becer beni anladığı(m) tek dil bu

1.8K 125 136
                                    

cumartesi, saat on ikiyi biraz geçiyor.

haechan'ın mesajıyla uyanıyorum.

haechan
abim çok kötü durumda
ve ona yardım edebilecek tek kişi sensin hyung
bunu okuduğun anda harekete geçmezsen pişman olacaksın
spor salonunda lütfen onu durdur


kaç aydır konuşmadığımızı bilmiyorum ama hayatım hiç olmadığı kadar eksik ve anlamsız geliyor. belki de bu sadece benimle alakalı bir problemdir.

ama neden onunla görüşmeyi bıraktığımdan beri umutsuz vaka gibiyim?

kendime ne bok olduğunu bilmiyorum. kontrolsüzce gelişen şeyler sinirime dokunuyor. onu düşünmekten nefret ediyorum ama günün sonunda yine kendimi onunla ilgili düşüncelere dalmışken buluyorum. ne bu romantik film mi amına koyayım?

gerçek dışı hiçbir şeye akıl erdiremiyorum. aşk dedikleri üç harfli sikimsonik şeyi anlamıyorum. peki neden onunla konuşurken tam olarak sol göğsüm sikimsonik bir şekilde sıkışıyor?

peki neden şu an yatağımdan kalkıp haechan'ın attığı konuma gidiyorum?

belki de onunla bir kez daha yatmak istiyorumdur, ne de olsa libidoma sahip çıkamayan bir orospu çoçuğuyum.

ne kadar bunu kabul etmek istesem de hayır, kasıklarım kasılmıyor veya cinsel arzum tavan yaptığındaki tepkileri vermiyorum.

konverslerimi bağlamadan yola çıktım ve yol boyunca o lanet hissi göğsümde taşıdım. ona ne diyeceğimi bilmiyordum belki de hiç konuşmamalıydık.

apayrı şeyler istiyorduk. tek isteğim eğlenmek, eğlenmek ve daha fazla eğlenmekti. jaehyun içinse... ciddi bir ilişki.

sonra aylardır görmediğim yüzünü gördüm ve düşüncelerim birden kesildi.

ayağım bir adım geri giderken kaçmak istiyordum. eve gidip kendimi çizimlere gömmek ve sprey boyalarla sabahlamak. bir adım geri çıkarsam girdiğim spor salonundan çıkmış olacaktım.

saçları siyaha dönmüştü ve uzamıştı. yüzü hiç değişmemişti, teni aynı şekilde ışıldıyordu ancak gözünün altındaki morlukları görmemek mümkün değildi. sevişmemizden kalan boynundaki o izlerin bazıları geçmemişti. yaşadığımız geceyi geriye sararken gözlerimiz bir an olsun ayrılmadı.

yutkundum. konuşmaktan çekindiğim yoktu. istesem küfür eder, bağırıp çağırırdım ve bu umrumda olmazdı. ama şu an neden dilim tutulmuştu? sessizliğin altında ezilmek bana göre değildi. sikeyim.

sonra birkaç adım daha ilerledi. adımlarını bana attıkça geri adım atma isteğim artıyordu.

"yalan olduğunu bile bile buraya geldim." dedim sonra sağdaki yüzme havuzuna gözlerimi döndürürken.

adımlarını durdurmuştu.

"haechan'ın yalan attığını bile bile buraya geldim."

hafif aralanmış dudakları ve şaşkınlıktan açılmış gözleri gördüğümde yumruğumu sıktım. "bana göre değil." dedim dişlerimin arasından.

"bu sikimsonik his kalbimi ağırlaştırıyor."

dediğimle yanaklarım ıslanmaya başlamıştı. titrediğimin sonradan farkına varmıştım.

"sadece basit bir seksti. neden bu kadar ağzıma sıçtı?"

"taeyong..." sesini duymamla yanaklarımdan daha fazla yaş yuvarlanmaya başladı.

"neden ben?" dedim sonra. "neden benim gibi bir orospu çoçuğunu seversin ki? sana yaptığımı görmüyor musun? hiç haline aynadan baktın mı? uyuşturucudan farksızım. seni alırken yüz kat, almazken bin kat mahvettim. seni içten içe öldürdüm, öldürmekle kalmadım sana eziyet çektirdim. beni nasıl sevebiliyorsun? kıt mısın lan sen?"

omegle // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin