"Kibar kibar kesmelisin!""Konsantrasyonumu bozmasana! Şu anda Sümsüküs'ün karın kısmına geldim."
"Iyyy!" Deyip bakışlarımı bu rahatsız edici görüntüden kaçırdım. Sirius'a yakından bakmak yeterince kabus materyali değilmiş gibi, bir de hiddetle lacewing sineği keserken bakmak zorundaydım.
"Kötü bir benzetme diyemezsin." Diye yorum yaptı James.
İksir dersindeydik, dünyanın en şanssız insanı olduğum için Sirius Black'le eşleşmiştim ama işin en tatsız kısmı bu bile değildi. Lily ile tartışmamız -daha çok onun bana patlaması ve benim başımı aşağı yukarı sallayıp bulunduğumuz konumu terk etmem- üzerinden henüz bir gün geçmişti. Aramız limoni gibiydi. O bana kızgın mıydı bilmiyordum ama benim konuşacak motivasyonum yoktu. Ayrıca dün akşam Sirius cezaya gelmemişti bile! Varlığı huzur dolu olduğundan demiyorum ama yokluğu da rahatsız ediciydi. Kim bilir hangi küçük masum çocuğa işkence ediyordu!
Lily, James'in hiçbir şey yapmasına izin vermediğinden James canı sıkılmış bir biçimde eliyle masada ritim tutuyordu. Lily'e bu kadar yakın olup, bu denli sakin olduğunu hiç görmemiştim. O da son olaylardan en az benim kadar rahatsız diye düşündüm.
"Masaya vurmayı kes Potter!" Lily son olarak yaptığı son aktiviteyi de böldüğünde yüzünü avuçlarına alıp ovuşturdu.
Önüne birkaç malzeme atıp "Sen de bunları soyar mısın?" diye rica ettim. Zaten bizim iksirimiz o kadar ufalanmış böceklerle güzel olmayacaktı. James de katkıda bulunsa en fazla ne kadar kötü olabilirdi ki? Ben de iksir konusunda pek iyi sayılmazdım ama Leia kadar kötü de değildim. Aslına bakarsanız Leia ve Sirius'un nasıl bu derse katılabildiklerine bile şaşkındım. İksir için fazla kötülerdi. Hatta Sirius bu dünya için fazla kötüydü.
Muhtemelen zeminin doğal olarak balçıktan olduğu, havanın insanı hasta edecek kadar nemli ve yemeklerin çürük meyve lapalarından yapıldığı bir dünyayı hak ediyordu.
"Her şeyi bize yaptırıp bu dersten yatarak mı geçmeyi planlıyorsun Ruby?" Sirius bunu sorarken gereğinden fazla eğlenmişti.
"Bana Ruby diye seslenme!" Bunu hem fısıldamıştım hem de bağırır gibi söylemiştim. Eğer mantıklı geliyorsa.
Adımda Ruby olduğunu çoğu kişi bilmiyordu ve ben de öyle kalmasını istiyordum. Ailemin hayatımı berbat hale getirmek için verdiği kararlardan yalnızca en masumuydu bu. Ben Remus'la olan çocuklarımızı çok daha güzel isimlendirecektim. Maalesef Remus'un bu konuda fikir belirtme hakkı yoktu. Ancak kendi vücudunda başka bir canlı yaratabilirse, yorumunu severek dinlerdim.
"Adında Ruby mi var? Rubyrubyrubyrubyruby.." James'in hevesli sesine gözlerimi devirdim.
"Hayır yok!"
Sirius sesli gülmeye başladığında lacewing sineklerinden henüz posası çıkmamış olanlardan birini seçip ağzına attım.
Daha sonrası çok hızlı gelişti. Sirius öğürerek böceği James'in üstüne tükürdü. James 'rubyrubyruby' diye mırıldanmayı kesip korkuyla böceği üstünden fırlattı. Sinek Lily'nin saçına yapıştığında hepimiz korkuyla Lily'e baktık ama Lily iksire odaklandığından saçındaki sineği farketmedi.
Lily sessizliği fark edip "Ne oluyor?" diye sordu.
Berbat bir görüntüydü ve kimsenin Lily'e bunu söyleme cesareti olduğunu zannetmiyordum.
Ne Gryffindorduk ama!
"Ihm.." James boğazını temizleyip kaşlarını değişik şekillere sokmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARK -Sirius Black Fanfiction-
Fanfic[UYARI: bu hikaye okunduğunda aşırı kıkırdama/çığlık tepkileriyle sonuçlandığı için sessiz ortamlarda okunması önerilmez.] Gwendolyn Stark Hogwarts'taki altıncı yılını elinden geldiğince iyi ve gereksiz rahatsız edilmeler olmadan yaşamaya çalışmakta...