2. Bölüm

24 4 0
                                    

Nezarethanede bir ileri bir geri yürürken sinirden tırnak etlerini yiyordum. Benim burda ne işim vardı? Suçumun bile ne olduğunu öğrenemeden kendimi nezarette bulmuştum ve bu durum kesinlikle normal değildi. "Otur kız, başımı döndürdün!" Arkamı döndüğümde geldiğimden beri sesi çıkmayan kırklı yaşlarında saçları kınalı bir kadın bana bakıyordu. "İlk defa mı karakola düşüyorsun?" Yüzünde anlam veremediğim bir şekilde samimi bir gülümseme vardı. Dışarıya açılan kapıya göz attım, anlaşılan daha uzun süre buradaydım ve biraz sohbet etmek kimseye zarar vermezdi. Kadının yanına oturdum.

"Aslında neredeyse her gün karakoldayım." Kadın bana şaşkınlıkla bakakaldı. "Nasıl yani?"

"Ben avukatım, gerçi erkek kardeşim içinde çok sık gelirdim karakola. Ufak kardeşler işte, şımarık ve yaramazlar." Kadının birden gözleri parladı, ölü gibi bakan gözlerine can gelmişti adeta, umut ışığı. "Avukat mısın yani?" Onu başımla onayladım. "Neden burdasın peki?" Omuzlarımı silkip, "Bilmiyorum. Muhtemelen bir yanlış anlaşılma vardır." dedim.

Kadın ani ve sıcak bir hareketle ellerimi avucunun içine aldı. "Avukat kızım, eğer burdan çıkar kurtulursan bana yardım et olur mu? Hem ben kötü bir şey yapmak istemedim ki? Kendimi savundum sadece." Yaklaşık bir saat kadar neler olduğunu anlatıp durdu.Gençken sevdiği adamla evlenmiş ve güzel bir yuva kurmuş, üzerinden uzun zaman geçmiş olsa da hala ondan bahsederken gözlerinin içi ışıldıyordu. İşte bu tam olarak katıksız gerçek sevgiyi, insanın içine işliyordu. Ama her şey çok güzel devam etmemiş tabi. Bebeklerine hamileyken eşini trafik kazasında kaybetmiş. Babası da ilk fırsatta bulduğu başka birisiyle evlendirmiş. Kadının çocukları doğmuş ama maalesef birisini kaybetmiş. Yüzünü bile göremediği meleğini toprağa vermişler, kadının da başka çocuğu olmamış. Eşiyse sürekli alkol kullanan ve şiddet uygulayan bir insan müsveddesine dönüşmüş. Bu akşamda eve geldikten sonra ilk defa kadının kızına sarkıntılık edince kadın adamı bıçaklamış. Sonuç olarak kendini karakolda bulmuş. İnsanlar çok fazla acı çekiyordu, ama en kötüsü de bunları görüp bir şey yapamamaktı, belki de sırf bu yüzden bu mesleği seçmiştim.

Daldığım derin düşüncelerden demir parmaklıkların açılmasıyla sıyrıldım. "Ceylin Yıldırım?" diyen polise "Benim." diyerek yerimden kalktım. Tam çıkacağım sırada gözleri yaşlar içinde yere bakan kadına döndüm. Az önce aşkla parlayan gözlerinde sadece bir boşluk vardı, hatta bir karadelik. Kadına yaklaştım ve "Merak etme, Sevde abla. Elimden geleni yapacağım." dedim. Bu sırada öksüren polis oldukça sıkılmıştı anlaşılan. Bileğime kelepçeleri takıp, beni koridorda adeta sürüklemeye başladı.

...

"Neden anlamıyorsunuz? Ben kimseye bir şey yapmadım. Şu an beni burda tutmanız çok anlamsız. Neden aileme ait kasadan para çalayım ki?"

"Öğrendiğimize göre öz evlatları değilmişsiniz avukat hanım. Belki de sizi aldıktan sonra olan oğullarına daha fazla pay vermek istediler ya da belki hepsini?"

"Ne saçma ithamlar bunlar? Beni kimin ihbar ettiğini öğrenebilir miyim?"

"Suçunuzu kabul ediyorsunuz yani?"

"Ailemle hiç bir problemimiz yok. Anlamak bu kadar zor mu?"

"Zor değil elbette ama gelen ihbarlar aksi yönde. Ailenle devamlı tartışmanın sebebi para değil mi yani?" Tek kaşını kaldıran savcı sanki bir yalan makinesiymiş gibi yüzümü inceliyordu.

"Hayır, değil."

"Komşularınız neden durmadan kavga sesleri duyduklarını söylüyorlar peki? Açıklayabilir misiniz?"

"Ailevi bir mesele." demekle yetindim. İllegal bir şekilde yaptığım işleri anlatmayacaktım elbette. Beni köşeye sıkıştırabileceğini anlayan savcı hafifçe gülümsedi. Beni terletecek sorular sormak için öne doğru eğilmişti ki kapı açıldı. İçeriye giren polis, savcıya hızla yaklaşıp kulağına bir şeyler fısıldadı ve aynı hızla odadan çıktı. Yüzü değişen savcının mutlu olmadığı belliydi. Ama onun mutlu olmamasının benim mutluluğum olduğu düşüncesi bile benim içimde umut çiçeklerini yeşertmişti.

Katiline GülümseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin