa daha sakin bir hale geldiğinde arabasından indi, rastgele bir ara sokağa çekmişti. titreyen elleriyle telefonunu çıkarttı, rehberine bulduğu jisoo'yu aradı.

gerginlikten ileri, geri yürüyordu. telefonun her çalma sesi kalbini daha da hızlı bir şekilde attırıyordu. "aç artık," diye mırılandı kendi kendine ve sonunda telefonun açılma sesi geldi.

"anlaşmamız vardı," dedi lisa. sesini olabildğince sakin tutmaya çalışıyordu.

"ne?"

"rose hayatta, jisoo."

"evet, lisa. daha yeni konuştuk bunu. yaralanmasına da tamamdın, sonraki sefere diye düşünmüştün, ne oldu bir anda?" jisoo'nun sesi şaşkındı. 

obsessed || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin