18. BÖLÜM ~ KUZENLER

2.7K 112 9
                                    

Meriç'i eve getirmiştik. Ona çorba hazırladım. Kaseye koyup tepsi ile birlikte odaya gittim.

"Sana çorba getirdim" diyip yanına oturdum.

"Ama ben acıkmadım ki"

"Bu çorbayı ben yaptım, yiyilecek"

"İşte asıl sorun o çorbayı sen yaptın zehirlenerek ölmek istemiyorum"

"Siktir git ya" diyip tepsiyi kucağında bıraktım. Ayağa kalkıp kapıya gittim kapı kulpunu tuttuğum zaman Meriç arkamdan seslendi.

"Tamam tamam içiyorum bak içiyorum şaka yaptım zaten ben"

Arkama dönüp baktım.

"Şakayı kaka yapma sevgilim" diyip odadan çıktım. Çorba için resmen trip attım. Açelya'nın yanına gittim oje sürüyordu yanına oturup ojelerini karıştırdım. Mavi ojeyi elime alıp kapağını açıp tırnaklarıma sürmeye başladım.

"Eee Ediz'le nasıl gidiyor ?"

"Çok iyi gidiyor, onu çok seviyorum"

"Sen yeter ki mutlu ol"

Öpücük gönderdi. Telefonum çalmaya başladı. Duru arıyordu. Duru benim kuzenim. Telefonu açtım.

"Canım biz Emre ile İstanbul'a geldik Sabiha Gökçen Havalimanı'ndayız bizi almaya gelirmisin ?"

"Evet alırım ama siz niye İzmir'den buraya geldiniz"

"Uzun hikaye"

"Tamam geliyorum almaya" diyip kapadım.

"Kimdi" diye sordu Açelya

"Kuzenlerim izmirden buraya gelmişler benimle onları almaya gelir misin ?"

"Tamam senin ojede yarıda kaldı"

"Neyse artık napalım"

Kalktık aşağı indik. Ceketlerimizi giyip çıkıyorduk ki.

"Kızlar nereye bakalım"

Arkamıza döndük Onur'muş.

"Benim Kuzenler gelmiş işte onları almaya gidiyoruz"

"Tamam, dikkatli olun"

Arabaya bindik. Radyoyu açtık. Manga - yine yeni yeniden çalıyordu. Söylemeye başladık. Yol biraz uzundu ama neyse ki gelmiştik. Bekleme yerine gittik. Duru ve Emre bizi görünce yanımıza geldiler sarıldık Açelya'yı tanıştırdım.

"Ee siz niye geldiniz"

"Istersen gidelim" dedi Emre.

"Salak gel buraya" diyip tekrar sarıldım Emre'ye.

Etrafa bakmak amacıyla sola baktığımda az ileride Cenk ve Emir'in bir adamla konuştuğunu gördüm. Cenk kafasını benim olduğum yere döndürdü doğruca bana pis sırıtışıyla bakıyordu.

"Hadi hemen gidelim burdan" diyip onları dışarı doğru iterek. Eve geldik. Kapıyı açtım. Ses yoktu hepsi gitmiş olmalı. Salona girdik. Meriç koltukta oturup bir şey izliyordu.

"Niye kalktın yataktan"

"Daha fazla yatmak istemiyorum iyiyim ben"

"Peki" dedim gülümsedim sonra devam edip "bak misafirimiz var" dedim. İlk Duru'ya sonra Emre'ye baktı kafasını tekrar televizyona döndürdü ama aniden tekrar Emre'ye baktı.

"Kim lan bu"

"Kuzenim" dedim şirince. Duru tekli koltuğa geçerken bende Emre'yle ikili koltuğa oturdum. Kolumu Emre'nin omzuna koymuştum. Tabi Meriç'in kıskanç yönünü unutmuşum. Kolumdan tutup kendi yanına çekti beni.

"Masal benim he sana kaptırmam"

**** **** **** ****

Gece olmuştu. Kuzenlerim misafir odasında kalıyordu. Yatağa yattık. Kafamı Meriç'in göğsüne koydum kollarımı beline sardım.

"Sana bir şey söylemem lazım"

"Evet güzelim dinliyorum"

"Havalimanı'nda Cenk ve Emir'i gördüm"

"Döndümü yani şerefsiz"

"Demek ki"

"Seni seviyorum balım" dedi

"Bende seni seviyorum" dedim yüzümü ona çevirdim. Yana doğru dönüp dudaklarıma eğildi. Ayrıldığında gözleri tam gözlerime bakıyordu. İhtişamla parıldıyordu. Gözleri kahverengi ama kahvenin en güzel tonu diyebilirim. Elimi yeni çıkmaya başlamış sakallarında gezdirdim ordan ensesine. Tekrar bana eğildi ama bu sefer boynumdan öptü.

"Meriç"

"Noldu güzelim"

"Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama" iç çektim ve devam ettim "Annen sen yoğun bakımdayken hastaneye geldi"

"Ne ?" Dedi. Şoku hâlâ atlatamadı.

"Nasıl gelir, ne demek bu onca sene yanımızda yokken neden birden çıka geldi"

"Bilmiyorum, bana hiç bir şey söylemedi ama Mete gördü oda seninle aynı tepkiyi verdi"

Kafasını salladı. Yana kendini attı. Tavana bakıyordu.

"Ve, onu bi ara akşam yemeğine davet ettim"

"İşte bu olmaz onu görmek istemiyorum"

"Hani istiyordun"

"O zaman karşıma çıkacağını bilmiyordum, emin ol sende benim gibi düşünürdün"

" Peki, ama akşam yemeğine çağırıp sizi barıştırıcam" diyip ona ters dönük şekilde yattım. Kolları belimi sardı. O muhteşem gülmesiyle birlikte "inatçı" dedi. Nasıl olduysa uyuya kaldım.

Sabah uyandığımda yanımda Meriç yoktu herhalde banyoda veya mutfakta falan olmalıdır. Evin her köşesine baktım yoktu. Kesin yine Cenk meselesiyle ilgileniyordur. Odama çıkıp dolaptan siyah t-shirt, kırmızı kareli gömlek, ve kot şort giydim saçımı düzleştirdim. Evden çıkıp okula gittim.

**** **** ****
İki gündür Meriç'ten haber alamıyorum. Arıyorum ama meşgule atıyor. Kuzenim Duru'da bir yere gitmişti. Salonda Emre ile TV izliyorduk. Ve benim elimde yine telefon Meriç'i arıyordum. Çalıyor. Çalıyor. Çalıyor. Aradığınız kişiye ulaşılamıyor lütfen sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakınız.

"Duru'yuda arasana nerde kaldı"

Onuda aradım ama o da açmadı.

" Artık endişeleniyorum, Meriç'ten iki gündür haber alamıyorum"

Telefonum çalmaya başladı. Elime heycanla aldım. Meriç arıyordu. Şükürler olsun aradı.

"Telefonuna neden bakmıyorsun ?!"

"Sessizdeydi güzelim üzgünüm, bizimkilerleyiz merak etme"

"Tamam, sonra görüşürüz"

Kapatıp koltukta yana attım. Tekrar telefonum çaldı.

"Aloo kuzen sessizdeydi telefonum duymamışım"

Telefonu kulağıma biraz daha bastırdım. Rengimin attığına eminim. En son hatırladığım telefonumun elimden düşüşü ve çığlık atıp gözlerimin kapanması.

Psikopat Sevgilim (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin