Kalitesiz bir romantik komedi-drama romanın baş karakteri edasıyla koridorda dalgın dalgın Muggle Bilimleri dersine yürürken şövalyeye çarpıp parçalarının düşmesini izledim."Merlin aşkına.." Ama bu sadece ilk hatamdı. Daha sonrasında toplamaya çalıştım.
Birkaç parçayı zar zor taktıktan sonra şövalyenin sadece miğferini yerleştirmem gerekiyordu. Bir bakıma çarptığıma seviniyordum çünkü en azından artık içinde birilerinin olmadığını öğrenmiş oldum.
Hogwarts'ta bazen duvarlar bile sizi izliyormuş gibi geliyordu. Gerçekten! Bazen çok yakınımda bir şeyin beni izlediği hissine kapılıyordum fakat hiçbir zaman görünürde herhangi bir şey olmuyordu.
Miğferi aceleyle yerleştirmeye çalışırken -müstakbel eşimle randevuma, yani Muggle Bilimleri dersine geç kalıyoruz burada!- diğer parçaları tekrar düşürdüm.
Omuz silkip birazdan Remus'u görecek olmanın heyecanıyla yürümeye başlamışken McGonagall'ın pek de hayallerimi süslemeyen sesini duydum.
"Miss Stark!"
Olduğum yerde durup donmuş gibi yaptım. Belki hareket etmezsem zırhlardan biri olduğumu düşünür..
"Donmuş olsanız da sizi hala görebiliyorum, Miss Stark." Mcgonagall'ın sesi iğneleyiciydi.
Hareketsizliğimi sürdürdüm.
Sesli bir şekilde nefesini verdi. Muhtemelen gözlerini deviriyordu. "Kayıtsızlığınız yüzünden Gryffindor'dan beş puan."
Suçumu üstlenip sorumluluk mu almam gerekiyordu? Şapşik Mcgonagall!
Büyüyene kadar, yani en az elli yıl daha sorumluluk almayı düşünmüyordum.
Koridordan çıkana kadar şövalye taklidime devam ettim. McGonagall köşeyi dönmeden önce son bir kez daha baktı ve bıkkın mırıltısını duydum.
"Bunun için yeterince maaş almıyorum.."
Muggle Bilimleri sınıfına olabildiğince göz alıcı bir giriş yapmaya çalıştım fakat hedef kitlem başını masaya koymuş dinleniyordu, bu yüzden geldiğimi fark etmedi. Bu duruma biraz içerledim.
Ben gecikmiştim fakat anlaşılan o ki, Profesör de gecikmişti.
İlgisini çekebilmek için kitaplarımı masaya gürültüyle bıraktım.
Remus başının yanına bıraktığım kitapların pat sesine yüzünü buruşturarak doğruldu. Sonrasında beni görüp gülümsedi.
Benim için gülümsedi!
*baygınlık*
"Hey! Gelmeyeceğini düşündüm." Dedi suratındaki zayıf gülümsemeyle.
McGonagall faciasından sonra bir de parfüm sıkıp saçlarımı düzeltmek için üçüncü kattaki lavaboda ekstradan oyalanmıştım.
Bu esnada belki biraz dudak kalemi sürmüş olabilirim.
"Pfft seni bu derste asla yalnız bırakmam." Dedim sırıtarak.
Bir an bocaladı. "Niçin?"
Şimdi bocalama sırası bendeydi. Budala budala budala! Niçin böyle bir şey söylemiştim ki? Remus'un surat ifadesine bakıp bir süredir tek taraflı olan sevgimi açıklamanın zamanı olup olmadığını değerlendirdim.
Hayır, kesinlikle değildi.
Ama benim ilk yanlış kararım olmazdı. Söylemeli miydim?
Zihnimde bir ses belirdi. Bunu mahvedersen bu yıl ve önümüzdeki yıl korkunç geçer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARK -Sirius Black Fanfiction-
Hayran Kurgu[UYARI: bu hikaye okunduğunda aşırı kıkırdama/çığlık tepkileriyle sonuçlandığı için sessiz ortamlarda okunması önerilmez.] Gwendolyn Stark Hogwarts'taki altıncı yılını elinden geldiğince iyi ve gereksiz rahatsız edilmeler olmadan yaşamaya çalışmakta...