7. Bölüm

3 1 0
                                    

Kendime geldiğimde her yerimin ağrıdığını hissettim. Etrafa bakındığımda hastanede olduğumu fark etmem çokta zor olmadı. Fırat elimi tutmuş, başı yatakta olacak şekilde oturarak uyuyordu. Hatırladığım son şeyler gözümün önüne geldiğinde istemsizce gerildim. Fazla derin uyumayan Fırat bu hareketimle gözlerinle araladı. Ona baktığımı fark edince yorgun görüntüsüne rağmen gülümsedi.

"Beni çok korkuttun. Seni kaybedeceğimi sandım." Eli saçlarıma dokunup, hafifçe okşadı. "Nasıl hissediyorsun?" Cevap vermeme izin vermeden bir çocuk sevinciyle doktoru çağırmak için koridora koştu. Geri geldiğinde ona güldüğümü görünce başarısızca ciddi bir ifade takındı. "Çok eğleniyorsun galiba."

"Ben iyiyim. Bu kadar endişelenmene gerek yok. Ayrıca benim için bu kadar korkup sağa sola koşman çok tatlı."

"Hayatımda ilk defa birisi tatlı olduğumu söylüyor." O sırada içeriye giren doktor ve hemşire konuşmamızın bölünmesine neden oluyor. "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Nazlı hanım." Bir yandan gözüme ışık tutup, kontrollerini yaparken bir yandan da konuşuyordu. Bu insanlar için gerçekten adım Nazlıydı.

"İyi hissediyorum. Neden hastanedeyim ki?" Doktorlar benden uzaklaşıp gözlerimin içine baktı. "Vurulduğunuzu hatırlamıyor musunuz?" Üç çift göz merakla vereceğim cevabı bekliyordu.

"Yani, şey... En son neler olduğunu hatırlıyorum ama vurulduğum kısmın neresi olduğunu tam olarak hatırlamıyorum." Doktor başıyla onayladı. "Şoktan dolayı fark etmemiş olabilirsiniz. Şanslıymışsınız ki kurşun bacağınıza fazla zarar vermemiş."

Rutin bir kaç kontrolden sonra dinlenmek için gözlerimi kapattığım sırada kapı tekrar açıldı. İçeriye giren hemşire, serumumu kontrol etti. "Yürümeyi denemek ister misiniz?" Yerimde doğrulurken Fırat yanimdaki koltuktan bana baktı. "Eğer istersen seni her yere kucağımda taşıyabilirim." Hemşire gülerken ben büyük bir şok içinde kalmıştım.

"Yürümezsem seni nasıl gizlice takip ederim." Ayaklarımı yataktan aşağı uzattığımda yardım için hemen koluma girmişti bile. "Bu kadar merakla bu yaşa gelebilmen büyük şans!" Hemşirenin de yardımıyla ilk adımımı atarken acıdan istemsizce yüzümü buruşturdum.

"İyi misin?" diye soran Fırat'a cevabı benim yerime hemşire verdi. "İlk başlarda biraz ağrı olması normal." Fırat onu duymazdan gelip cevap için bana bakmaya devam etti. "İyiyim." Küçük bir tur yapıp, yatağa geri döndük. "Orada ne işin vardı?"

"Boşver bunları. Sen iyileşmene odaklan." Küçük bir çocuk gibi geçiştiriliyordum. "Peki başka bir şey sorsam?" Başıyla onaylayarak sormamı istedi. "Rizedeyken." Soruyu sorabileceğim en yumuşak kalıbı bulmaya çalıştım. "Ali amcan beni nişanlın sandı." Ne diyeceğimi bilemeyerek durdum. "Sende o olmadığımı söyledin. Geçen gece de nişanlın olmadığını söyledin." Net olarak bir şey sormasamda, o ne sormak istediğimi anlamıştı.

  Yüzü ne söyleyeceğini düşünürken gerildi. Bakışlarını yere çevirdi ve konuştu. "Şu an bir ilişkim yok ve... Daha fazlasını bilmene gerek yok." Benim istediğim cevap bu değildi. Ben onu tanımaya çalıştıkça beni geçiştiriyor, sonra beklenmedik bir anda beni öpüyordu. Sanki üzerinde bir görünmezlik pelerini vardı. Benimle ilgili her şeyi görebiliyordu, bense onun izin verdiğinden fazlasına ulaşamıyordum. Belki de onun açısından düşündüğüm kadar yakın değildik.

Bir kaç dakika sonra telefonu çalan Fırat bu sefer işini garantiye almak için dışarı çıktı. Büyük ihtimalle yine bir işler karıştırmakla meşguldü. Bu yalnızlığı fırsat bilerek dinlenmeye çalıştım. Fırat kapıdan kafasını uzatarak "Nazlı?" dedi. "Sana bir sürprizim var. Hazır mısın?"

Katiline GülümseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin